Ekonomiye güven duyulmadığı sürece stopaj oranının döviz hesaplarını azaltmadığı görüldü. Bu durumda 1 yıl vadeli TL mevduatlarda kaldırılması beklenebilir.

2018 Ağustos ayında patlayan Rahip Brunson krizinden sonra, döviz tevdiat hesaplarına uygulanan tevkifat oranları yükseltilmiş ve Türk Lirası (TL) mevduata uygulanan stopaj oranları ise indirilmişti. Tevkifat oranlarında TL mevduatı özendirmek için yapılan tevkifat indirimlerine rağmen döviz tevdiat hesaplarının bugün itibarıyla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak, 234 milyar dolara ulaştığını memlekette bilmeyen kalmadı. Geçen yıl 30 Eylül 2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 3032 sayılı Karar ile mevduat faizleri ve katılma hesabı karşılığında ödenen kâr paylarına uygulanacak tevkifat oranları 30.09.2020 tarihinden 31.12.2020 tarihine kadar geçerli olmak üzere, geçici süreyle düşürülmüştü. 3 aylık uzatma yeterli görülmemiş, tekrar 31.03.2021 tarihine kadar (bu tarih dahil) vadesiz ve özel cari hesaplara ve 30.09.2020 ile 31.03.2021 tarihleri arasında (bu tarih dahil) açılan veya vadesi bu tarihler arasında yenilenen hesaplara ödenecek faizler ve kâr paylarına uygulanan oranların uygulama süresi uzatılmıştı.

Bu süre 31.03.2021’den sonra tekrar uzatılırsa, aşağıdaki oranlar uygulanmaya devam edilecek:

Mevduat faizlerinden;

■  Vadesiz ve ihbarlı hesaplar ile 6 aya kadar (6 ay dahil) vadeli hesaplarda %5,

■ 1 yıla kadar (1 yıl dâhil) vadeli hesaplarda %3,

■ 1 yıldan uzun vadeli hesaplarda %0,

■ Enflasyon oranına bağlı olarak değişken faiz oranı uygulanan 1 yıldan uzun vadeli hesaplarda %0,

Katılım bankaları tarafından katılma hesabı karşılığında ödenen kâr paylarından;

■ Vadesiz, ihbarlı ve özel cari hesaplar ile 6 aya kadar (6 ay dahil) vadeli hesaplarda %5,

■ 1 yıla kadar (1 yıl dâhil) vadeli hesaplarda %3,

■ 1 yıldan uzun vadeli hesaplarda %0.


Faiz artışı tevkifatın tamamen kaldırılması gerektiğini ortaya koyuyor


Geçen hafta Merkez Bankası’nın faizleri %19’a çıkartması karşısında, TL mevduata uygulanan tevkifat oranları uzatılmaz ise yukarıdaki tablo ortaya çıkacaktır.

Ülkemizde, dolarizasyonu TL mevduata uygulanan tevkifatı düşürerek ve döviz tevdiat hesaplarına uygulanan stopajı artırarak engellemenin mümkün olmadığı, 3 yıllık süreçte net bir şekilde ortaya çıkmıştır.

Tasarruflarını yabancı para cinsinden muhafaza etmeye çalışan vatandaşlarımız ve şirketlerimiz; enflasyonun altında faiz geliri elde ederek, tasarruflarının reel olarak azalmasını kabul etmemişlerdir. Tasarruflarını bankalarda döviz cinsi mevduat olarak tutan vatandaşlarımız ve şirketlerimiz, ekonomi yönetimine güven duymamaları ve zaten döviz tevdiat hesaplarından faiz beklentileri olmadığı için, döviz tevdiat hesabı tutarı 234 milyar dolara ulaşmıştır.

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 2019 yılı Faaliyet Raporu’nda; 2019 yılında TL mevduat hesaplarına yürütülen faizlerden, 18 milyar 958 milyon TL kaynakta kesinti yapıldığı görülmektedir (2020 yılı verileri henüz açıklanmamıştır).

Ülkenin bugünkü siyasi ve ekonomik şartlarında, tevkifat oranlarının yükseltilmesi ya da düşürülmesinin, ekonomiye güven duyulmadığı sürece bir etkisinin görülmediği hatta dolarizasyonu daha çok artırdığı gerçeği karşısında, vadesi 1 yıla kadar olan TL mevduat hesaplarına tevkifat uygulanmaması beklenebilir. Tevkifat alınmamasının bile çok sınırlı etkisi olmakla birlikte, bir deneyip görmekte fayda var.