“Bulunmaz Hint Kumaşı” bile olsa üzerinde bu kadar konuşulmazdı!

Durup durup, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı adaylığını pişirmeye kalkışıyorlar!

Hem de Millet İttifakı’nın adayı olması için şişiriliyor, pişiriliyor!

Artık sıkıntı verdi ama pazarlamacılar bir türlü pes etmiyor.

Neymiş efendim? Abdullah Gül, Millet İttifakı’nın (CHP+İYİ Parti ve diğerlerinin) Cumhurbaşkanı adayı olursa seçimi kazanma ihtimali çok yüksek olurmuş!

Bunu söyleyenler, bir yandan da Abdullah Gül’ün Atatürk düşmanı olmadığını kanıtlamaya çalışıyorlar.

Geçin bunları efendim, geçin!

Abdullah Gül’den ilerici bir siyasetçi çıkmaz! Onun adını Atatürk ile birlikte anmak bile bana çok ters geliyor.

Gül’ün İngiliz The Guardian Gazetesi’ne “Cumhuriyet döneminin artık sonu geldi.” diye demeç verdiğini de unutmadık!

Gücü yetiyorsa gitsin Cumhur İttifakı’nın (AKP+MHP) adayı olsun. Onun yeri orasıdır...

★★★

Şöyle bir düşünelim:

1969 yılından beri, siyaset sahnesinde olan, Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı gibi çok önemli görevlerde bulunan Abdullah Gül, bu ülkeye faydalı olacak ne yaptı ki?

Cumhurbaşkanı olarak Çankaya’da oturduğu 7 yıl boyunca AKP’ye hizmet etmekten ve iktidar partisinin çıkarttığı en kötü yasalara bile hemen imzayı basmaktan başka ne yaptı?

★★★

Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi lideri Ali Babacan ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaloğlu, Abdullah Bey’in aday olmasını arzu ediyorlarmış!

Onlar arzu edebilir. Önemli olan milletin arzu etmesi... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener istiyor mu, orası önemli.

Eski yıllarda Ekmelettin İhsanoğlu faciasını yaşayan Kemal Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül’ü aday gösterip, aynı çukura, aynı tuzağa ikinci defa düşer mi? Hiç sanmıyorum!

Ayrıca, CHP ve İYİ Parti tabanlarının böyle bir adayı kabul etmesi imkân dahilinde görünmüyor! Abdullah Gül muhipleri (sevenleri) bu sevdadan vazgeçsin!

Çok sıkıcı olan ve artık kabak tadı veren bu beyhude konuyu sonsuza kadar kapatmak gerekiyor!

“Hem ağladım, hem yazdım”


SÖZCÜ’nün Ankara temsilcisi Saygı Öztürk “Hem ağladım, hem yazdım” dediği son kitabının adı: VALİ BEY...

Saygı Öztürk, Cumhuriyet valiliğinin son örneklerinden olan Refik Aslan Öztürk’ün yaşam öyküsünü anlatıyor. (Doğan Kitap)

Geçen yıl hayata veda eden “efsane vali” Refik Arslan Öztürk, Saygı Öztürk’ün ağabeyi idi.

Birçok ilde uzun yıllar valilik yapan Refik Arslan Öztürk, “Devletin parasına namusu kadar değer verir”, tasarruf denilince onun için akan sular dururdu.

Devletin bir kuruşunun bile boşuna harcanmasına izin vermeyen Vali Öztürk için arkadaşları “Gözlerden yaş akıtacak kadar güldürür, bir o kadar da düşündürürdü.” diyor.

Günümüzün birçok valisinin devlet için değil, iktidar partisi için çalıştığını gördükçe “Refik Arslan Öztürk gibi valilerin değerini” çok daha iyi anlıyoruz.

TEBESSÜM

Laikliğin güvencesi...


Zaman zaman duyuyoruz. “Laikliğin güvencesi biziz” filan diyorlar ya...

Bunu hatırlatan kadim okurlarımdan Yüksel Yılmaz şu ilginç fıkrayı yolladı:

Bir tavuk çiftliğine koruma müdürü arıyorlarmış.

Tilki de müracaat etmiş. Yetkililer onu çok beğenip:

“Tamam” demişler “İşe başlamak için ne ücret istersin?”

Gözleri sevinçle parlayan tilki “Valla ben gülmekten söyleyemeyeceğim. Siz ne verirseniz...” demiş.

GÜNÜN SÖZÜ


Allah’ı ve ölümü unutma ama gördüğün kötülüğü ve yaptığın iyiliği unut!