Pandemi süreci hem dünyada hem de Türkiye’de e-ticaretin müthiş şahlanışına neden oldu. Pandemi sürecinde uygulanan kısıtlamalar nedeniyle iş yapamayan işletmeler e-ticarete yöneldi. E-ticaret sektörünün önemli aktörleri de KOBİ destek paketleriyle işletmelerin dijitale geçişlerine yardımcı oldular. Tedarikçilerine destek olup, yatırım yaptılar.

Bugün, Türkiye’de sektörün en büyük aktörü tartışmasız Trendyol. Diğer önemli aktörlerden Hepsiburada’nın dünya teknoloji borsası NASDAQ’da 4 milyar dolarlık değer ile halka açıldığını da belirtelim.

ŞİRKET DEĞERİ 16.5 MİLYAR DOLAR

Trendyol, ağustos ayında aldığı 1.5 milyar dolar yatırım ve ulaştığı 16.5 milyar dolar değerleme ile Decacorn (değeri 10 milyar doları aşan şirketler için kullanılır) unvanını alan ilk Türk teknoloji şirketi oldu. 30 milyonu aşan müşteri ve 200 binden fazla satıcı ile kendisi lig atladı, Türkiye’ye de lig atlattı. Trendyol’un aldığı 1.5 milyar dolar yatırımın tamamının Türkiye’ye gelmesi, ülkemizin doğrudan yabancı sermaye karnesini de bir nebze düzeltti.

Kurucu Türk ortaklar ve stratejik yatırımcı Alibaba’nın yanına, 4 kıtadan yatırım fonları eklendi.

Bugüne kadar Türkiye’ye yatırım yapmayan dünyanın en büyük teknoloji yatırımcısı Japon SoftBank, Anadolu’ya adım attı. Avrupa’nın lider teknoloji yatırımcılarından Alman Princeville’in de Türkiye’deki ilk tercihi Trendyol oldu. İki ülke arasında ilişkilerin yumuşadığı bir dönemde ADQ de yatırım yaparak, yeni dönemde Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelen ilk yatırımcı oldu. Amerikalı General Atlantic ve Katar’dan QIA de yatırımcılar arasında
yer aldı.

Yeni yatırımcıların, Trendyol’un küresel yolculuğuna eşlik etmeye geldikleri tespitini yapabiliriz. Yatırımcılar, Trendyol’un kendi çalışanı 35 bin kişi dışında yarattığı 1 milyonu aşan ve 2023’te yaratmayı hedeflediği 2.4 milyon kişilik ekosistemi dünyaya açılmaya hazır olmanın güçlü bir göstergesi olarak kabul ettiler.

Ticaretin dijitalleştirilmesi hedefini Türkiye’de tamamlayan Trendyol, hedefini Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’nın (EMEA) lider e-ticaret platformu olmak olarak belirlemiş.

Trendyol tarafından açıklanan bilgilere göre; Türkiye’de üretilen ürünleri Avrupa Birliği ülkelerine ve İngiltere’de müşterilere satmak ile ilgili platform son aşamaya gelmiş. Bu arada bugüne kadar bu platformda satılan ürünlerin %72’si yerli üretim.

DİJİTALLEŞME BAŞARISI, SONUCU BELİRLER

2019 dönemi Küresel Rekabetçilik Endeksi hesaplamalarına göre; Türkiye, 141 ülke arasından 61. sırada yer aldı. Göreceli olarak Türkiye’nin iyi performans gösterdiği bileşenler; bilgi ve iletişim teknolojileri (57.8 puan), altyapı (74.3 puan) ve işgücü piyasası (52.9 puan). Türkiye, 12 bileşenin 11’inde Avrupa ve Kuzey Amerika ortalamasının gerisinde yer alıyor. İleri olduğu bileşen ise 13. sırada olduğu pazar büyüklüğü bileşeni.

Ülkelerin yüksek inovasyon yeteneğine ve teknolojiye sahip olmaları, şirketlerin ve ekonomilerin sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma sürecine girmesini sağlamakta ve rekabet güçlerini artırmalarına yardımcı olmaktadır. Unutmayalım ki; güçlü rekabet gücünün kaynağı verimlilik, verimliliğin yolu da dijitalleşmekten geçmektedir.

Trendyol, dünya rekabet liginde 61. sırada olan ve bu yılın sonu itibari ile G-20’nin dışında kalacak olan Türkiye için gurur kaynağı olması gerekirken, her zamanki geleneksel “paçacılık “refleksimizin harekete geçtiğini gözlemliyorum. Başarının kıskanılması mazur görülebilir. Başarılı olanı yakalamak için çalışmak yerine paçasından tutup aşağı çekmek, maalesef ata sporumuz. Şirketin başarısındaki “yenilik yaratma” kapasitesinin altını çizmemiz gerekiyor.

Dünyada, birçok ülkenin bir konteyner malın taşıma maliyetinin 16.000 dolara çıkması nedeniyle; Çin üzerinden kurduğu tedarik zincirinden çıktığı bugünlerde, Avrupa’nın en büyük tedarikçisi olma fırsatını dijital platformlar aracılığı ile yakalama fırsatını kaçırmayalım.

Yerli üreticinin ürününü dünyaya pazarla, istihdam yarat ve bunlar yetmiyormuş gibi ülkeye doğrudan yabancı sermaye getir, hızını kesmek için oluşturulan gündemlerde boğul.