Devlet, itidal, akıl ve bilgi ile yönetilir.

Demokrasinin verdiği özgürlük sınırları içinde farklı çözüm önerileri konuşulur, tartışılır, toplumun beklentileri de göz önünde tutularak kararlar verilir.

Tüm meslek hayatım boyunca içeride ve dışarıda birçok “cumhurbaşkanı, devlet başkanı, kral, kraliçe ve başbakan” gördüm, bazılarıyla tanıştım.

Tüm bu devlet adamlarının hiçbirinin “İnadım inat” dediğini duymadım, görmedim, okumadım.

Devlet dilinde “inat” sözcüğünün yeri yoktur.

Devletin ve devlet adamlarının inadı olmaz!

Onlar halk için doğru olan, ülkeye yararlı olacağına inanılan kararları alırlar.

İnat “Diretmek, direnmek, ayak diremektir”

Yanlış giden işlerde direnilmez, inat edilmez!

★★★

Tüm devlet adamları arasında ilk defa, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından “İnat” sözcüğünün çıktığını duydum:

“Engellemeye çalışıyorlar ya... Onlara rağmen Kanal İstanbul’u yapacağız. İnadına yapacağız!” dedi.

Şaşırdım kaldım!

Devlet idaresinde inat olur mu?

Bir iş doğru ise yapılır, yanlış ise yapılmaz! Yanlıştan dönmek erdemdir.

Birçok bilim adamının raporuna göre “Kanal İstanbul’un faydası yok, zararı çok”

Ekolojik denge bozulacak, İstanbul’un mevcut sorunları daha da katlanarak devasa hale gelecek.

Kanal güzergâhındaki araziler şimdiden kapış kapış gidiyor...

Başta Katar’lılar olmak üzere Arap ülkeleri vatandaşlarının aldığı bildiriliyor.

Evet, rant çok büyük...

Peki, arazi satışlarından doğacak kârlar nereye gidecek? Milletin cebine değil, yandaşların cebine girecek!

★★★

Eğer yapılabilirse, kaça mal olacak bu kanal?

Yüzlerce milyar lirayı aşan, muazzam bir para harcanacak.

Ey siyasiler! Eğer bu kadar para bulabilecekseniz, bunları neden insanlarımıza harcamıyorsunuz?

Bir kısım vatandaşlar ekmek kuyruklarına giriyor, bazıları pazar artıklarını toplayarak yaşamaya çalışıyor.

Esnafta, çiftçide, işçide, emeklide para yok!

İnsanlarımız kan ağlıyor...

Yazık değil mi bu millete?

Kanal’a değil, millete para verin.

★★★

İstanbul halkının yüzde 60’ı bu kanalı istemiyor!

Fakat iktidar “İnadım inat” diyor, başka bir şey demiyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu “İstanbul’la inatlaşılmaz. İnatla yapılan hizmet milletin yararına olmaz!” diyor ve 23 Haziran yerel seçimlerindeki hezimeti hatırlatıyor.

Eğer kanal inatla yapılırsa, ağır faturayı ne yazık ki, yine bizim sıkıntı içindeki milletimiz ödeyecek. Geçiş garantili köprülerde, tünellerde, otoyollarda olduğu gibi!

“Sağ olasın” Anayasa Mahkemesi


Ülkemizde haksızlıkların sınır yoktur.

Hakan Aygün olayı buna bir örnektir.

Türkiye’de insanlar, attıkları “esprili bir tweet” için bile yakalanıp, yaka paça hapse atılabiliyor!

Gazeteci arkadaşımız Hakan Aygün, iktidarın koronavirüs salgını nedeniyle “IBAN numarası” vererek başlattığı “bağış kampanyası” için attığı tweette:

“Ey IBAN edenler... Hiç şüphesiz ki ahiret gününde IBAN edenle, IBAN etmeyenler ayrılacaktır.” diye esprili bir eleştiri paylaşmıştı.

Hakan Aygün derhal tutuklanıp hapse atıldı, 32 gün cezaevinde kaldı.

Aygün, hakkını aramak için son makam olan Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

Yüksek Mahkeme: “Gazeteci Aygün’ün paylaşımının toplumun bir kesimini küçümser üslûp olsa da, toplum kesimlerini birbirine karşı kin ve düşmanlığa tahrik unsuru veya şiddet çağrısı taşımadığı” sonucuna vararak Hakan Aygün’e 40 bin lira tazminat ödenmesine karar verdi. İyi ki Anayasa Mahkemesi var.

GÜNÜN SÖZÜ


Bir ülkede her şey liderle yükselir ve ona bağlı olarak inişe geçer!