Yeni yapılan düzenlemeyle, İçişleri Bakanlığı’na derneklere soruşturma açılanların yerine kayyum ataması için yetki veriliyor. Bunu, beğenmediğin ve farklı ses çıkaran kuruma kayyum atama modasının bir tezahürü olarak değerlendiriyorum


Ülkemizde 2000 yılında 72.375 adet olan dernek sayısı, İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü verilerine göre 2021 yılında 121.799 rakamına ulaşmıştır. Dernek, kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluğudur.

DENETİM ŞART

Dernekler Kanunu’nda değişiklikler yapan kanunun çıkarılma nedeni, OECD bünyesindeki Mali Eylem Görev Gücü’nün (Financial Action Task Force) Türkiye ile ilgili 2018 yılı verilerine dayanarak 2019’da paylaştığı tavsiye raporu olarak gösteriliyor.

31 Aralık 2020 tarihli 31351 sayılı Resmi Gazete’nin 5. mükerrer sayısında yayımlanan 7262 Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun ile çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmış olup, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nda yapılan değişikliklerle, derneklerin denetiminin artırılmasına yönelik yeni hükümler ihdas edilmiştir.

Yeni düzenleme ile merkezi yurtdışında olan dernekler ve vakıfların Türkiye’deki şube ve temsilcilikleri de kanun kapsamına alındı.

Dernekler Kanunu’nun 3. maddesine getirilen yeni bir düzenleme ile, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması, terörizmin finansmanı ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından ceza almış olanların Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş veya affa uğramış olsa bile, derneklerin genel kurul dışındaki organlarında görev yapmaları veya görevleri esnasında mahkumiyet halinde görevlerine devam etmeleri yasaklandı. Buna ek olarak, belirtilen suçlardan dolayı mahkum olan ve derneğin genel kurulu dışında görevli olanlar veya ilgili personel hakkında soruşturma başlatılması halinde bu kişiler veya bu kişilerin görev yaptığı organlar geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabilecekler. İlgili tedbirin yeterli görülmemesi durumunda ise İçişleri Bakanı’na derneği mahkeme kararı ile faaliyetten alıkoyma yetkisi verilmiştir. Konuya ilişkin getirilen son hüküm ise yukarıda belirtilen ve geçici tedbir olarak görevden uzaklaştırılan organların ve bu organların üyelerinin yerine atama yapılmasına ilişkindir. İlgili düzenleme ile İçişleri Bakanlığı’na, derneklere soruşturma açılanların yerine kayyum ataması için yetki verilmiştir.

Kanunun 19. maddesinde yapılan değişiklikle derneklerin denetimlerinin periyodik yapılmasını sağlamak için yapılacak risk değerlendirmelerine göre, denetimlerin 3 yılı geçmeyecek şekilde her yıl ve kamu personeli eliyle yapılması öngörülmektedir. Böylece derneklerin denetimi sıkılaştırılmıştır.

YARDIMLARA BİLDİRİM

7262 Sayılı Kanun’un getirdiği diğer bir değişiklik ise kanunun 21. maddesinde yapılmış olup, yurtdışına yapılan yardımlar hakkındadır. Bu düzenleme ile dernekler tarafından Türkiye’den yurtdışına yapılacak yardımların şeffaf ve hesap verilebilir şekilde yürütülmesi amaçlanmış olup, ayrıca suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı ile mücadele kapsamında gerekli tedbirlerin alınması amacıyla, yapılacak yardımlar bildirim esasına dayandırılmaktadır. Kanunun 32. maddesinde değişiklik yapılmak suretiyle, ilgili suçlarla daha etkin mücadele için idari yaptırımlar yeniden düzenlenmekte ve caydırıcılığın sağlanması amacıyla yaptırım miktarı artırılmaktadır.

Sivil toplum kuruluşları demokrasinin vazgeçilmezidir


Dernekler Kanunu’nda yapılan değişikliklerin dernekler üzerindeki eksik olan denetimi standarda bağlaması ve belge düzeni ile ilgili sınırlamalar getirmesini olumlu bulmaktayım. Ancak İçişleri Bakanlığı’nın derneklere kayyum atamasının yolunu açmayı; Türkiye’de beğenmediğin ve farklı ses çıkaran kuruma kayyum atama modasının bir tezahürü olarak değerlendiriyorum.

Devlet, sivil topluma karşı “hukuk devleti ilkesi” ile hareket etmeli, ayrıca sivil topluma serbest hareket edebileceği bir alan tanımalı ve sivil toplum devlet karşısında özerk bir kimliğe sahip olmalıdır. Bu özgürlük alanı hem politik hem ekonomik alanda gerçekleşmelidir. Sivil toplum örgütlenmesi, demokrasinin de pekiştirilmesi bakımından devleti tanımalı ancak özerkliğini kaybetmeden devlet ile ilişkisini sürdürebilmelidir.

Sivil toplum örgütlenmelerinin yok edildiği bir ülkede demokrasiden bahsedilemez.

Sivil toplumun, iktidarın karşısında, kendine özgü etki mekanizmaları ile siyaset üzerinde etkili olan ve siyasi otoritelerin meşruiyetini temin ettiği bir alan olduğu unutulmamalıdır.


Kağıt imzalatma bitti, ödemeler bankadan


Spor kulüplerinin de dernek statüsünde olduğu dikkate alındığında, bu derneklerde dönen milyonlarca liranın bankacılık sistemi kullanılmadan el değiştirmesine imkan tanıyan serbestinin kaldırılması, bence bu kanunla yapılan en önemli olumlu değişikliklerden birisi olmuştur.

Düzenleme ile 7 bin Türk Lirası’nı aşan her türlü gelir, tahsilat, gider ve ödemelerini bankalar ve diğer finans kuruluşları veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi aracılığıyla yapmayan dernek yöneticilerine, her bir işlem için işleme konu tutarın %10’una kadar idari para cezası verilir. Bu bentte öngörülen parasal sınır, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırın, o yıl için Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların hesabında bir Türk Lirası’nın küsuru dikkate alınmaz.