YURT Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, Türkiye’de yeni ve kirli bir oyunun ortaya konulduğunu belirterek şunları söylüyor:

“HDP’nin kapatılmasını kim istiyor? Türkiye mi istiyor, yoksa Suriye’de binlerce kişilik ordu ku­ran, Barzani ile PKK’nın barışmasını sağlamak için girişimlerde bulunan Batılı güçler mi istiyor? Bu soru­nun cevabı çok önemli!”

Cumhurbaşkanı Erdo­ğan’ın bir süre önce Diyar­bakır’da yaptığı konuşmada çözüm sürecini yeniden dillendirmesini değerlendiren Tantan’a göre:

“Eğer bu çözüm süreci gerçekleştirilirse, yuka­rıdaki soruya verilecek cevaplar, görüşmelerin içeriğini oluşturacak.

Büyük oyunun sırrı burada! Bu oyun Birin­ci Dünya Savaşı’nda da oynandı.

Tüm dünya ülkeleri Suriye’de pozisyon alırken ve İran bölgede güç olmak isterken, Türkiye’nin de pozisyonunu alması lâzım.

Türkiye çözüm süreci üze­rinden beklentileri yerine getir­mek yerine, seçimi kazanmış Suriye hükümeti ile temasa geçip hem Suriye’nin gelece­ğinde söz sahibi olmalı, hem de güneyinde kurulacak sözde Kürdistan devletini ortadan kaldırmalı. Bunun için Suriye ile temasa geçmek şart!

İSTİHBARAT SAVAŞLARI!

Yurt Partisi Genel Balkanı Sadettin Tantan “Yıllar­dır söylüyorum” diyor ve ekliyor:

“Siyasetin finansı önemli... Ve bugün karşımızda ‘Üçlü Devlet’ algısı var:

1) PKK terör örgütünün sermayesi 75-80 milyar dolar.

2) AKP ve onun yan­daşlarının sermayesi de 75-80 milyar dolar.

3) Cemaatler de onlar­dan aşağı değil.

Türkiye, bu üçlü devlet algısıyla ayrışmış, bölünmüş durumda...

★★★

...Ve her gün ekranlara bakıyorum...

Medyanın bazı kalemleri üzerinden, Türk milletinin beyninin nasıl iğdiş edildiği­ni (kestirildiğini, hadım edildiğini, fiziksel işlev ve düşünce kaynağının yok edildiğini) görüyorum, halkın beyninin nasıl kırbaçlandığına tanık oluyorum.

Millet kendi, topraklarına yabancılaştırılırken, kendi ülkesine duyarsızlaştırılırken, PKK’nın temsilcileri her yerde cirit atıyor.

Siz bana söyleyin lütfen: Hangi ülkenin medyası kendi topraklarına bu kadar düşman olur? Bölücülük, ırkçılık, bu topraklara hakaret!”

★★★

“Bizim bir gerçeği görme­miz gerekiyor:

İstihbarat savaşlarında Tür­kiye’nin (bugünkü altyapısıyla) mücadele edebilme yeteneği az. Acı ama ne yazık ki gerçek bu...

Silahlı ya da silahsız çeşitli örgütlerin Türkiye’deki faali­yetleri hızla devam ediyor.

Sonuçta Türk siyaseti, PKK ile yeniden “çözüm sürecini” düşünmeye başladı.

Bir taraftan da yanı başımız­daki Suriye ve Irak’ta IŞİD adı altındaki örgüt, hem bölge­yi, hem Türkiye’yi tehdit eder konuma geldi.

Türk halkı şu anda ciddi tehditler karşısında...

Bu durum Türkiye’yi gelecekte içinden çıkılmaz bir kargaşanın içine sürükleyebilir.

AJANLAR VE CASUSLAR!

Sadettin Tantan, açıkla­malarına şöyle devam ediyor:

“Devletin üç temel alt­yapısı yok:

1) Hak ve özgürlükler,

2) Güvenlik,

3) ...Ve adalet.

Altyapıların olmaması Türkiye’de ortamı geriyor, insanları gayesiz kılıyor, korku ve panik içerisinde yaşamaya mahkûm bırakıyor!

★★★

Yeni bir model inşa edilmeli ve şu yapılar bir an önce haya­ta geçirilmeli:

1) Mali istihbarat teşki­latı,

2) Kamu ekonomisi istihbarat teşkilatı,

3) İç ve dış istihbarat teşkilatı,

4) Enformasyon savaşla­rına karşı istihbarat teşki­latı,

5) Enerji, ekonomi, hukuk savaşlarına karşı istihbarat teşkilatı,

6) İç ve dış güvenlik tehditlerine karşı istihba­rat teşkilatı.

...Ve bütün bu altyapılar mutlak surette hem Meclis, hem de Adli Yargı denetimi­ne tabi olmalı...

★★★

Bu model, Türk insanını, ülkenin iç ve dış tehditlerine karşı koruyacak, tamamen kendi geleceğini ve neslini ko­ruyup kollayacak bir kültürün oluşmasına katkı sağlayacak.

Sistem, Batı istihbarat servislerinin (ajanların - ca­susların) bu coğrafyayı bölme girişimlerine karşı da kalkan oluşturacak.

Bunları yaparken birinci önceliğimiz insanın, bireyin güvenliği ve gelişimi olmalı.

Eskiden birinci derecede devletin güvenliği ön plana çıkarılırdı. Şimdi insanlarımızın iyi yaşam kalitesini sağlayacak yapılarla devletin güvenliğine doğru gitmeliyiz.”

“Uy uşaklar, ben iyi değilim!”


Karadenizli Temel’in dedesi hastalanmış... Fakat adamca­ğız hastalığını kimseye anlata­mıyormuş:

“Uy uşaklar, ben iyi de­ğilim” dedikçe, başta Temel, Dursun ve İdris olmak üzere herkes:

“Yok canım iyisin, sen­de bir şey yok!” diyorlarmış.

Adam her sabah:

“Uy torunlar, ben hasta­yım yahu!” diye kalkıyormuş ama yine ona:

“Hadi hadi iyisin, bir şeyin yok! Aslan gibisin maşallah!” diyorlarmış.

Günler geçiyor, yaşlı adam “Etmeyim kardeşlerim, evlatların, ben kötüley­rum!” dedikçe aynı cevap geliyormuş:

“Git işine, sen öyle zan­nediyorsun... Eski toprak­sın sen dede. Sana bir şey olmaz!”

...Ve adamcağız günün birinde ölüvermiş... Cenaze töreni yapıldıktan sonra vasi­yetnamesi açılmış ve vasiyeti gereğince mezar taşına şöyle yazılmış:

“Hastayım, hastayım dedim, inandıramadım... Şimdi n’oldi?”

GÜNÜN SÖZÜ


Eğer bir toplum okul kaçkınıysa, o toplumda hiçbir yere varılmaz!