Ülkemizde son yıllarda Anayasa Mahkemesi kararlarına bile yerel mahkemelerin uymadığı örnekler yaşanmakla birlikte, bugün sizlere vergi idaresinin, “özel esaslara alınma” işlemi ile ilgili vergi mahkemelerince verilen “yürütmeyi durdurma kararlarını” uygulamayıp, mükelleflerin ciddi mağduriyetlerine neden olması işlemlerini bilgilerinize sunacağım.

MAHKEME KARARLARINA UYMAK ZORUNDA

Anayasa’mızın 138. maddesinin son fıkrası “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” hükmü yer almaktadır.

İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde düzenlenmiş bulunan “yürütmenin durdurulması” müessesesi çerçevesinde talep edilen yürütmenin durdurulması kararları “idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda” verilmektedir.

Uygulamada vergi idaresi; yasalarda yeri olmayan halk arasında “kara liste” olarak bilinen, vergicilikte teknik adı özel esaslar olan bir uygulama yapmaktadır. Almış olduğunuz bir faturanın sahte ya da muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge olduğu gerekçesi ile hakkınızda bir vergi inceleme raporu düzenlenmesi durumunda; bu belgeyi bilmeden kullanmanız, tarhiyatı dava konusu yapmanız bile dikkate alınmadan bu listede yerinizi alıyorsunuz ve sonraki günleriniz hatta yıllarınız bu listeden çıkmaya çalışmakla geçiyor. Bu listeye alındığınızı idare tarafınıza bildirmiyor ancak mal ve hizmet sattığınız firmalardan ya da ihracatçılardan öğreniyorsunuz.

Özel esaslara alınma işlemi ile ilgili vergi mahkemesinde dava açıyorsunuz, Vergi mahkemesinin vermiş olduğu yürütmeyi durdurma kararını vergi dairesine ibraz ediyorsunuz ve bu listeden çıkartılmanızı istiyorsunuz. Vergi idaresi, sizi genel esaslara döndürüyor, bu işlemi sizden mal ve hizmet alanların olumsuz etkilenmemesi için yaptığını söylüyor. Sistemden sorgulama yapıldığında; şirketinizin iade ve mahsup talepleri ile ilgili olarak özel esaslarda yer almaya devam ettiğinizi görüyorsunuz. Yapılan işlemin yürütmeyi durdurma kararını uygulamamak olduğu şeklindeki iddialarınıza karşılık KDV Uygulama Genel Tebliği’nin; “Haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanımına ilişkin olumsuz rapor bulunan mükelleflerin, raporun vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihe kadar henüz sonuçlandırılmamış iade talepleri dahil, bu tarihten sonraki iade talepleri; sahte belge kullanımında 4 kat, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanımında ise 3 kat teminat karşılığında, teminat gösterilmemesi halinde vergi inceleme raporlarına göre yerine getirilecek. Bu durumdaki mükelleflerin özel esaslardan genel esaslara dönmeleri için, kullanma raporları üzerine yapılan tarhiyatın yargı kararları ile terkin edilmesi veya raporda tarhı öngörülen vergi ve buna ilişkin hesaplanacak gecikme faizi ile kesilmesi istenen cezanın ödenmesi veya bunların tamamı için teminat gösterilmesi halinde genel esaslara geçebileceklerdir” hükümlerini önünüze koyuyorlar.

Kara liste uygulaması işletmelerin geleceğini karartıyor


Düşünün, 100 milyon TL cirosu olan bir ihracat şirketiniz var. 700 bin TL’lik mal ve hizmet almışsınız ve ödemelerinizi banka havalesi ya da çekle yapmışsınız. Basiretli bir tüccarın göstermesi gereken bütün özeni göstermişsiniz. Mal ve hizmet aldığınız firmadaki olumsuzluk nedeniyle, şirketiniz hakkında bilmeden sahte fatura düzenlediğinize ilişkin bir tarhiyat yapılıyor. Tarhiyat için vergi mahkemesinde dava açıyorsunuz, ayrıca özel esaslara alınma işlemi ile ilgili de vergi mahkemesinde dava açıp, yürütmeyi durdurma kararı almışsınız. Tarhiyata vergi mahkemesinde dava açtığınız için, vergi tahakkuk etmemiş dolayısıyla tek kuruş vergi borcunuz yok. Özel esaslara alınma ile ilgili davayı kazanmışsınız, dolayısıyla tüm iş ve işlemlerinizin olağan yürümesi gerekiyor. Hal böyle iken; vergi idaresinin özel esaslara alınma işlemi ile ilgili yürütmeyi durdurma kararını şeklen yerine getirerek, şirketinizi genel esaslara alıp, KDV iade ve mahsup işlemleri ile ilgili şirketinizi özel esaslarda tutmaya devam etmesi nedeniyle; şirketiniz tarhiyata karşı açılmış olan davanın lehinize sonuçlanmasına kadar geçen süre içinde, hiçbir iade ya da mahsup işlemi yaptıramayacak.

Şimdi şunu sormak gerekir; vergi mahkemesinin özel esaslara alınma işlemi ile ilgili verdiği karar, bu işlemin tamamına ilişkin verilmiş bir karar olduğu halde; idare nasıl şirketten mal ve hizmet alanlar ile ilgili genel esaslar uygulamasına dönüp, şirketin kendisi ile ilgili özel esaslar uygulamasına devam edebiliyor? Bu vergi mahkemesi kararını uygulamamak değil mi? Mükellefler, vergi mahkemesi kararlarını uygulamayan idareye ve kamu görevlisine maddi ve manevi tazminat davası açar ve hatta Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesi çerçevesinde memur ile ilgili suç duyurusunda bulunursa ne olur?

Vergi idaresinin yasal dayanağı olmayan kara liste uygulaması ve yukarıda açıkladığım spesifik problem ile ilgili inisiyatif alması ve sorunlara gecikmeden çözüm getirmesi gerekmektedir. Bütün mükellefleri potansiyel vergi kaçakçısı olarak görmek ve uygulamayı buna göre yapmak, yatırım yapan ve büyük bir risk alan iş dünyasına haksızlık olacaktır.