Unutulacak gibi değildi. Sanıyorum bütün keskin hafızalı insanlar hatırlayacaktır.

“Sağlam İrade” diyordu.

Vekillerine sesleniyordu:

“Sizler siyasi kariyerinizi ve kazanımlarınızı ‘Sağlam İradenin’ gölgesine borçlusunuz.”

Tam sayfa ilandı.

Hürriyet ve Sabah gazeteleri ile iktidarı destekleyen diğer gazetelerde yayınlanmıştı.

★★★

Tam sayfaya, 9 sütuna tepeden Cumhurbaşkanlığı Külliye Sarayı’nın önden çekilmiş büyük boy fotoğrafı yerleştirilmişti, Saray’ın önünde ellerinde AK Parti bayrakları taşıyan binlerce kalabalık insanı gösteren bir ilave fotoğraf da montajlanmıştı. İlanın altında; Sivil Dayanışma Platformu imzası vardı, açılımında ise bazı akil adamların isimleri ile kamu bankalarından kredi ile TOKİ’den “kat karşılığı şehir arsası paylaşım desteği” alarak başta İstanbul, büyük kentlerin en çekimli yerlerine yüksek binalar oturtan şirketlerin ve sahiplerinin adları da yer alıyordu.

Sağlam İrade:

Recep Tayyip Erdoğan’dı.

İlan, “partili milletvekillerine” bizzat liderin ağzından sesleniyor, Meclis’te “Yüce Divan Kurulmasını”  istemiyordu.

Hatırlayın.

Bakan çocuklarının evlerinde döviz dolu kasalar, para sayma makinaları, devlet bankası genel müdürünün evinde dolar dolu ayakkabı kutuları, bakana hediye gönderilmiş iç cepleri döviz dolu takım elbiseler ve üstü çikolata altı Euro dolu kutular çıkmıştı. Polis ve yargıyı ele geçirmiş Fetullahçılar, bakan oğullarının evlerinde dolar dolu kutular ile bakanlara gönderilen pahalı saatleri video-kasete çekmişler; saklamışlar “Tayyip Erdoğan ile Fetullah Gülen arasında iktidar kavgası patlak verince” basına servis etmişlerdi.

★★★

Yıkılıyordu Türkiye!

4 bakanın istifası istendi.

4’ü de istifa etti.

Muhalefet partileri “Yüce Divan kurulmasını ve bakanlar hakkında Meclis soruşturması” açılmasını istediler. İktidar partisi AKP milletvekilleri içinde bazıları da bakanlardan hesap sorulmasından yanaydılar ama Sağlam İrade, istifayla yetinilmesini ve bakanlara hesap sorulmasını istemiyordu.

İlan amacına ulaştı.

Önerge reddedildi.

7 yıl geçti.

Benzer tabloyla yine yüz yüzeyiz. Bakanlığı sırasında kendi şirketinden bakanlığa dezenfektan sattığı ortaya çıkan ve “görevden” alınan eski bakan için “Yüce Divan” yolu açılacak mı?

Muhalefet açılsın istiyor.

Sağlam İrade ne diyecek?

Kendilerine oy vermiş insanlardan; “İnsan şükretmelidir. Kanaat etmelidir. Nefsine hükmetmelidir. Kul hakkı yemek en büyük günahtır” diye özetleyebileceğimiz “inanç ve temiz vicdan ağırlıklı” deyimlerle destek bulmuş iktidar milletvekilleri; bakanlık gücünü kullanarak devlete kendi şirketinden dezenfektan satan bakandan hesap sorulmasını isteyebilecekler mi? Eğer isterlerse yine “Sizler siyasi kariyerinizi ve kazanımlarınızı ‘Sağlam İradenin gölgesine borçlusunuz” ilanları mı göreceğiz?

★★★

Cumhurbaşkanının eşinin adını kullanarak gümrüklerden vergisiz mal geçiren bir hanımın bakan yapılmasının altında hangi güçler rol oynadı?

Bu ne güçtür?

Onu bakan yaptırdılar.

Neyi hesapladılar?

Ne kazandılar?

Bu soruların cevabını araştırıp halka duyuracak bir “Meclis Soruşturma Komisyonu” yine kuramayacak mı? Ucu derinlere gidecek bir korku mu var?

Şimdi o bakan değil.

Ama arkası var.

Parası da var.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Büfe yakanın gerekçesi!


İstanbul’da Halk Ekmek büfesini yakan kişi 1 kişiymiş, yakalandı ve “Büfeye gece girdim. Kasasında 50 TL vardı, onu çaldım. İz bırakmamak için büfeyi yaktım” dedi. Okur Dr. Mustafa Ataç, bu açıklama üzerine görüşünü yazdı: “Diyelim ki, muhtaç durumda kaldığı için hırsızlık yapmaya karar vermiş birisi var. Bir kişi hırsızlık yapacak olsa herhalde en son soyacağı yer Halk Ekmek Büfesi olurdu. Haydi büfeyi soydun diyelim, yakalandığında ‘açtım, soydum’ dersen bir mantığı olur ama ‘50 lira çaldım, iz bırakmamak için yaktım’ derseniz buna kargalar da güler, diğer kuşlar da...” Halk Ekmek büfelerinin önünde sadece kuyruklar oluşmuyor, bu kuyruklarda iktidara karşı yüksek bir yoksul kızgınlığı da birikiyordu. Ekmek büfelerine karşı sürekli bir taciz ve kapatma girişimi de vardı. Bu açıdan bakınca “50 lira çaldım, yakalanmamak için yaktım” açıklaması havada kalıyor. Yakan yakalandı da yaktıran var mı?  Kim bulacak?