Bir zamanlar Türkiye’de özgürlük vardı...

Basın hürdü... Gazeteciler, karikatüristler, yazarlar-çizerler hapse atılmazdı...

O günlerde yayınlanan bir karikatür geçti elime...

Büyük usta rahmetli Bedri Koraman’ın çizdiği ilginç bir karikatür...

Yaklaşık 30 yıl önce Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan karikatürde üç kişi görülüyor...

Zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal...

Zamanın Başbakanı Süleyman Demirel...

Zamanın muhalefet lideri Erdal İnönü...

Liderlerin üçü de çıplak... Aşçı külahı giyen Demirel, Turgut Özal’ı bir kazana koymuş, ateşin üstünde pişiriyor... Erdal İnönü de önünde tabak, elinde çatal-bıçak, yemeği bekliyor.

İlişikte gördüğünüz bu karikatürün benzeri bugünkü liderler için çizilip yayınlanabilir miydi? Bir an için yayınlandığını farz edelim. Saray’ın avukatları hemen dava açıp “Cumhurbaşkanına hakaret iddiası ile” karikatürü çizen ve yayınlayanlar hakkında hapis cezası isterlerdi.

Bugün artık böyle karikatürler yapılamıyor. Mizahı da yok ettiler!

★★★

Peki, 30 yıl önce o karikatür yayınlandığı vakit Cumhurbaşkanı Özal, Başbakan Demirel ve muhalefet lideri İnönü ne yaptı? Kızdılar mı?

Hayır! Onlar hoşgörü sahibiydiler. Kızmadıkları gibi, tam tersine karikatürü çok beğendiler... O kadar ki, üçü de karikatürist Bedri Koraman’ı arayıp:

“Bedri Bey, lütfen o karikatürün orijinalini imzalayıp bana gönderir misiniz?” dediler.

Gönül adamı olan rahmetli Bedri Koraman, onların hatırını kırmamak için, aynı karikatürden iki tane daha çizip, imzalayarak her birine gönderdi.

Eski Türkiye’de düşünce ve fikir özgürlüğü bugüne göre çok daha gelişmişti...



★★★

Bugünkü durumumuz nedir?

Gazeteci kökenli CHP Eskişehir Milletvekili Uğur Çakırözer’in yayınladığı Basın Özgürlüğü Raporu’na göre:

- Geçtiğimiz eylül ayında 45 gazeteci hâkim karşısına çıktı...

- 6 gazeteciye çeşitli hapis cezaları verildi...

- 3 gazeteci saldırıya uğradı...

- 8 gazetecinin haber takibi engellendi...

- 3 televizyon kanalına para cezaları verildi ve yaptırımlar uygulandı...

- 3 gazetenin 100 gün süresince resmi ilan cezası kesinleşti...

Tüm bunlara ne denir?

Helâl olsun Türkiye’deki basın özgürlüğüne (!) diye ironi yapmamız gerekir!

★★★

Türkiye’de gazeteciler yazdıkları yazılar veya söyledikleri sözler nedeniyle cezaevinde tutuluyor.

Medya mensupları özgürlüklerini yitirirlerken, toplum haber alma hakkını, ülkemiz de demokrasisini kaybediyor!

Gazetecilere Özgürlük Platformu’na göre Eylül 2021 itibarıyla 57 gazeteci ve medya çalışanı cezaevinde tutuklu veya hükümlü olarak yatıyor.

Avrupa Konseyi’nin açıkladığı bir rapora göre:

Ülkemizdeki resmi makamlar, Dünya Basın Örgütleri’nin eleştirilerine:

“Onlar gazeteci değil, teröristtir” diye cevap verirken, Türkiye Gazeteciler Sendikası hapisteki gazetecileri isim isim sıralayarak liste halinde açıklayarak “Türkiye, dünyada en fazla gazetecinin hapsedildiği ülke” dedi.

Çok sayıda meslektaşımız cezaevi şartlarında yatıyor.

Ülkede gerçekten demokrasi varsa, tutuklu tüm medya çalışanlarının serbest bırakılması gerekir.

Çünkü... Gazetecilik suç değildir.

TEBESSÜM

Toplum kuzu gibi olursa...


Memleketin birinde hükümdar vergilere zam yapma kararı almış ve demiş ki:

“Bütçede çok açık var, gelenden-geçenden, uçan kuştan bile zamlı vergi alınsın!”

Vergiciler ülkeye yayılıp herkesten vergi toplamaya başlamışlar...

Ağır ödemelere rağmen kimseden ses çıkmadığını gören hükümdar:

“Vergileri iki misline çıkarın” diye emretmiş...

Bakmış millet yine kuzu kuzu ödüyor, bu defa “Vergileri dörde katlayın” demiş.

Millette yine hiçbir ses yok. Buna sinirlenen hükümdar:

“Vergi aldığınız herkesi bir de sopayla dövün” diye emretmiş.

Vergiyle birlikte dayak faslı da başlamış ama hâlâ kimseden gık yok! Hükümdar delirecek neredeyse...

Sonunda toplamış ahaliyi:

“Yahu” demiş “Sizlerden fahiş vergi alıyorum. Üstüne üstlük bir de dayak yiyorsunuz. Yok mu hiç itirazı olan?”

Kalabalığın içinden bir kişi elini kaldırmış, cılız bir sesle:

“Hünkârım, benim itirazım var” demiş...

Hükümdar “Oh be, nihayet bir adam çıktı” diye düşünüp:

“Söyle bakiiim, şikâyetin nedir?” diye sormuş. Adam:

“Yüce hünkârım” demiş “Sopa atan vergicilerin sayısı az... Dayak sırasında uzun kuyruklar oluşuyor, eve geç kalıyoruz.  Sopalı memur sayısını arttırsanız olmaz mı?”

GÜNÜN SÖZÜ


Ülkedeki yolsuzluk iddiaları için harekete geçilmiyor ama iktidarı eleştiren herkes hain veya terörist ilan ediliyor!