Son 20 yılda, yapılandırma ve af içeren 13’üncü yasal düzenleme olarak, 7326 sayılı Kanun çıkartıldı. Bu kanun ile 30 Nisan 2021 tarihine kadar olan vadesi geçmiş 401 milyar TL vergi ve 74 milyar TL sigorta borcu için, 7256 sayılı Kanun’un mürekkebi kurumadan tekrar yapılandırma düzenlemesi yapıldı. Maliye, 7326 sayılı Kanun ile 245 Milyar TL vergi aslı alacağını ve SGK’da 74 milyar TL alacak aslını yeniden yapılandırılmayı bekliyordu. 7326 sayılı Kanun’da sadece borç yapılandırması değil, matrah artırımı, stok affı, kasa ile ortaklar cari hesabının düzeltilmesi, taşınmaz ile sabit kıymetlerin değerinin artırılması düzenlemeleri ile birlikte ihtilaflı dosyaların feragat yolu ile çözümlenmesi düzenlemeleri yapılmıştı.

SONUÇLAR, VERGİDE TAHSİL İMKANSIZLIĞINI BELGELİYOR…

Gelir idaresi Başkanlığı, 7326 sayılı Kanun kapsamında; 5.804.861 mükellefe ait toplam 152 milyar 663 milyon TL borcun yapılandırıldığını ve 30 Eylül 2021 tarihine kadar 23 milyar 84 milyon TL’nin tahsil edildiğini 5 Ekim 2021’de açıklamıştı. Bu defa 12 Kasım 2021 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Meclis’teki  bütçe sunuş konuşmasında, “Son 20 yılda vergi idaresine yönelik alacaklar açısından en yüksek tutarda başvurunun alındığı, yapılandırma kanunundan yararlanmak üzere 5.900.000 mükellefin başvuruda bulunduğunu, 155 milyar TL toplam alacağın yapılandırıldığını ve 1 Kasım 2021 tarihi itibari ile yaklaşık 46 milyar 200 milyon TL’nin tahsil edildiğini açıkladı. Bu rakamın tamamının yapılandırılan borç ile ilgili olması mümkün değil. Bu tahsilatın sadece %20’sinin yapılandırma kapsamında, %80’lik bölümünün ise stok, kasa, ortaklar cari hesabının düzeltilmesi, matrah artırımı ve ihtilaflı dosyalara ait olduğunu tahmin ediyorum.

Bütün bu yapılandırma yasalarına rağmen; 30 Eylül 2021 tarihi itibari ile vadesi geçtiği halde tahsil edilemeyen vergiler toplamı halen 342 milyar 649 milyon Türk Lirası’dır.

7326 sayılı Kanun’un Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmesi sırasında Maliye Bakanlığı temsilcileri; 276 milyar TL vergi aslı alacaklarının 83 milyar TL’sini hiçbir surette tahsil etmenin mümkün olmadığını beyan etmişlerdir. Bu rakamlar, %30’luk bir tahsil imkansızlığını ortaya koymaktadır.

Matrah artırımından her zaman vazgeçilebilir


Vadesi geçmiş ve kanun kapsamına giren vergi borçlarını taksitli seçeneği tercih ederek, ödemek isteyenlerden ilk taksiti ödememiş olanlar için; artık çok geç. İlk iki taksiti zamanında ödemek ana şartı ihlal edilmiş oldu ve bu mükellefler artık yapılandırma hükümleri dışında. Her an elektronik haciz uygulaması ile güne başlayabilirsiniz.

Vadesi geçmiş vergi borçlarını ve matrah artırımı ödemelerini peşin ödeme seçeneği ile ödemek için başvurmuş olanlar, ilk taksiti ödememiş olsalar bile, borcun tamamını ve geç ödeme zammını 30 Kasım 2021 tarihine kadar ödemeleri halinde; kanundan faydalanabilirler.

7326 sayılı Kanun’un stok affı, kasa ve ortaklar cari hesabının düzeltilmesi ile ilgili hükümlerinden faydalanmak için başvurup, ödemelerini vadelerinde yapmamış olanlar; gecikme zammı ile beraber ödemeleri gereken tutarları ödemeleri halinde, bu hükümlerden her zaman faydalanabilirler.

Gelelim matrah artırımına; matrah artırımı içeren düzenlemelerin yer aldığı kanunlarda, 7143 sayılı Kanun düzenlemesine kadar ödeme şartı bulunmuyordu. 7143 sayılı Kanun ve 7326 sayılı Kanun’da matrah artırımından yararlanmak için, vadesinde ödeme şartı getirildi. Matrah artırımında bulunan mükellefler, başvuru süresinin bitimine kadar matrah artırımı taleplerinden her zaman vazgeçebiliyor iken, başvuru süresi bittikten sonra Maliye Bakanlığı’nın İç genelge ile açıkladığı görüş çerçevesinde matrah artırımı taleplerinden vazgeçemiyorlar.

Daha önceki yazılarımda sıklıkla, matrah artırımı yapın tavsiyelerinde bulunmakla birlikte; ödeme yapamayacak durumda olanların matrah artırımında bulunmamaları gerektiğini, ödeme yapmamanız durumunda matrah artırımı hükümlerinden faydalanamadığınız gibi, borcunuzun borç olarak devam edeceğini ve hatta yapılandırma Kanunlarında yapılandırma kapsamına bile alınmayacağınızın altını çizmiştim.

Bugünlerde, matrah artırımında bulunmuş ilk taksitini ödeyememiş birçok mükelleften, matrah artırımı taleplerini geri çekip çekemeyeceklerine ilişkin sorular gelmektedir.

Benim bu sorulara yanıtım; Maliye Bakanlığı’nın iç genelge ile başvuru süresi bitinceye kadar talebin geri çekilebileceği, daha sonra çekilemeyeceğine ilişkin sınırlamasının “vergilerin yasallığı” ilkesine aykırılık teşkil ettiği şeklindedir. Kaldı ki, benzeri bir uyuşmazlıkla ilgili olarak Danıştay 3. Dairesi’nin “mükelleflerin her aşamada matrah artırım taleplerini geri çekebileceklerine” ilişkin kararı mevcuttur.

Yıl bitmeden çıkartılacak bir kanuna eklenecek bir hüküm ile hem ilk iki taksitini ödeyemediği için yapılandırma dışında kalanlara yeni bir hak, hem de matrah artırımında bulunduğu halde ödemesini yapamayanlar ya da ödeme yapamayacağı için matrah artırımı talebini geri çekmek isteyenlere ilişkin düzenleme yapmak gerekmektedir. Matrah artırımı hükümlerinde stok, kasa ve ortaklar cari hesabında olduğu gibi gecikme zammı ile beraber ödeme tamamlandığında, matrah artırımı hükümlerinin nimetlerinden yararlanılabileceğine ilişkin düzenleme yapmak bütün sorunları çözecektir.