Evet, kafa bu! Koronavirüs salgını nedeniyle alkole getirilen yasaklarla bu ülkeyi ayyaşlardan kurtarıyorlar!

Ülkede alkol “İki ayyaşın çıkardığı yasa” ile yaygınlaşmış!

“İki ayyaş!”

Böyle diyorlar!

Koronavirüs salgınını bahane edip hafta sonları alkollü içki satışını kısıtladılar, lokantaların gece saat 21.00’den sonra iş yapmasını yasakladılar. Neden? Fazla içki içilmesin diye!

Hani kimsenin hayat tarzına karışmıyorlardı? Ne oldu böyle?

Anlaşılan, Türkiye’yi,  din kurallarına göre yönetilen bir ülke haline getirmek istiyorlar!

★★★

Bu zihniyet yaşadığımız çağla bağdaşmaz!

Dünyada, din kurallarına göre yönetilen hiçbir demokratik ülke yoktur!

Evet, bir tane bile yoktur!

Din kurallarının geçerli olduğu bir ülkede kesinlikle demokrasi olmaz, “Teokrasi” olur!

Teokrasi, dine dayalı yönetim biçimidir. Toplumsal yapı, hukukî yorumlar, eğitim, kişisel hak ve özgürlükler dinî kurallara göre uygulanır.

Günümüzde, Suudi Arabistan, İran ve Vatikan böyle yönetilmektedir.

Teokrasi gelirse, demokrasi gider!

Bu durumda elveda laiklik, elveda uygarlık!

★★★

İktidarın canını sıkmak pahasına, müsaadenizle ben de alkole getirilen kısıtlamaları eleştireceğim. Koronavirüs salgını ile alkol arasındaki bağlantıyı anlamış değilim.

Bana da hemen “İşte, adam ayyaş... Kalkmış, alkol kısıtlamalarını eleştiriyor! Alkol hem sağlığa zararlı, hem trafik kazalarını arttırıyor, hem de günah! AKP’lileri dinlemiyor mu? Dinin emirleri yerine getiriliyor!” diye saldırıya geçecekler!

Varsın geçsinler...

Bireysel özgürlükler, dinin emri veya toplumun düzeltilmesi bahanesiyle devlet zoruyla ortadan kaldırılırsa ya da kısıtlanırsa bu tür yönetimlere demokratik değil “Totaliter rejim” denir! Teokrasi de totaliter bir rejimdir!

★★★

Önce şu iki konuyu özellikle belirteyim:

1) Benim alkole düşkünlüğüm yoktur. Arada bir, dost meclislerinde, ortama uyum sağlamak için bir-iki tek içerim, o kadar! Alkol kullanımı başka, alkolizm ve ayyaşlık başkadır.

2) İçkili araç kullanmaya ben de kesinlikle karşıyım. Alkollü bir halde araç sürenlere ne kadar ağır ceza verilse yeridir. Tüm uygar Batı ülkelerinde de durum böyledir.

★★★

Alkollü araç kullanmaya tolerans, cinayete ortak olmak anlamına gelir.

Ancak devletin görevi yasak koymak değil, ciddi denetim yaparak ve yasaların öngördüğü cezaları uygulayarak bunu önlemektir.

Tüm Avrupa ülkelerinde ceza vardır fakat yasak yoktur!

Yasakçı olmak ve insanların yaşam biçimine karışmak demokrasinin ruhuna aykırıdır.

Hiçbir döneme ve hiçbir ülkede yasakçı zihniyetle bir yere varılmamıştır. Bu tür dayatmacı yönetimler, eninde sonunda duvara toslamışlardır!

★★★

Gelelim “Günah” sözüne...

Ah be kardeşim, günahsa içene günah. Sana ne oluyor? Allah’ın bekçisi misin?

Neden kafandaki dinci hayat tarzını topluma dayatıyorsun?

Varsın tüm cennet senin olsun!

Her koyun kendi bacağından asılır.

Öbür dünyada hesap sorulacaksa, içenlerden sorulacak! Sana ne, size ne?

Bu ülkede birçok soygun, yolsuzluk, hırsızlık, arsızlık olurken, onlar günah değil de içki içmek mi günah?

Bu yasayı çıkaranların dertleri belli! Toplumu kendi kafalarına göre dizayn etmek istiyorlar! Her hareketleri o noktayı gösteriyor!

★★★

“Sağlık” bahanesiyle alkole yasaklar getirmek ve satışlarını kısıtlamak başka anlamlar, değişik amaçlar taşımaktadır.

Bu, insanların hayatlarına müdahaledir!

Özgürlükleri kısıtlamak, kişilerin özel yaşamına karışmak ancak totaliter ve dinci ülkelerde görülen antidemokratik bir davranış şeklidir ve dayatmacılıktır!

Ancak, bu zorlama ters tepebilir!

İnsanlar inadına daha çok içebilirler!

★★★

Türkiye alkolikler ülkesi mi ki böyle yasaklarla önlem almak istiyorlar?

Hayır!

Tam tersine tüm Avrupa devletleri arasında en az içki içilen ülke Türkiye’dir.

Biz yılda kişi başına ortalama 1.4 litre alkol tüketirken, bu rakam İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ileri ülkelerde misliyle artıyor ve o ülkeler alkol tüketiminde bizi yediye-sekize katlıyor. Avrupa’da Lüksemburg gibi, kişi başına 15 litre tüketen ülkeler de var. (Türkiye’den 10.7 kat fazla)

★★★

Hal böyle iken, Türk ulusu sanki ayyaşmış gibi düzenlemeler yapmak, her şeyden önce millete hakarettir.

AKP’nin kısıtlamaları tamamen ideolojiktir ve dindar görünme çabalarını yansıtmaktadır.

Ancak, yasakların kaçak içkicilere ve gizli satıcılara hizmet ettiği de muhakkaktır!

Bunlar içkiye gösterdikleri hassasiyetin yarısını, haksızlıklara, hukuksuzluğa karşı gösterseler ve yandaşlarına haram yemeyi yasaklasalar, ülke için daha hayırlı bir iş yapmış olurlardı!

★★★

Hiç kimse kendini aldatmasın!

Yabancı basındaki yorumlarda belirtildiği gibi Covid-19 bahanesiyle uygulanan kısıtlamalar, gelecekteki yasakların habercisidir!

Yaklaşan ayak sesleri duyuluyor! Artık demokratik değil teokratik olma yolundayız!

Vatana ve millete hayırlı olsun!

TEBESSÜM

Aslan, koyun, kurt ve tilki!


Ormanlar kralı aslan, bir koyunu yanına çağırır ve nefesinin kokup kokmadığını sorar.

Saf koyun, aslanın ağzını koklar ve

“Evet, biraz kokuyor efendim” der.

Aslan bu cevaba kızar ve koyunu oracıkta parçalar.

Daha sonra kurda seslenip yanına çağırır, ona da aynı soruyu sorar.

Koyunun başına gelenleri gören kurt korkudan:

“Hayır efendim, hiç kokmuyor! Her şey mis gibi!” der.

Fakat o da yalan söylediği ve yağcılık yaptığı için aslanın öfkesinden kurtulamaz.

Sıra tilkiye gelir. Aslan aynı soruyu ona da sorar.

Kurnaz tilkinin cevabı şöyle olur:

“Üzgünüm efendim, biraz üşütmüşüm, o yüzden burnum hiç koku almıyor!”

Aslan, tilkiye “Aferin” der “Akıllı kişiler tehlikeli durumlarda konuşmaz, senin gibi üşütürler!”

GÜNÜN SÖZÜ

Ne söylendiği önemli değil, sizin ne anladığınız önemlidir.