Aşı nerede?

Herkes bunu soruyor ama iktidar milleti aşı vaadi ile kandırıyor, “Geldi, geliyor gelecek” diye oyalıyor!

Çin aşısı, Rus aşısı, Alman aşısı... Bunlar­la anlaşmalar yapmışız. Fakat...

Anlaşma çok, aşı yok!

Sağlık Bakanı Fahret­tin Koca “Aşı tedariki 2 ay için güçleşiyor, an­cak sonrasında bolluk yaşanması bekleniyor!” dedi. Çelişkili açıklamalar, tutulmayan sözler, boş vaatler tam bir fiyaskoya dönüştü!

Haziran ayından sonra aşı bolluğu olacakmış! Bakan beye göre “Ölen ölecek, kalan sağlar bizim ola­cak!”

★★★

Bakanlık bu işi yüzüne gözüne bulaştırdı. Koskoca devlet aşı sağlayamıyor.

Henüz nüfusumuzun yüzde 10’u aşılandı. Oysa bu oranın en az yüzde 60, yüzde 70 olması lâzım.

Her gün 350 civarında insanımız ölüyor. Bu, bir ayda 10 bin 500 kişi eder. Her ay bir kasaba nüfusu kaybediyoruz.

Salgında en büyük silah aşı... Bu konuda çok geç kaldık, çuvalladık! Fakat, gösterişten, fiyakadan da vazgeçmiyorlar:

Libya’ya 150 bin doz aşı gönderildi.

Bosna Hersek’e 30 bin doz aşı hibe edildi.

Millet sapır sapır dökülüp ölüyor.

“Kendisi himmete muhtaç bir dede,

Nerde kaldı gayrıya himmet ede?”

Halimiz buna benziyor... Gösteriş zamanı mı şimdi?

★★★

Bir iddia var. Yabancı şirketlere peşin para öde­yemediğimiz için aşı tedari­kinde güçlükler yaşadığımız söyleniyor.

Bu sözler iç karartıcı!

Nasıl bir devlet yönetimi­dir bu?

Sayıştay raporuna göre; köprü, tünel, otoyol, şehir hastanesi, havalimanı gibi projelere 61 milyar 719 milyon 323 bin lira kur farkı ödeyen devlet, aşıya para bulamıyor. Yalnız aşıya değil, salgında can çekişen esnafa, işsiz kalan perişan vatandaşa da para bulamıyor.

Nasıl bir sosyal devletiz biz?

4’üncü Murat yasakları!


Aşı temin edemeyen, maske dağıtımında çuvalla­yan, bunalımdaki insanları­na yardım yapamayan yö­netim, Türkiye’yi 4’üncü Murat dönemine götürdü.

Tarihi kayıtlara göre 4’üncü Murat (1623- 1640) gece gündüz içki içen bir padişahtı ama ülke­de sigara ve içkiyi (kendisi hariç) herkese yasaklamış, yasağa uymayanların kafası­nı kestirtmişti!

Millet, 400 yıl sonra benzeri yasağı bir kez daha gördü.

Korona salgını bahane edilerek, 17 günlük kapan­ma süresince alkollü içki satışlarının yasaklanması kısmen de olsa 4’üncü Murat yasaklarına benziyor ve insan haklarının olmadığı o ilkel dönemi hatırlatıyor!

Alkol yasağı hukuku, çağdaş değerleri ve insan haklarını çiğnemektir. Kişi­nin özel yaşamına müdaha­ledir ve Anayasa’mıza da aykırıdır!

Evet, içki ve sigara sağlığa zararlıdır, elbette ki kullanıl­maması iyi olur. Fakat bu konuda zorlama yapılamaz, insan haklarına aykırı davra­nılamaz.

Alkollü içkiyi isteyen içer, istemeyen içmez. Kimseye zarar vermedikten sonra kime ne?

Vatandaşla inatlaşmanın bedelinin sandıkta ağır ola­cağını hiç düşünmüyorlar!

TEBESSÜM

Bir koca neye bedelmiş?


Yoksul ama genç ve güzel bir kızın anası-babası ölmüş, zavallı yavrucak ortalıkta kalmış.

Komşuları kızcağıza akıl vermişler:

“Ağaya git, bir eşek iste. Sana vereceği eşekle evlere su taşır, geçinir gidersin.”

Kız, ağaya gidip durumu­nu anlatarak eşek istemiş.

Ağa şöyle bir düşünüp, durum değerlendirmesi yaptıktan sonra kıza:

“Genç ve güzelsin kızım, eşeği ne yapa­caksın? En iyisi seni evlendireyim” demiş ve eklemiş:

“ Bir koca inan ki, beş eşeğe bedeldir!”

GÜNÜN SÖZÜ

Diyalog çok iyidir ama karşı devrimci gericilerle diyalog nasıl kurulabilir?