İktidar “Kanal İstanbul” diye tutturdu...

Koronavirüs salgınında insanlarımız inleye inleye ölüyor, millet can derdine düşmüş, iktidar partisinin derdi ise Kanal İstanbul!

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, adına “Çılgın Proje” denilen “Kanal İstanbul Projesini” gerçekleştirmek için adımlarını hızlı bir şekilde atacaklarını söyledi.

Millet salgında kırılıyor, fakat... İlle de “Kanal İstanbul... İnadına yapacağız!” diyorlar.

Türkiye’ye hiçbir faydası olmayacak kanalda neden bu kadar ısrar ediyorlar?

Proje için yüzlerce milyar lira harcanacak. Devletin kasasında para olmadığı için yine milyarlarca dolar borca girilecek!

Devlet olarak zaten gırtlağımıza kadar borç içindeyiz, yeni borçlarla, eski borçların üzerine tüy dikilecek!

Tüm harcamalar, zavallı halkımızın ödeyeceği vergilerle karşılanacak tabii ki!

★★★

“Kanal İstanbul” planlarının askıya çıkması üzerine eski Devlet, Milli Savunma ve Adalet Bakanı Prof. Dr. Hükmet Sami Türk “Çılgın Proje”yi uygulamaya koymanın çok yanlış bir iş olacağını belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:

“Adı üstünde, bu gerçekten mantık dışı ‘Çılgın bir proje’ olan İstanbul Kanalı Projesi, ekolojik sistem üzerindeki olumsuz etki ve sonuçlarıyla, her şeyden önce bir doğa kıyımı olacaktır.

Anayasa’mıza göre bölünmez bir bütün olan Türkiye’nin Trakya bölgesini ve İstanbul İli’ni bir fantezi uğruna gereksiz yere ikiye bölecek, İstanbul bir ada şehri haline gelecek. Trakya’da karayoluyla ulaşımı birçok yerde kesecek, gemilerin geçmesine elverişli açılır-kapanır ya da çıkış ve iniş rampalı yüksek köprüler yapılmasını zorunlu kılacaktır.

Bu proje, 20 Temmuz 1936 tarihinde imzalanmış olan Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesi nedeniyle uluslararası hukuk açısından sakıncalar doğuracaktır.

İstanbul Kanalı’nı açmakla Türkiye’nin ne kazanacağı belli değildir.

Kanalın, Trakya bölgesini ve İstanbul ilini ikiye bölecek olmasının üzerinde durulmayan bir yönü de ceza hukuku ile ilgilidir. Çünkü kanalın açılması, Türk Ceza Kanunu’nun 302’nci maddesine göre ‘müebbet hapis cezası’ ile cezalandırılması gereken ‘Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’ suçunu oluşturabilir.

Bu nedenlerle Çılgın Proje’den vazgeçmek aklın gereği olan en doğru harekettir!”

“Toplama kampı daha iyi!”


65 yaş üstündeki okurlarım dertlerini hep bana döküyorlar. Ben de onların sıkıntılarını nakletmeyi görev sayıyorum. Emekli Ziraat Yüksek Mühendisi Yalçın Durak “Uygulanan yasaklar nedeniyle ölümü bekliyoruz” diyerek şu mesajı gönderdi:

“Ben 86 yaşındayım. İstanbul Kadıköy Kozyatağı’nda oturuyorum. Zorunlu bir nedenle Kadıköy Rıhtım’a gitmem gerekti. Otobüs yasak, metro yasak, tren yasak, dolmuş yasak... Mecburen taksi ile gittim geldim. Gidiş-dönüş 80 lira ödedim. Emekli olarak bunu kaldırmam hiç de kolay değil. Sokağa çıkma yasağı, seyahat yasağı da ayrı bir dert. Ölümü bekliyoruz. Bari bizler için ‘Toplama Kampı’ oluştursunlar, daha iyi!”

Okurum mesajını “Uygun görürseniz ismimi de yazabilirsiniz” diye bitiriyor.

TEBESSÜM

“Doktor bana bir çare!”


Doktor hastasına soruyor:

“Geçen ay sana ‘Erkeklik görevimi yapamıyorum, doktor bana bir çare!’ dediğin için bir ilâç vermiştim, değil mi?”

“Evet doktor bey, verdiniz.”

“Nasıl, iyi geldi mi? Faydasını gördün mü?”

“Evet ama neden soruyorsunuz doktor bey?

Doktor boynunu büküyor:

“İyi geldiyse, ben de alacağım! Aynı sorun bende de başladı da!”

GÜNÜN SÖZÜ


Siyaset, entrika sanatı ve fesat yuvasına dönerse ülke için çok tehlikeli olur!