Bu pilav daha çook su kaldıracak!

Merkez Bankası’nın buhar olduğu iddia edilen paraları çok müthiş bir rakam, olağanüstü bir miktar!

Kılıçdaroğlu salı günü partisinin grup toplantısında iktidara:

“128 milyar doları kime sattınız? Kimlere sattınız?” diye sorduktan sonra cevabı da kendisi verdi:

“El ele verdiniz, Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarını Londra’da bir avuç tefeciye teslim ettiniz!”

CHP lideri, önümüzdeki salı günü yapılacak Meclis Grup Toplantısı’nda AKP iktidarının bir avuç tefeciye yüzde 90 kazançla büyük avantajlar kazandırdığını, detaylarıyla anlatacağını açıkladı.

★★★

Ülkemizde günlerdir “buharlaşan 128 milyar dolar” tartışılıyor.

Merkez Bankası’nın dolarları nereye gitti, kimleri zengin etti?

Merkez Bankası’nın rezervleri neden eksiye düştü?

Hazine ve Maliye eski Bakanı Berat Albayrak zamanında gerçekleştirilen işlemlerle paralar nasıl eridi?

Muhalefet bu olayın peşini bırakmıyor!

★★★

Cumhurbaşkanı Erdoğan, döviz rezervlerinin buharlaştığı şeklindeki eleştirilere cevap verirken:

“Berat Bey’in enerjide ve ekonomide ifa ettiği görevlerdeki en büyük talihsizliği damat sıfatının bu alanlardaki birikimi, gayreti ve başarısının önüne geçirilmiş olması... Bunun adı finansı yönetmektir. Bunu başardığı için kuduruyorlar. Bunu başardığı için çıldırıyorlar” diyerek Berat Albayrak’a sahip çıktı.

Ancak, ortada bir gerçek var:

Merkez Bankası’nda döviz kalmadı ve rezervler eksiye düştü. Bunun neden böyle olduğunun bir izahı lâzım.

Muhalefet partilerinden yetkili kişilerin bu konudaki görüşlerini özetle nakledeceğim. İktidar mı haklı, muhalefet mi? Kararı siz verin...

★★★

İYİ Parti Ekonomi Uzmanı Erhan Usta anlatıyor:

Merkez Bankası’ndaki rezervlerde 128 milyar dolar civarında erime var.  İktidar istiyor ki muhalefet bu işin peşini bıraksın... Biz bıraksak da Türk Milleti bırakmaz! Bu rezervler Merkez Bankaları’nın asla uygulamadığı usulle erimiştir. Bu garip usulün ne olduğu bilinmiyor.

Bakan beyin açıklamasından bu rezervlerin eridiğinin kabul edildiğini birinci ağızdan işitmiş olduk. Ancak Sayın Lütfi Elvan bu rezervin nasıl ve ne şekilde eridiğini izah etmesi gerekiyor. Biz kuşkularımızı ve sorularımız dile getirmeye devam edeceğiz.”

★★★

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan:

“Bir kazanan vardır, bir de çarçur eden... Biz bu milletin alın terini biriktirdik. Devletin sağ cebini de, sol cebini de doldurduk.

Partili Cumhurbaşkanı ve akraba Bakan, Merkez Bankası’nın rezervlerini harcadı. Biriktirilen yedek akçe bir gecede sıfırlandı!

128 milyar dolarlık döviz satışıyla dolar kurunu belli bir noktada tutmaya çalıştılar. Onu da başaramadılar. O zaman siz 128 milyar doları niye sattınız?

Döviz satışı için ‘Hepsi kayıtlı’ diyorlar. Yok bir de kayıt dışı yapsaydınız!

Satışlar şeffaf olmadı. Merkez Bankası ‘Şu kadar döviz satıyorum’ demedi. Piyasaya müdahale görüntüsü olmasın diye şeffaf olmayan yöntemleri kullandılar. Tam bir tiyatro!”

★★★

CHP Sözcüsü Faik Öztrak:

“2019 yılı başında rezervler artı 54 milyar dolardı. Bugün swapları da (takasları) dahil edersek eksi 57 milyara düştü. İki yılda ne oldu da Merkez Bankası 70 sente muhtaç hale geldi? Biz bu işin peşini bırakmayacağız. Sorumsuzca savrulanlar milletin parasıdır. Bunun sorumlusu kimlerse, çıkıp hesap vermelidir.”

★★★

Ülkeyi yönetenler ve muhalefet arasındaki bu tartışmalar belli ki devam edecek... AKP iktidarı her şeye “Ben yaptım, oldu!” diyor ama bu arada yoksulluk artıyor, millete yazık oluyor!

70 sente muhtaç olmak ne demek? Bu kadar mı dövizsiz kaldık?

İktidar “Bu zorlu dönemde ödemeler dengesi tarafında bir sıkıntıyla karşılaşmamak için planlı ve kontrollü bir şekilde döviz işlemleri yapıldı. Bu işlemlerin tamamı piyasa kuralları çerçevesinde... Herhangi bir istismar, haksız kazanç, hukuka aykırı bir işlem söz konusu değil” diyor...

Diyor ama ortada bir de gerçek var: O da 128 milyar dolar gibi muazzam bir paranın Merkez Bankası kasalarından uçup gitmesi!

Buharlaştığı iddia edilen 128 milyar dolar bu milletin parasıdır. Nasıl harcandığını bilmek herkesin hakkıdır. Mutlaka ayrıntılı olarak açıklanmalıdır!

TEBESSÜM

“Garson! Bana bir cin tonik lütfen!”


Temel ilk defa Karadeniz’den İstanbul’a gelmiş...

Bakmış, devasa bir şehir... Otelleri de şahane...

En lüks, en parlak görünen oteli seçmiş, keyfi yerinde...

Şöyle bir çevresine göz atmış, barda herkes cin tonik içiyor...

Canı çekmiş, o da içecek... İçecek ama garsona söylemeye utanıyor. Dili dönmez de iyi telaffuz edemezse çok mahcup olacak!

“Ya yanlış söylersem? Ya herifler benimle dalga geçerse?” diye içi içini yiyor.

Dönüp gidiyor ve bir hafta, sabah-akşam aynanın karşısına geçip çalışıyor:

“Garson bey, lütfen bana bir cin tonik.”

Yüz ifadesine, mimiklerine bakıyor, sesini banda alıp dinliyor, en sonunda “Tamam” diyerek becereceğine inanıyor. Gidip bütün ciddiyetiyle:

Garson bey, lütfen bir cin tonik.” diyor.

Hiç ses yok! Canı sıkılıyor. Bir daha sesleniyor:

“Garson bey lütfen bir cin tonik!”

Bir adam geliyor:

“Sen Karadenizli misin hemşehrim?” diye soruyor.

Temel içinden:

“Eyvaaah! Demek yine doğru dürüst söyleyemedim, herif dilimden anladı!” diye düşünerek merak ve heyecanla soruyor:

“Nereden anladın?”

Adam gülüyor:

“Burası otel barı değil, banka şubesi de ondan!”

GÜNÜN SÖZÜ


Sürekli şekilde hayalî düşmanlar yaratılarak iktidar sürdürülemez!