Köşemde 11 Ocak 2021’de “Akaryakıt dağıtım şirketi mi, sahte fatura üretim merkezi mi?” ve 18 Ocak 2021’de “Akaryakıta “silici” yetmez...”başlıklı yazılarımı okudunuz.

Aradan geçen iki buçuk aylık sürede; “silici 1” ve “silici 2” adı verilen iki operasyon yapılarak, otomasyon sistemindeki alış ve satış verilerini silen şirketlerde fiili envanterler yapıldı ve incelemeler sürüyor. EPDK, akaryakıtta tavan fiyat uygulaması getirdi. Gerekçe olarak da benim yazılarımda ifade ettiğim; “toptancılara ucuza satabildiğinize göre, nihai tüketicilere de ucuza verebilirsiniz “argümanını kullandı. Akaryakıt dağıtım şirketlerinden sahte fatura düzenleyen birçoğunun lisansı iptal edilmesine rağmen, halen aynı işi yapmaya devam eden 15 akaryakıt dağıtım şirketi olduğunu biliyoruz.

ÖNCE OPERASYON, SONRA KANUN OLMAZ...

Türkiye’de 230 milyarlık bir pazarı oluşturan akaryakıt sektöründeki yüksek ÖTV ve katma değer vergisi nedeniyle, vergi kayıp ve kaçağının çok fazla olduğunu hepimiz biliyoruz. Otomasyon verilerini silenlere ilişkin yapılan operasyonlar; mevzuata göre bu suçun bir vergi suçu olduğu, faturasız mal satmak gibi değerlendirildiği, Ceza Hukuku anlamında bir sorumluluk doğurmadığının farkına varılmasına neden oldu. İncelemeler sonucunda, verileri silerek vergi ziyaına neden olanlara; vergi aslı ve bir kat vergi ziyaı cezası kesilebilecektir. Üç yıl önce yapılan bu tür bir operasyon sonucunda incelemeye alınanlara, yukarıda bahsettiğim şekilde tarhiyatlar yapıldı ve bu şirketlerin büyük çoğunluğu uzlaşma yolu ile vergileri ödediler. Bir kısmı da dava açtı.

ARTIK SİLMEK KOLAY OLMAYACAK...

Otomasyon verilerini silenlerin Ceza Hukuku kapsamında sorumlu tutulmalarına ilişkin ortaya çıkan eksiklik, Meclis’e sunulan Torba Yasa Teklifi yasalaştırılarak, giderilmeye çalışılmaktadır.

Yapılması düşünülen değişiklikleri ana başlıkları ile özetleyebiliriz:

- Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesine (ç) bendi eklenerek, otomasyon verilerini silenlere üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası getirilecek,

- 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3’üncü maddesinin on birinci fıkrasına “Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından akaryakıt ticareti için lisans verilenlerden; akaryakıtı belgesiz olarak alım satıma konu ettiği, gerçek bir ticari muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi ya da gerçek durumu mahiyet veya miktar itibari ile yansıtmayacak şekilde belge düzenlediği veya kullandığı tespit edilenler, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır” hükmü eklenmektedir.

- Torba Yasa Teklifi ile; 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında; enerji alanında lisans sahiplerine “vergi borcu yoktur“ yazısı ibraz zorunluluğu getiriliyor. Vergi borcunu ödemeyenin lisansı iptal edilecek, dağıtıcılar arası ticaret yasaklanıyor, lisans almak zorlaştırılıyor ve EPDK’ya kaçakçıların faaliyetlerini durdurma yetkisi veriliyor.

TEBLİG YÜRÜRLÜGE GİRDİ...


Maliye, yasa değişikliği gerekmediği için Vergi Usul Kanunu’ndaki yetkisini kullanarak akaryakıt verilerinin silinmesinin önlenmesi için, 527 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’ni yayımlayarak yürürlüğe soktu.

Akaryakıt sektöründeki vergi kayıp ve kaçağını önlemek amacıyla;

  1. a) Akaryakıt istasyonlarında hâlihazırda kullanılan, ancak satış verilerini elektronik ortamda iletme özelliği olmayan eski nesil akaryakıt pompa ödeme kaydedici cihazların,


- Online veri aktarımı yapabilen,

- Güvenlik seviyeleri yükseltilmiş, yetkisiz dış müdahaleleri algılayarak gerekli alarmları üreten,

- IP/Bilgisayar tabanlı “Yeni Nesil Akaryakıt Pompa Ödeme Kaydedici Cihazlar” haline dönüştürülmesine,

  1. b) Akaryakıt istasyonu işletmecilerinin yeni nesil akaryakıt pompa ödeme kaydedici cihazlardan gerçekleştirilen satışlara ait mali bilgileri elektronik ortamda anlık veya periyodik zaman aralıklarında Gelir İdaresi Başkanlığı veya Bakanlık Bilgi işlem sistemlerine bildirim zorunluluğu getirilmesine, ilişkin usul ve esaslar belirlendi.


DÜZENLEME GÖREVİ, SEYİRCİ OL DEMEK DEĞİLDİR...

Ülkemizde, özellikle akaryakıt piyasasında vergi kayıp ve kaçağının boyutları ve buralardan elde edilen haksız kazançların boyutları milyarlarca lirayı bulmaktadır. Bu durum, ülkemizde kesintisiz 20 yıldır devam etmektedir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun şimdiye kadar düzenleme görevini farklı algılamasından kaynaklanan ‘’önce olayları izle, sonra önlemeye çalış’’ anlayışı iflas etmiş ve devlet çok büyük zararlara uğramıştır. 20 yıl sonra da olsa, bazı gerçeklerin görülüp önlem alınmaya çalışılmasını, ”hiç yoktan iyidir “diye mi değerlendireceğiz? Sektörde vurgun yapanlardan ve yapılanları izleyenlerden 20 yıllık hesabı sormayacak mıyız?