Tuğrul Kuşu, Huma Kuşu, Anka, Simurg, Phoenix diye adlandırılırlar. “Tuğrul Kuşu ile Huma Kuşu” Türk mitolojisinin diğerleri ise farklı kültürlerde “kendi küllerinden yeniden doğmayı” anlatan efsanelerdir.

Kuşların adı farklı.

Efsanenin özü aynıdır.

Kuşlar, Kaf Dağı’nda yaşarlar. Öleceğini hissettiği zaman ağacın kuru dallarından kendine yuva yapar, yuvanın içinde ölümü beklerler. Güneş bütün yakıcılığıyla yükselip yuvanın kuru dallarını tutuşturur; Tuğrul, Huma, Anka, Simurg, Phoenix yuvada yanarak ölürler ve küllerinden yeniden daha mükemmel, daha kusursuz, daha sağlıklı doğarlar.

Ölmek.

Ve dirilmek.

Yok olmak.

Ve yeniden varlık.

İnsan kendi bilinci ile kendi bilinçaltına karşı mücadele verir ve hatasızlığa, kusursuzluğa böyle ulaşır. Yanmış bir yaprağı, yanmış bir ağacı, yanmış bir insanı, yanmış bir hayvanı diriltemezsiniz ama yanmış bir yüreği “bir daha yanmamak üzere” yeniden ferahlatabilirsiniz.

★★★

Sekiz gün önce (28 Temmuz) başlayan ve hâlâ sürmekte olan orman yangınları “Türkiye’yi ölmeden ölmenin ve yanarken yanmadığını görmenin” gerçeği ile yüz yüze getirdi. Orman yangınlarına karşı anında yetişecek yeterli bilgi birikimine sahip, resmi ve sivil kuruluşlarının elinde yangın başladığı anda harekete geçirebileceği yeterli uçağıyeterli helikopteri, 250 metre yatay ve 75 metre dikey su sıkabilen yeterli su topuna sahip Kıyı Emniyeti’nin yeterli kabiliyeti, jandarmanın yangına anında yetişebilmeye yeterli hava ve kara gücü, kent ve kasaba itfaiyelerinin yangını anında kontrole alma yeterli insan ve araç varlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yangına anında ulaşabilecek yeterli donanımı, polisin elindeki yeterli TOMA’ ları, ilçe ve kent belediyelerinin yangını söndürmeye karşı harekete geçebilecek yeterli çalışkanlığı, Orman Bakanlığı’nın 28 Orman Bölge Müdürlüğü, 2.140 Orman İşletme Şefliği, 15.334 memur, 5.564 sözleşmeli işçi, 9.089 sürekli işçi, 8.197 geçici işçi olmak üzere toplam 38.200 kişilik kadrosu ile yıllık 14 milyar liraya yaklaşan yeterli bütçesi, orman bölgelerinde yaşayan ve canı pahasına alevlerin içine atlayarak yangını söndürmeye uğraşan köylüsü, kasabalısı, kentlisi, genci ve yaşlısı ile Türkiye bu yangın karşısında bu denli çaresiz olmamalıydı.

Yangın başladı.

Söndürülebilirdi.

Hayvanlar yandı.

İnsanlar öldü.

Ağaçlar alev aldı.

Türkiye, “bütün yönetimi tek bir kişinin ağzına bağlamış olmanın nelere mâl olduğunu” görmüş oldu.

Türkiye aciz bırakıldı.

★★★

Tek adam düzeni, Türkiye’yi yaktı. Yanan orman alevinin ışığında; Türkiye’nin bütün kurumlarının “sizden ve bizden” diye ikiye çatlatıldığını dünya gördü. Devlet kurumları “onlar ve biz” diye bölünmüş bir geri kadrolaşmanın içine itildiği için Türkiye varlık içinde yokluk yaşadı. Son 20 yıllık dönüşümün sonunda Türkiye, kurumuş dal ve yapraklardan yuva yapıp ölümü bekleyen efsanedeki kuşlara döndürüldü. Huma kuşunun, Anka kuşunun, Simurg’un hikayesi, sanki Türkiye’nin hikayesidir. Türkiye küllerinden yeniden doğacak günleri aramaya başladı.

Yangın!

Kör gözleri de açtı.

Bahçeleri, ağaçları, evleri, hayvanları ve yakınları alevler içinde yanan insanlar, “otobüsünden fırlatılan çay paketlerini yerden alıp, otobüse geri atmayı” akıllarından geçirdiler. Türkiye küllerinden yeniden doğmaya hazır duruma geçti.

Hilesiz seçim.

Hurdasız yönetim.

AÇIKLAMA: İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Kurumsal İletişim Koordinatörü Doç. Dr. Yasin Bulduk, bir açıklama gönderdi ve “İzmir’in tek Orman Fakültesi üniversitemizdedir ve bizim fakültemize Orman Yangınları İşçi Eğitim Merkezi Müdürlüğü tesislerinin devredildiği iddiası doğru değildir” dedi.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Küllerinden doğacak Türkiye için öneri!


Mustafa Kuter yazıyor: “Bilindiği gibi orman yangını başladıktan 15-20 dakika içinde müdahale edebilirseniz durdurabiliyorsunuz. Bunun için de alevleri oksijensiz bırakmak gerekiyor. Özellikle Kanada ve Amerika’da bunu önlemek için büyük uçaklar içine özel yapılmış 20-30 tonluk ve 3-4 bölmelik tanklarından su, yangın üzerine bırakılıyor. Yüksekten gelen 30 tonluk su, daha genişlememiş olan alevleri bir anda oksijensiz bırakıp söndürüyor. 2-3 sorti sonrasında yangın tamamen sönmüş  oluyor. Tabii bu başarı, alevler daha 300-400 m yayılmış iken mümkün olabiliyor. Bu süre geçerse onlar da yangınlara mani olamıyor. Nitekim Geçmişte Kaliforniya Ormanları aylarca yandı ve ABD elindeki bütün teknolojik imkanlara rağmen yangını söndüremedi. Orman Bakanlığı ve TC devleti böyle uçaklara sahip olma gücüne sahip. Gerek Marmara’daki ve gerekse Bafa Gölü ve Burdur tarafındaki göller bölgesine birer pist yapılıp uçaklar hazır bekletilirse Çanakkale ile Akdeniz ve Ege deki yangınlara 10 dakika içinde müdahale etmek mümkün olur. Yoksa helikopterlerin veya küçük uçakların taşıdıkları ufak su kütleleri ile böylesine yangınlar söndürülemez.”