Ülkede iyi bir yönetim olsa milli gelirimiz 12 bin dolardan 8 bin 500 dolara düşer miydi?

Vatandaş sisteme güvense bankadaki birikimlerinin yüzde 57’sini Dolar veya Euro ile yapar mıydı?

İktidarın iddia ettiği gibi, ekonomi iyiye gitse enflasyon artar mı ve halkımız enflasyon karşısında çareyi dövizde arar mıydı?

Mutfaklarda böylesine müthiş bir yangının çıkması, çarşı-pazarda fiyatların azgın bir at gibi çılgınca koşması karşısında iktidar, akılcı bir yol izleyip ekonomiyi düzeltmeye çalışacağına, seçmeni tutmak için dini kavramlara sarıldı.

Son günlerde artan dozda İslâmî söylemlerle milletin kandırılmaya çalışılması, Diyanet İşleri Başkanı’nın, asli görevinin dışına çıkıp dini siyasette kullanması, iktidarın düştüğü çaresizliği gösteriyor.

Ancak, bu tür söylemler siyasi kullanımda artık çok yıpradı!

İslâmî ve milliyetçi hassasiyete sahip insanlar bile mevcut yönetime inancını yitirdi... Oltanın ucuna takılan dini kavramlar toplumda eskisi kadar etki yaratmıyor!

★★★

Bu ahval ve şerait (durum ve gidişat) altında geldiğimiz nokta, ulaştığımız sonuç nedir?

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” denilen dünyada emsali görülmemiş tuhaf sistem çökmüştür! Gerçek olan budur!

Bu yanlış sistem ülkedeki (ekonomi, milli eğitim ve sağlık başta olmak üzere) tüm dengeleri bozmuş durumdadır.

Bir iktidarın görevi ülkede üretimi artırmak ve bu üretim sonucu oluşan milli gelirin dağılımında adalet sağlamaktır.

Oysa ülkemizdeki gelir dağılımında adalet yok, uçurum var!

İktidara yakın olanlar yiyor, ötekiler bakıyor, hoşnutsuzluk yuvarlanan kartopu gibi büyüyor!

Peki, suçlu kim? İktidara göre suçlu esnaf! Kendileri ise pir-ü pak! Yani tertemiz! Onlar hatalı olurlar mı hiç?

★★★

Tüm gerçekler ortada iken, umut saçmaya devam ediyorlar...

Ancak... Hayal ürünü vaatlere inananların sayısı her geçen gün azalıyor ve anketlerin sonuçları Saray’ın keyfini kaçırıyor.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun şu sözleri, durumu net olarak özetlemesi bakımından önemli:

“Büyük ve güçlü Türkiye’nin silueti ufukta görülmüştür’ diyorlar. Oysa para yok. 20 yılda her şeyi sattılar. Şimdi satacak hiçbir şey kalmadı, artık hayal satıyorlar! İktidar çürümüş vaziyette. Hiçbir konuya çözüm getiremiyorlar. Durum vahim. O yüzden bizim hedefimiz derhal seçimdir!”

TEBESSÜM

Aklıma geldikçe gülüyorum!


Yeniden Refah Partisi’nin Genel Başkanı Fatih Erbakan (eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın oğlu) geçtiğimiz günlerde, öyle bir iddia ortaya attı ki, okuyanlar da, duyanlar da şaşırdı kaldı!

Aklı başında her insanı güldüren o müthiş iddiayı okumadıysanız hatırlatayım...

Fatih Erbakan, dünyada koronavirüse karşı aşı olmadığını iddia ederek:

“mRNA demek insanın hücre çekirdeğine girmek demektir. O insanların yarı insan, yarı maymun çocuklar doğurmasına sebep olabilirsiniz. Bu aşılar 3 kulaklı, 5 gözlü yaratıklar doğmasına yol açabilir” dedi.

Gel de gülme! Komikten de komik bir iddia bu... Ve bunu söyleyen kişi siyasi bir partinin genel başkanı!

Evet, gülüp geçmek gerekiyor ama cahil-cühela arasında bu saçmalığa inananlar da olabilir diye bugün TEBESSÜM sütununu bu konuya ayırdım.

Aşı karşıtı Fatih Erbakan’ın acayip sözleri üzerine, konunun uzmanı olan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan bir bilim adamı sıfatıyla şu açıklamayı yapmak zorunda kaldı:

“Bu coğrafyada 330 yıldır aşı yapılıyor. Genetik yolla elde edilen aşılar da yapılıp kullanıldı. Ben hiç maymuna benzeyen 3 kulaklı, 5 kulaklı insan görmedim. Siz gördünüz mü? Bu aşılar her yıl tüm dünyada 2.5 milyon insanın ölümünü engelliyor, sakatlıkları önlüyor. Artık yalan yaymayı bırakın, aklın ve bilimin gösterdiği yola girin!”

GÜNÜN SÖZÜ


Özgür düşünce ve hukuk yoksa, orada mutluluk da yoktur!