Kanal İstanbul diye tutturdular. “İnadımız inat” diyorlar...

Devlet inatla değil muratla yürütülür ama bizimkiler için bu geçerli değil!

Sadece gösteriş için yapılacak ve faydadan çok zararı olacak bir proje bu...

Milyarlarca dolar para kanala gömülecek!

Devlet garantili müteahhitler aç bir iştahla saldırıp devletin (yani vatandaşın) paralarını yutacaklar!

İktidarın, başımızdaki en büyük belâ olan koronavirüs salgınından çok Kanal İstanbulu düşünmesi
hem şaşırtıcı, hem
üzücüdür!

HHH

Salgın can almaya devam ediyor, insanlarımız virüsün oltasına takılarak ölüyor, dayanıklı olanlar da hastanelerde cehennem azabı çektikten sonra kurtuluyor.

Ülkede perişanlık diz boyu...

İşsizlik tavan yaptı...

Esnaf canından bezdi...

Yeni zamlar kapıda...

...VE AŞILAR YETERSİZ!

Beyefendiler hâlâ “İnadımız inat! Kanal İstanbul’u yapacağız!” diyorlar. Kime inat? Devlet işleri inatla mı yürütülür?

HHH

Kanal yapacak paraları varsa, o paraları salgının perişan ettiği esnaf, işçi, çiftçi, emekli için harcasalar ya...

O paralarla bir aşı üretim merkezi kursalar daha yararlı olmaz mı?

Hayır! İlle de Kanal-İstanbul! Neden? Çünkü orada büyük rant var! Araziler çoktan kapışıldı!

Kanal, insanlarımızın hayatından daha mı değerli?

Eski yıllardaki Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü (eskidi diye) kapatmayıp yenileselerdi, bugün bir aşı üretim merkezimiz olur, salgın belasını çok daha çabuk atlatırdık!

Erciyes Üniversitesi’nde yerli aşı yapımına çok yaklaştığımız belirtiliyor. Bu iyi tabii ki ama aşıyı bulduk diyelim...

Milyonlarca dozu nerede üreteceğiz? Üretim tesisimiz yok! Yine elin yabancısına muhtaç olacağız!

Vatandaşlar iktidara şu mesajı yolluyor:

“Allah aşkına Kanal-İstanbul sevdasını, hiç değilse erteleyip, ülkenin kaynaklarını aşı üretimine yönelterek milletimizi bu belâdan kurtarın!”

Aşı olanlar ev hapsinde aşı olmayanlar dışarıda!


Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu, kafalarını 65 yaş üstüne takmışlar “Salgını önleyeceğiz” diye ileri yaştaki insanlarımızı ev hapsinde hareketsizlikten ölüme terk ediyorlar!

65 yaş üstüne yapılan eziyetin bilimsel bir karşılığı olmadığı gibi, dünyanın hiçbir ülkesinde de böyle saçma bir uygulama yok!

Dünyanın tüm ülkeleri salak, sadece bizim Bakan Bey ile “Bilmezler Kurulu” akıllı, öyle mi?

Nasıl bir Sağlık Bakanı’dır, nasıl bir Bilim Kurulu’dur bu, anlamak mümkün değil!

Yaa beyler... Salgını böyle önleyemezsiniz! 65 yaş üstünü bir yıldan beri ev hapsinde tuttunuz da ne oldu? Salgın daha da arttı. Türkiye’nin kıpkırmızı olmasının bir numaralı suçlusu sizlersiniz!

Şu garip tabloya bakın:

65 yaş üstü yurttaşlara aşı yapıldı ama... Aşı olanlar ev hapsinde tutuluyor, aşı olmayanlar ise dışarıda!

Tam bir tezat!

Nasıl bir akıldır, nasıl bir kafadır, nasıl bir bilimdir bu?

Siz aklınızla bin yaşayın e mi?

TEBESSÜM

Temel ve asansör!


Temel, bir binanın 10’uncu katında oturan Dursun’u ziyarete gider.

Dursun kapıyı açıp, Temel’i soluk soluğa görünce:

“N’oldi Temel’ciğim? Neden soluk soluğasın?

“Merdivenlerden çıktım da ondan...”

“Ula niye asansöre binmedin?”

“Asansörde ‘6 kişiliktir’diye yazıyordu. Bekledim bekledim, 5 kişi daha gelmeyince ben de merdivenlerden çıktım!”

GÜNÜN SÖZÜ

Birileri hep yanar! Başka türlü karanlıklar nasıl aydınlanacak?