“Helâlleşmek” güzel bir söz...

Helâlleşmek yüce ve içten duygular yaratıp, insanı ferahlatır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

“Her türlü desteği vermenin gayreti içindeyiz. Buna rağmen sıkıntıya düşen esnafımız varsa hepsinden helâllik istiyoruz” dedi.

Dediğimiz gibi helâlleşmek güzel bir söz de, durumumuza şöyle bir bakalım, sonra helâlleşme konusunda karara varalım!

★★★

Gerçek şu ki, ezilen, sıkıntıya düşen sadece esnaf değildir. Tüm Türkiye, tüm insanlarımız, tüm millet sıkıntıdadır!

Mutlu bir azınlık hariç, her kesimden vatandaş çaresizliğin kıskacında, ağlamaklı!

Bu salgında Türkiye vatandaşlarına ne kadar yardım etti?

Uluslararası Para Fonu (IMF), tarafından hazırlanan pandemi destek ve harcama oranları raporuna göre; Türkiye, vatandaşlarına yüzde 1.9 oran ile en az yardım yapan ülkeler arasında yerini alarak yetersiz kaldı.

128 milyar dolar rezervini çarçur eden devlet, rezervler eksiye düşünce yeterli aşı bile bulamaz duruma düştü.

Bir yandan insanlarımız ölüyor, bir yandan da işsiz kalan vatandaşlar çaresizlik içinde yaşamaya çalışıyor.

★★★

Ekonomik sıkıntılar yetmiyormuş gibi şiddet ve baskı gören bir halk haline geldik!

Toplum olaylarında polisin orantısız şiddetine, bekçilerin sokak dayağı eklendi.

Son çirkin görüntüleri internette çok sayıda yurttaş dehşetle izledi.

Gece bekçileri bir vatandaşı yere yatırıp kıyasıya döverek, akılları sıra kamu görevi (!) yaparken, onları görüp uyarmaya çalışan bir yurttaşa da ana avrat sövüp, onu kovalıyor ve peşinden kurşun sıkıyorlar!

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, toplum olaylarında görüntü alınmasını ve fotoğraf çekilmesini yasaklamasının sebebi böylece anlaşılmış oldu! Polis ve bekçi şiddeti kamuoyundan gizlenmek isteniyor! Demokrasimizin (!) geldiği nokta bu!

★★★

Evet, Türkiye büyük bir ülkedir, güçlü ülkedir. Güvenlik kuvvetleri de güçlüdür. Buna şüphe yok. Ancak, gücünü kendi vatandaşına mı gösteriyor? Emniyet Genel Müdürlüğü’nün o acayip genelgesi nedir öyle?

Ayrıca... Güçlü ülkemizin güçsüz Sağlık Bakanlığı’nın millete yeterli aşı bulamaması da üzücü bir olaydır.

Salgın sırasında sayısı milyonları aşan esnaf ve yurttaşın perişan olduğu, kepenklerin kapandığı, ocakların söndüğü, yoksul sayısının 17 milyondan 22 milyona yükseldiği bir dönemdeyiz.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun makyajlanmış, maskelenmiş enflasyonu bile yüzde 17... Vatandaşın çarşı-Pazar enflasyonu ise bunun en az iki katı, yüzde 35, yüzde 40...

Böyle bir durumda helâlleşmek içinizden gelir mi? “Hakkımızı helâl ediyoruz” diyebilir misiniz? Karar sizindir!

Sömürge zihniyeti gibi!


Hangi sivri akıllının aklına geldi?

Hangi keskin zekâ (!) bu saçmalığı icat etti?

Turizm Bakanlığı turistlere yönelik tanıtım yaparken Türk halkını aşağıladı!

Tatile gelecek Avrupalı turistlere güven vermek için hazırlanan reklam filminde, bir turizm görevlisinin taktığı maskenin üzerine İngilizce olarak:

“Ben aşı oldum! Siz eğlenin” diye yazıldı.

Ne yaratıcı (!) bir fikir!

Reklamı yapanlar bunu hazırlarken, kendi vatandaşlarının ne diyeceğini, neler hissedeceğini, hangi duygulara kapılacağını aklına getirmedi mi? İnsanlarımızın onurunu, gururunu düşünmedi mi?

Washington Post Gazetesi’nin muhabiri bile bu reklam filmine şaşırıp:

“Türkiye’nin reklam kampanyası âdeta bir sömürge zihniyetini andırıyor!” dedi.

Sömürge miyiz biz? Üç-beş döviz gelsin diye daha neler yapacağız, kendimizi daha ne kadar aşağılayacağız, bilmem!

128 milyar dolar döviz rezervimiz çarçur edilmeseydi bu hale düşer miydik?

GÜNÜN SÖZÜ


İnsanlık bazen korkunç bir darbeyle sarsılır! Durum bugün böyledir!