“Aynı gemideyiz” diye başlarlar. Hedefleri, hırslarıdır. Kaptan ve mürettebat aslında aynı yataktadırlar. Başta kaptan tüm mürettebat;  hırslarını “vizyon boyası” ile boyarlar.

Vizyon!

Gelecek beklentisi.

Dev adımlar atmak.

Dev hamleler yapmak.

Dev iyileşme yaratmak.

3 yıl önce özel okul sahibi Prof. Dr. Ziya Selçuk, gemiye alındığında 2023 Eğitim Vizyonu’nu” açıklamıştı. Onu gemide göreve çağıran kaptan Erdoğan dadediğim dedik despotizmini” bu yeni Eğitim Bakanı ile esnetecek görüntüsü vermişti.

Büyülü cümleler edildi.

Onlara göre, Cumhuriyetin laik eğitim sistemi; eğitimi fırsat penceresi” yapamamış, tehdit penceresine” dönüştürmüştü. Şimdi yeni Bakan Ziya Selçuk, Ya sev ya terk et... Ya benimsin ya kara toprağın... Ya siyah ya beyaz...” diye dayatan tek tipleştirme anlayışını değiştirecekti.

Dönüşüm başlayacaktı.

★★★

Kökten.

Derinden.

Reform gelecekti.

Bu yaman bir fikir!

Ülkeyi kalkındıracaktı.

Beştepe’de Başkan Erdoğan. Beştepe’de yeni kurullar. Beştepe’de Bakan Selçuk. Beştepe’de yöneticiler.

Talim terbiye...

Okul müdürleri...

Aile birlikleri...

Öğretmenler...

Öğrenciler...

Veliler...

Danışmanlar...

Kim varsa.

Tüm aktörler; bütün eğitim ordusu birlikte bu “yeni paradigma için” canla, başla, tertemiz heyecanla, çıkarsız ve hesapsız bir imanla ülkenin geleceği için çalışacaklardı. 2023 Eğitim Vizyonu hedefi, “eğitimi ortak paydaya” vidalamaktı. Türkiye eğitime en büyük parasını ayırıyordu. Eğitim bütçesi harcamaları üzerinden kişi zengin etmek, müteahhit kayırmak, partili hısım- akrabayı üç koltuklu- dört koltuklu- beş koltuklu maaşların sahibi yapmak asla düşünülmeyecekti.

★★★

Vizyonu görecektik.

Bilgi peşinde.

Becerinin izinde.

“Ne biliyoruz değil, nasıl biliyoruz” diyerek, yeni anlayışla eğitim anaokuluyla başlayacak; ders sayısı azaltılacak, merkezin Ben emir vereceğim sen yapacaksın... Ben söyleyeceğim sen söylediğimi öğreneceksin...” eski dayatmacı anlayışıyla değil okullarda “tasarım atölyeleri... beceri seminerleri...” yardımıyla öğrencilerimiz yeteneğine, zekasına, mizacına uygun mesleklere yönlendirilecekti.

Dünya parmak ısıracaktı.

Kodlama yapılacaktı.

3D tasarıma geçilecekti.

Çocuklarımız “ dünyadaki dijital rekabete” daha ilkokulda hazırlanacaklar ve sistemin tümü dev veri bankalarıyla oluşan dijital alt yapıyla desteklenecekti. Vizyon: Bütün süreçlerde yapay zeka” kullanımı üzerineydi.

★★★

3 yıl bitti.

Bakan Selçuk gitti.

Kurnaz zeka galip!

Türkiye’nin eğitime ayırdığı yüksek bütçe ile kişi zengin etme, partili hısım akraba kayırma önceliği devam etti. Eğitim kalitesi açısından öğrencilerimiz dünyanın 137 ülkesi içinde 99’uncu sıraya gerilediler. Bizim çocuklarımız PİSA ve TIMSS’da 50 ülke içinde 34’üncü sıraya çakıldılar. Eğitim sistemimiz sıfır çekmeye devam ediyor. Geminin kaptanından Affınızı istiyorum” diyerek istifasını isteyen ve “affedilerek istifası kabul edilen” Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un topluma bir açıklama borcu var.

Affınızı istediniz.

Af istemek ne demek?

Kim kabahatli?

Özür kimde, kimlerde?

Niçin yapamadınız?

Kaptan Erdoğan mı sizi gemiden attı, siz mi “gemi batıyor, ben kaçayım” diye düşündünüz?

Vizyona kim taş koydu?

Açıklayın ne oldu?

İstediğin zaman bin.

Açıklama yapmadan in.

Türkiye!

Babanızın gemisi mi?

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



İhanetin raporları hazırlanmalı!


Dünyanın değişen iklim ritmine uygun olarak ormanların tutuşma riski üzerine modellemeler yapılıp üzerinde çalışılmalıydı. Yapılmadı. Yangın başladı, çok geç müdahale edildi. Söndürülemeyecek kadar büyüdü. 12 gün süren alevlerle kavruldu ülkemiz. Ormanımız ve içinde yaşayanlar ihanete uğradı. Türkiye’nin uçağı vardı, suyu, hortumu, pompası, itfaiyesi, helikopteri, TOMA’sı, yetişmiş insan gücü, 25 ton su kapasitesine sahip yürüyen itfaiye tankı, yangına karşı eğitilmiş askeri, kıyı emniyetinde yangın söndürme araçları, insanında tabiat sevgisi, ağaç aşkı... Her şeyimiz vardı. Bakanlık ve Tek Adam sistemi var olanları kullanamadı, yönetemedi. Yangına zamanında müdahale edilemedi. Ağaçlar yanarak bitti, yangın da söndü. Orman Bakanı, “Ormanlarımız yine yeniden yeşil olacak” sözü veriyor. Önce “neden devlet geç kaldı, bu ihanete kim bilerek ya da bilmeyerek yataklık yaptı” başlıklı raporların hazırlanması gerekir. Orman Fakülteleri, çevreci kuruluşlar, partiler, Meclis, Orman Genel Müdürlüğü’nün kendisi tüm ilgililer ayrı ayrı “Niçin orman yangınını söndürmekte geç kalındı?” başlıklı raporları hazırlamalı. Ahlaklı, vicdanlı, şerefli, adaletli raporları okumak istiyoruz, istemeliyiz. Türkiye kamuoyu bu raporları tartışmalı, yanan ormanların yerine bina dikme pis ve ahlaksız niyetlerinin önü kesilmeli.