Ekonomimizde tehlike sinyalleri Damat Berat Bey’in Maliye Bakanlığı zamanında başlamıştı. Merkez Bankası, artan dolar kurunu bastırmak için piyasaya milyarlarca dolar sürdü ama başarılı olamadı.

128 milyar dolar böylece heba edilince sıkıntılar arttı.

Bugün geldiğimiz hazin nokta o günlerden başlıyor.

Şimdi “Biz ekonominin kitabını yazdık” diye övünmenin bir faydası yok! Durum ortada!

AKP Şanlıurfa Milletvekili Eşref Fakibaba’nın “Sahada sıkıntı var. Bu işin şakası yok. Hükümetimizin ekonomiyi mutlaka düze çıkarması lâzım” şeklindeki gerçekçi sözleri ülkemizin ne durumda olduğunu net olarak özetliyor.

★★★

Merkez Bankası’nda, söz dinlemedikleri gerekçesiyle görevlerinden alınan eski başkanların yerine getirilen şimdiki başkan Şahap Kavcıoğlu söz dinliyor ama kötü gidiş durdurulamıyor.

Şahap Kavcıoğlu 8 ay önce başkanlık görevine başlamıştı. (20 Mart 2021)

Saray’ın baskısıyla ekonominin temel kurallarına uymayınca Türk Lirası, dolar karşısında ilk 7 ayda yüzde 26 değer kaybetti. Kayıp durmadı, kanama devam etti, Şahap Kavcıoğlu’nun 8’inci görev ayında dolar kuru 10 lira oldu.

1 trilyon lirayı aşan çok müthiş bir kayıp bu!

Her geçen gün biraz daha fakirleşiyoruz!

Ekonomi biliminin kuralları uygulanmıyor.

Yapılan hatalar içinde bulunduğumuz ekonomik krizi daha da derinleştiriyor.

Bu kadar yanlış nasıl yapılır? Anlamak mümkün değil!

Bilimden uzaklaşmak kayıpları daha da arttırıyor.

Merkez Bankası’nın eski başarılı başkanlarından Durmuş Yılmaz gelinen noktayı şu cümle ile özetledi:

“Bundan sonra en doğru para politikası, hiçbir şey yapmamaktır. Bırak dağınık kalsın!”

Yani doktor hasta için “Artık ne yerse yesin!” diyor.

★★★

Osmanlı’nın son döneminde de durumumuz buna benziyormuş...

Son 20 yılda Osmanlı özlemiyle hep gerisin geriye gittik.

Eski yazarlar, memleketin o zamanki halini şöyle anlatırlarmış:

“Va veyletül memalik, va veyletül ahali!” (Vah zavallı memleket, vah zavallı ahali)

Halimiz böyle işte!

Sokrates’in ölümü


Siyasi tarih, haksız davalar ve mahkûmiyetlerle doludur.

Tarihteki ilk büyük siyasi dava 2 bin 420 yıl önce Atina’da yaşanmış, halkın çok sevdiği bilge Sokrates, egemen sınıfın yargıçları tarafından, baldıran zehri içirilerek ölüme mahkûm edilmişti.

Sokrates, ölüm hükmüne rağmen soğukkanlılığını korurken, mahkemenin kararını haksız bulan karısı şiddetle isyan eder:

“Zalim yargıçlar seni ölüme mahkûm ettiler!”

Sokrates sakin bir şekilde cevap verir:

“Zaman da onları ölüme mahkûm etmiştir!”

Kadın, aynı isyan duygusu içinde inler:

“İyi ama, seni haksız yere ölüme mahkûm ettiler!”

Sokrates:

“İyi ya... Haksızlar işte... Haklı yere mahkûm etseler daha mı iyiydi?” der ve soğukkanlı bir şekilde baldıran zehrini içerek ölüme gider!

Sokrates’i öldürenleri zaman sildi süpürdü, hiçbir izleri kalmadı ama Sokrates düşünceleriyle, fikirleriyle hâlâ yaşıyor.

TEBESSÜM

Balon içindeki partili!


Bir AKP’li balonla uçuyormuş... Bir ara balon iyice alçalmış, içindeki AKP’li, yoldan geçen bir adama sormuş:

“Ben neredeyim ahbap?”

“Balonun içindesiniz.”

“Siz CHP’li misiniz?”

“Evet, nereden anladınız?” 

“Verdiğiniz bilgi doğru ama bir işe yaramıyor!”

“Siz de mutlaka AK Partili olmalısınız...”

“Evet, nereden anladınız?”

“Ayağınız yere değmiyor, başınız bulutlarda ama nerede olduğunuzu bilmiyorsunuz!”  

GÜNÜN SÖZÜ

Adalet de neymiş, ey saf derviş, dünyada para ile biter her iş!