Toplum olarak karanlık bir kuyuya düşer gibiyiz... Dibi göremiyoruz!

Son 20 yılda ülkede yalnız ekonomi değil, hukuk da bozuldu!

Sakat olan demokrasi daha çok topallamaya başladı!

Liyakatsizlik, utanmazlık aldı yürüdü!

Ulus olarak özümüzdeki iyi nitelikleri (iç ve dış etkenlerle) büyük oranda kaybettik!

Yozlaşma, soysuzlaşma, bozulma, çürüme arttı!

Toplumu kutuplara ayırıp, karşıt görüşler arasındaki kin ve nefreti körüklediler!

Hâlâ, uzlaşmak yerine inatlaşarak politika yapılıp kurumlar çökertiliyor!

“Bal tutan parmak yalar” misali iktidar partisinin sıradan bir büro memuru bile akıl almaz zenginliklere ulaşabiliyor!

Siyasetin merkezinden güç alarak servet yapan kim bilir kaç vurguncu daha var?

★★★

Manevi anlamda değer yargılarını, güzel özelliklerimizi, vefa duygularımızı kaybettik.

Bu devleti kuran ve ülkeye büyük hizmetleri dokunan atalarımıza hakaret edilmesine bile, sadece sönük, güçsüz, cılız sesler çıkartabildik!

Atı alan Üsküdar’ı geçerken, ülkede yozlaşmayan ne kaldı?

Yolsuzluk, hırsızlık, haksızlık, vurgun ve soygununun yaygınlaşıp, sıradan bir hal aldığı ülke haline geldik.

Memlekette yalnız ekonomi ve siyaset değil, hemen her alanda yozlaşma ve zehirlenme var. Hukuktan finansa, ticarete kadar...

Suç örgütü lideri diye tanımlanan Sedat Peker’in yaptığı vahim suçlamaların onda biri bir Batı ülkesinde olsaydı, hükümetler devrilirdi! Bizde kimsenin kılı kıpırdamıyor!

Yüzleri kızarmayacak kadar bencil, hukuk tanımayan, liyakatsiz insanların egemen olduğu bir toplumda yaşar hale geldik. Uygarlık anlamında buna yaşamak denebilirse...

Peki, bu hale nasıl geldik? Neden hâlâ uyanamıyoruz?

★★★

Son 20 yıldır, ateşin üzerine yerleştirilen tenceredeki suya konulan kurbağa gibiyiz. Su yavaş yavaş ısındığı için piştiğimizi anlayamıyoruz!

Ateş üstünde suları fokurdamaya başlayan tencerede haşlandığımızı anladığımız vakit, iş işten geçmiş olacak!

Damat Berat Bey giderken ne demişti?

“At izi it izine karıştı. Allah sonumuzu hayırlı etsin!”

Galiba söylediği en gerçekçi sözler bunlar! Ancak, yarım kaldı! Nedenini de anlatmalıydı!

Aylardır ortalıkta yok! Çıkıp da bir bir anlatsa ne iyi olur!

Ülkemizde yaşanan olayları sadece Sedat Peker’den mi öğreneceğiz?

Orman yangınlarında 119’uncu şehidi verdik!


“Orman değil, insanlık yandı” başlıklı dünkü yazımda “Marmaris’teki orman yangınında, alevler tüm canlıları yakıp kül ederken, bir de insan yanarak can verdi” demiştim.

O kişi, Köyceğizli kahraman bir orman işçisiydi.

Muğla Orman İşletme Şefliği’nde görevli olan 35 yaşındaki evli ve iki çocuk babası Görkem Hasdemir, rüzgârın ters dönmesiyle alevler arasında kalmış, tüm çabalarına rağmen korkunç alev dalgasından kurtulamamıştı.

Görkem Hasdemir’in görev başında şehadetiyle birlikte bugüne kadar orman yangınlarında şehit olan kahramanların sayısı 119’a yükseldi.

★★★

Cayır cayır yanan ormanlarla birlikte can kayıpları artıyor ama Orman Bakanlığı, yangınları söndürmek için Türk Hava Kurumu’nun yangın söndürme uçaklarını kullanmıyor. Neden?

Türk Hava Kurumu siyasetin oyuncağı olmuş, ana muhalefet partisi ile birlikte hareket ediyormuş, hükümete siyasi saldırı varmış da ondan...

Bunları Orman Bakanı Ekrem Pakdemirli söylüyor!

Her şeye siyaseti sokuyorlar! İnatları inat! Bu kafalarla yangınlarda da çook şehitler veririz!

Ormanlarımıza da, insanlarımıza da yazık oluyor!

GÜNÜN SÖZÜ

Her toplumun çektiği acılar, sıkıntılar, kendi hataları sonucudur!