Anayasa değiştirilerek “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne geçerken ne vaat etmişlerdi?

Türk ekonomisi kanatlanıp uçuşa geçecek, dünya bizi daha çok kıskanacaktı!

Buna saf saf inananlar da vardı!

Peki üç yıl sonra geldiğimiz nokta ne?

Fukara halka patates ve soğan dağıtır hale geldik! Hem de, sanki altın dağıtıyormuş gibi, davul-zurna çalıp bayram yaparak!

Ülkede her şey vaat edilenlerin tersine oldu!

Dolar kanatlanıp uçtu, fiyatlar uçtu, enflasyon uçtu, işsizlik uçtu...

Sıra yoksulluğun uçuşuna gelince soğan-patates dağıtmaya başladılar!

Devletin valileri, soğan-patates alan yoksul ahaliyle boy boy zafer fotoğrafları (!) çektirdiler. Ortaya çıkan manzara hiç de hoş değil!

★★★

Aile ve Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk “Türkiye’de artık yoksulluk sorunu kalmadı” demişti.

Yoksulluğu soğan-patates dağıtımı ile mi önlediler?

Davul-zurna eşliğindeki bu dağıtım ülkemizdeki hazin yoksulluğun itirafı değil mi?

Almanya, İngiltere, Amerika ve daha birçok ülke “Refah toplumu haline gelmemizi, kıskanıyormuş” öyle mi?

Açlık sınırında yaşayan milyonlarca aileye soğan-patates dağıtarak, “Askıda Ekmek” kampanyaları açarak refah sağlıyoruz ha?

İktidar, Ay’a insan göndermeyi, uzaya gitmeyi vaat ediyordu, şimdi halkı “Patates-soğana” razı etmeye çalışıyorlar!

★★★

Korona salgını ekonomik krizi daha da büyüttü. Ciddi önlemler almak lâzım. Öyle “Patates-soğan dağıtımı” ile öğünmek, gerçekte yalnız ekonominin değil, siyasi tükenmişliğin de itirafıdır!

Haa, bir de “128 milyar dolar olayı” var.

Sahi, nereye gitti bu paralar?

Bunu ne siz sorun, ne de biz söyleyelim! İktidar çok kızıyor çünkü!

Karadeniz “Cehennem denizi haline gelebilir!”


Kanal İstanbul, Türkiye’nin başına büyük dertler açabilir ve Karadeniz bir “Barış denizi” olmaktan çıkıp “Savaş denizi” haline gelebilir!

Bile bile Türkiye’yi ateşe atmanın hiçbir mantığı yok!

Bu ciddi uyarıyı, Önceki Adalet Bakanlarından Prof. Dr. Hikmet Sami Türk yapıyor ve diyor ki:

“Montreux (Montrö) Sözleşmesi’nin hükümlerine tabi olmayacağı düşüncesiyle açılacak İstanbul Kanalı’nın, 85 yıllık barış denizi olan Karadeniz’in savaş alanına dönüşmesine yol açabilme olasılığı asla gözden uzak tutulmamalıdır.

Boğazlar üzerinde Türkiye’nin tam egemenliğini kuran ve 85 yıldır yürürlükte olan Montreux Sözleşmesi’nin kanal açılarak delinmesi, sözleşmenin dolaylı yoldan çiğnenmesi demektir.

Eğer İstanbul Kanalı ile örneğin ABD savaş gemilerine Montreux Sözleşmesi sınırlamalarına tabi olmaksızın Karadeniz’e geçiş yolu açılırsa, bu ABD ile Rusya arasında silahlı bir çatışma ortamına kadar gitmesi muhtemel olaylara yol açabilir.

Nitekim son günlerde, ABD’nin Rusya ile sınır uyuşmazlığı olan Ukrayna’ya destek vermek için Karadeniz’e iki savaş gemisi göndereceğini açıklaması üzerine, Rusya da, karşı önlem olarak

Hazar Denizi Filosu’na ait 15 savaş gemisini tatbikat için Karadeniz’e yönlendirmiştir. Bu, Karadeniz’de suların ısınmaya başlaması demektir.”

TEBESSÜM

Sevgiliye mantı...


Kadın kocasına soruyor:

“Ben ölürsem sen evlenir misin kocacığım?”

“Aşk olsun sana... Öyle bir şey yapar mıyım?”

“Evlenirsin, evlenirsin” diye ısrar ediyor kadın... Adam şöyle bir düşünüp “Çocuklar ortada kalmasın diye belki evlenirim” deyince kadın soruyor:

“Pekiii, ona da bana yaptığın gibi mantı yapar mısın?”

Boş bulunan adam “Hayır, yapmam” diyor “Çünkü o mantı sevmiyor!”

GÜNÜN SÖZÜ

Bal tutan parmak yalarsa, vatandaşa bir şey kalmaz!