Yurdumuzun çam ormanları çıra gibi yanarken,  Türkiye Futbol Federasyonu’nun önceki başkanlarından Mustafa  Kemal Ulusu’dan bir ileti aldım. Diyor ki:

“Ülkemizin ormanları her zaman tehdit altındadır.

- Ya arazi açmak için,

- Ya hainler tarafından ülkemize zarar vermek için,

- Ya da ihmalden ve beceriksizlikten Türkiye’de orman yangınları sorunu hiç bitmiyor!

Devletimiz de bu tehdide karşı ne yazık ki, pek ciddi önlemler almıyor, yıllardır ormanlarımız yanıyor ya da yakılıyor! Bir tek yangın söndürme uçağımızın olmaması, hazin halimizin göstergesi!

Özellikle çam ormanları yangın açısından çok hızlı yayılma yeteneğine sahiptirler.

Çam ormanı yangınları korkunç bir hızla yayılır, her yanı yakıp kül eder.

Tüm bunlar iş bilmemekten, iyi yönetememekten kaynaklanır.

Futbolumuz da aynı değil midir?

Hemen her alanda ormanlarımız gibi perişan bir halde değil miyiz?

Mecazi anlamda, futbolumuz da ormanlarımız gibi yanmıyor mu?

İş bilmeyen ve beceremeyen başkan ve bürokratlar, aynen gemilerini karaya oturtan acemi kaptanlar gibiler!”

★★★

Yakılan çam ağaçlarının yerine zeytin ağaçları dikilmesini öneren M. Kemal Ulusu mesajına, televizyon sunucusu Gülgün Feyman Budak’ın bu konudaki dikkat çekici görüşlerini eklemiş.

“Çam ağacı ABD’nin Türkiye’ye bir tuzağıdır!” diyen Gülgün Feyman Budak’ın ilginç bulduğum yazısı şöyle:

★★★

“Amerika’nın Marshall yardımlarıyla (Truman antlaşmaları 1947 yılı) Ege ve Akdeniz bölgemizdeki milyonlarca zeytin ağacımız kökünden sökülerek gemilerle Avrupa’ya götürüldü.

ABD bunların yerine bize milyonlarca kavak ve çam (çıra) fidanı verdi.

Kavak ağaçları memlekette alerjik hastalıklar başlattı.

Çam ağacı ise bildiğimiz yağlı çıra idi. Dağlarımıza, ovalarımıza, her yere diktik!

Hiçbir işe yaramayan bu ağaç, ülkemizin dağına, bayırına dikilen saatli bomba oldular!

Bu ağaçlar yandığı zaman kozalakları patlayarak yanar halde 200 metre uzağa fırlamakta, oradaki çam ağaçlarını da tutuşturmaktadır.

Bugüne kadar kimi gördüysem ‘yetkili-yetkisiz, beyinli-beyinsiz’ herkese anlattım.

ABD bizim gibi ‘Haini bol’ ülkelerin coğrafyasını çam (ÇIRA) ormanlarıyla dolduruyor, içimizdeki hainlerin bir kibrit çakmasıyla ülkemize 100 savaş uçağının verdiği zarar veriliyor.

Şimdi soruyorum size:

Devletimiz bu çam ağaçlarının yerine zeytin, ceviz, badem, incir, sakız ağacı dikse daha akılcı bir yaklaşım olmaz mı? Hem bu ağaçlar kolay kolay yanmaz, hem de köylümüze önemli miktarda bir gelir olur.”

Yangınlar tesadüf değil!


Türkiye’de aynı zamanda yüze yakın yerde orman yangınları çıkması tesadüf müdür? Buna inanacak akılsız var mıdır?

Orman eski Bakanı Hasan Ekinci’den bu konuda bir ileti aldım.

Orman konusunda uzman olan Hasan Ekinci:

“Türkiye’yi yasa boğan orman yangınları kendiliğinden olmadı. Failler mutlaka ortaya çıkartılmalı” diyor ve şöyle devam ediyor:

“1979 yılında Demirel hükümetinde Orman Bakanı oldum. Mesleğin her kademesinde çalıştığım için, daha sonra 3 hükümette Orman Bakanlığı yaptım. Yanan sahalar işgal edilmeden ağaçlanmasını sağlattım.

Eskiden 17 bin orman köyünde 12 milyon insan yaşardı ve yangını ilk gören köylü, büyümeden söndürürdü. 5 milyon orman köylüsü işsizlik ve açlık nedeniyle büyük şehirlere göç etti, orman köylülerinin nüfusu 7 milyona indi.

Ülke topraklarının yüzde 25’i devlet ormanıdır. Orman teşkilatı, ülkede 180 yıllık geçmişi olan köklü bir kuruluştur. Orman Bakanlığı’nı sonradan Tarım Bakanlığı’nın içine soktular. Tarımı batırdılar, Orman Bakanlığı’nı da batırıyorlar!”

GÜNÜN SÖZÜ


Orman yakmakla insan öldürmek arasında fark yoktur!