İstanbul’un Fethi’ne denk getirildi. Fatih Sultan Mehmet anıldı. Yine cami içinden Mustafa Kemal Atatürk’e “zalim ve kafir” diye küfredildi. Cami içinden Atatürk’e küfür eden imamın, Cumhurbaşkanı ile aile dostu, partinin yakını olduğu ortaya çıktı. Bu küfür ortamında iki yeni eserin de açılışı yapıldı.

Eserlere diyeceğim yok.

Yapılmış yapılmıştır.

Taksim Camii:

Kubbe yüksekliği: 33 metre. Minare yüksekliği: 64.80 metre. Otopark alanı: 10 bin metrekare ve 163 araç alabilecek kapalı otoparkı var. Giriş kapısı: 7 metre. Avize sayısı: 60. Avizelerin çapı: 12 metre. İbadet alanı: 4 bin kişi. Kat sayısı: Bodrum ve zemin dahil 9 kat. Teras sayısı: 2. Mihrap uzunluğu: 8.5 metre. Sergi salonu da var, kütüphanesi de var. Aşevi de var.

Çamlıca Kulesi:

Yüksekliği: 369 metre. Anten yüksekliği: 168 metre. Deniz seviyesinden yüksekliği: 587 metre. Dünya ölçüsünde kıyaslamalı yeri: Avrupa’nın en yükseği. Kat sayısı: 49. Oturduğu alan: 30.150 metrekare. Seyir terası: 2. Lokanta (restoran demişler) sayısı: 2. Çevresine dikilen ağaç sayısı: 2750. Cephe kaplaması: 27.000 metrekare. Hizmet vereceği radyo sayısı: 100.

İki eser de:

Fazlası var.

Eksiği yok.

Halkın vergisiyle yapıldı.

Hayırlı olsun.

★★★

İki eserin ikisi de hem kuruldukları tepelerden ve hem de kule ile minarelerin yüksekliklerinden Marmara Denizi’ne çok hakim bir açıyla bakıyorlar.

Üstte iki yeni eser.

Göğe dokunmakta...

Altta Marmara.

Acıyla kıvranmakta...

Doğruları söylediği için derisi yüzülerek öldürülen ozanın söylediği gibi; “Kâh çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi... Kâh inerim yeryüzüne seyreder alem beni...”  Keşke; bu iki eserin açılışı Marmara’nın deniz salyasına (müsilaj) yenilip öldüğü haberine denk gelmeseydi de ben bu yazıyı yazmasaydım. Dünyanın eşine az rastlanır denizlerinden biri Marmara; İstanbul kıyıları, Adalar, Tekirdağ, Çınarcık, Bursa, Erdek, tüm körfezler, 30 metre ve hatta daha derinlerine kadar kasım ayından bu yana deniz salyasına gömüldü. Deniz biyologları (örneğin Mert Gökalp), üniversitelerin denizcilik kürsüsü öğretim üyeleri (örneğin Prof. Dr. Mustafa Sarı), Marmara Çevresel İzleme üyesi hidrobiyologları (örneğin Levent Artüz) “uyanın... uyanın... uyanın...” feryadı yükseltiyorlar:

Bakıyoruz.

Marmara öldü.

Gördüğümüz:

Cesedin çürümesidir.

Gördüğümüz:

Taammüden cinayettir.

Gördüğümüz:

Güzelim Marmara Denizi’nin “bir foseptik çukuruna” dönüşme tehlikesidir.

★★★

Hoyratça!

Bencilce!

Bilgisizce!

O kadar çok “kirli atık” boca edildi ve bu denizin, bu toprağın, bu havanın kaldıramayacağı ölçüde çevresine yük bindi ve üst- alt akıntılarının üstesinden gelemeyeceği ölçüde de “derin deniz deşarjları” saldırısına uğratıldı ki, Marmara “salya ile” karşılık verdi.

Kötü yerleşim.

Betona tapınma.

Ranttan zenginleşme.

Hoyrat şehirleşme.

Kirli, zehirli suyu yeterince arıtmadan deniz dibine vererek sorunu çözdüğünü sanma aymazlığının karşılığını Marmara, salya olarak gösterdi. Binlerce balık ve canlı ölümü başladı. Prof Dr. Mustafa Sarı, bilim diliyle anlatıyor:  “Fitoplanktonlar (suda yaşayan ve su hareketiyle yer değiştiren organizma), aslında en önemli oksijen kaynağıdır. Ancak Marmara Denizi’ne o kadar çok atık boşalttık ki, fitoplanktonlar bu atığı azaltmaya çalışıyorlar, çok ürüyorlar ve sonunda deniz salyası (müsilaj) ortaya çıkıyor.”

Uzun minareler yapın.

Yüksek kuleler dikin.

Bakın minareden!

Gözleyin kuleden!

Cami içinden Mustafa Kemal Atatürk’e, “zalim ve kafir” diye küfrettirin. Mustafa Kemal, “En hakiki mürşit ilimdir...” demişti. Sözünü dinleseydiniz Marmara size “salya” tepkisi vermeyecekti.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Teşhiste tam isabet!


İstanbul Büyükşehir Belediyesi AKP’li Belediye Başkanlığı sırasında Şehit Piyade Çavuş Ahmet Öztürk Kışlası içinde yer alan ve askeri alan olduğu için üstüne bina yapılma izini olmayan bir arsayı 24 Ekim 2016 tarihinde 41 milyon 234 bin TL’ye satın aldı. O günkü kurla bu arsanın dolar olarak değeri İBB’ye 13 milyon 234 bin dolara mâl oldu. İBB İYİ Parti Grup Başkanvekili İbrahim Özkan, “Müfettişler inceleme yaptılar. Söz konusu arsayı İBB’ye AK Parti Maltepe İlçe Başkanı Kamil Barkır’ın maliklerin vekili olarak sattığı ortaya çıktı. Bu arsanın bugünkü değeri 1 milyon 892 bin dolar ediyor. Dolayısıyla İBB yaklaşık 12 milyon dolar dolandırılmış oluyor” dedi. AKP’nin Şehircilik ve Çevre eski Bakanı Erdoğan Bayraktar da dün sosyal medya hesabından bir paylaşım yaparak; “Açıkgözler, tatlı su kurnazları, tüfekçiler, çöpçatanlar ve çalışmadan edinenler bitiriyor bizi...” dedi. Teşhiste tam isabet!