Anayasa hukukçusu Prof. Ekrem Ali Akartürk, SÖZCÜ’ye konuştu... “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” kitabının yazarlarından Prof. Akartürk, AKP ve MHP için “Seçim Kanunu konusunda menfaatleri uyuşmuyor” dedi ve ekledi: Bahçeli, hükümetten çekilirse erken seçim yolu açılabilir


Türkiye’de hangi önemli sorun gündemde olsa siyasetçiden, medyadan, vatandaşlardan hep “Ülke yönetilemiyor, sistem yürümüyor” şikayetini duyuyoruz. Ekonomiden doğal afetlere, arkası kesilmeyen ve ciddi zararları görülmeye başlanan göçmenlerden, sınır güvenliğinden eğitime kadar aklınıza gelen her konuda tartışmalar “sistem yürümüyor” noktasında bitiyor. Peki, yürümeyen nedir, hangi nedenlerle devlet sorunlara çözüm üretemez hale geldi, bu soruları ve merak ettiğimiz konulardaki çözümleri Türkiye’nin önde gelen anayasa hukukçularından biri olan, ve “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” kitabının yazarlarından Prof. Dr. Ekrem Ali Akartürk’e sordum.

Prof. Dr. Ekrem Ali Akartürk, Ruhat Mengi’nin sorularını yanıtladı.


“İTTİFAK DEĞİL KOALİSYON”

- Sayın Akartürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli hükümeti birlikte yönetiyorlar. Yeni bir anayasa hazırlığını bile birlikte yapıyorlar. Buna ittifak denebilir mi?

Sayın Devlet Bahçeli gelecek seçimde Sayın Erdoğan’ın yine Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olduğunu da açıkladı. İttifak seçim öncesi yapılır, eğer birlikte hükümet ediyorsanız, parlamentoda kendi grubunuzla destek veriyorsanız -ki onlar birlikte çıkarıyorlar yasaları- onun adı koalisyondur, şu andaki sistem de koalisyondur. Parlamenter sistemde hiç değilse koalisyonlar tercihe bağlıydı, sistem zorunlu kılmıyordu, yüzde 30’la da iktidar olabilirdiniz, oysa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi % 50+1’i şart koştuğu ve hiçbir parti bu çoğunluğu elde edemediği için koalisyon ve ittifaklar zorunlu hale gelmiştir. Yani “Koalisyonlardan kurtaracağız” derken koalisyonlara mahkum olundu.

MHP olmazsa AKP’nin kanun çıkarma gücü yok. Bir partinin oyları yüzde 50+1 olmazsa iktidar olmak için mecburen koalisyon kurmak zorunda. Kaldı ki yüzde 51 yoksa parlamento seçimlerin yenilenmesini isteyebilir. Şu anda desteğini çekerse hükümet devam edemez, yani AK Parti tek başına iktidarda kalamaz, milletvekili sayısı 288’e düşer ve Meclis çoğunluğunu yitirir, parlamentoda muhalefet grubu daha güçlü hale gelir, hükümet kilitlenir. O noktada da seçimlerin yenilenmesi kararına gidilir.

Taraflardan biri desteğini çektiğinde diğeri hükümeti yürütemiyorsa bu bir “hükümet koalisyonu”dur.

Bu sistem tanıtılırken bize ne denildi? Hükümet istikrarı garanti altına alınır denmişti, artık koalisyonlar olmayacak denmişti, oysa Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi koalisyonları zorunlu kılıyor. Bakın Ak Parti iktidarları döneminde koalisyon olmadı, ne zaman ki bu sisteme geçtik, AKP koalisyona geçmek zorunda kaldı. Böyle de bir talihsizlik var.

Muhalefet partileri erken seçim istiyor ama bu konuda yapabilecekleri fazla bir şey yok, beklemek zorundalar. Erken seçim kararını yine Devlet Bahçeli verebilir, hükümetten çekilirse erken seçim yolu açılabilir.

“BİR ÇEKİŞME OLABİLİR”

- Bahçeli, göçmenler konusunda farklı görüş öne sürdü; “Sonsuza kadar burada kalamazlar, ülkelerine dönmeliler” dedi. Seçim Kanunu üzerinde çalışıyorlarsa acaba barajın yüzde 5’e düşürülmesi için baskı mı oluşturuyor?

Seçim Kanunu konusunda menfaatleri uyuşmuyor, AK Parti barajı düşürmek istemez normalde. Baraj altında kalan oylar en çok oyu alan partiye gider, dolayısıyla çözmeleri gereken bir problem var, bu konuda bir çekişme olması mümkün.

- Bahçeli çekilirse HDP ile devam etmeyi düşünebilir mi?

Öyle ya da böyle bir ortağa ihtiyacı var, ikna edebileceği her partiyi düşünebilir.

- Muhalefet partileri erken seçim istiyor ve acilen “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” getirilmeli diyorlar, TV tartışmalarında da sıkça duyuyoruz. Siz, Doçent Dr. Tevfik Sönmez’le birlikte “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”i anlatan bir kitap yazdınız. Bu sistemde kısaca nasıl değişiklikler olacak?

Bu sistemde cumhurbaşkanının kanun çıkarma yetkisine son verilecek, hükümet etme yetkisi olmayacak. Parlamentonun hükümeti denetim yetkisi meclis soruşturması, araştırması ve gensoru gibi denetim mekanizmaları çalıştırılarak güçlendirilecek. Yargı bağımsızlığı için HSK ikiye ayrılacak ve bu kurullarda siyasi kimlikli veya bürokrat kimlikli mensuplar yer almayacak. Başbakanı Meclis, bakanları başbakan seçecek ama Meclis onayına sunacak.

“HESAP VEREBİLİR OLACAK!”

Kısacası, çoğulcu ve katılımcı demokrasi anlayışı, hükümet istikrarının korunduğu ve etkin bir parlamenter denetimin olduğu, sembolik yetkilere sahip bir cumhurbaşkanı karşısında başbakan liderliğinde güçlü bir bakanlar kurulunun yer aldığı, devlet yönetiminde açık ve hesap verebilir, denetlenen, cumhurbaşkanının hükümet üzerinde vesayetinin olmayacağı devlet düzenidir.

Bu düzende ön seçim teşvik edilir, yüzde 10 barajı yüzde 5’e indirilerek temsili demokrasi güçlendirilir, halk kanun teklifi yapabilir veya belli sayıda imza ile kanun teklifini veto edebilir. AİH Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeler veya bu sözleşmelerden çıkma halk oyuna sunulmadan kabul edilemez.


Anayasa ve seçim sistemi üzerine çalışmaları da var


Doçent Dr. Tevfik Sönmez’le birlikte “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” adlı kitap yazan Prof. Dr. Ekrem Ali Akartürk, 1991’de yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1992’de “İnsan Hakları İnceleme Ödülü”nü, 1993’te ise “Tahir Taner Ödülü”nü almaya hak kazandı. Akartürk, 2011 yılında “Parlamenter Rejim Uygulamaları ve Parti Sistemleri” adlı çalışması ile anayasa hukuku doçenti, 2017 yılında “Oy Hakkının Anayasal İlkeleri” başlıklı tezi ile de anayasa hukuku profesörü oldu.

Cumhurbaşkanı adayı ilk önce bir ‘protokol’ imzalamalıdır


- Deneyimli bir devlet adamı olan Sayın Hüsamettin Cindoruk “Önce sistem değişmeli, sonra seçim olmalı, aksini istemek yanlıştır” dedi, neden?

Sistemi değiştirmek için beşte üç çoğunluk gerekiyor. Eğer Millet İttifakı adayı cumhurbaşkanlığı seçimini kazanırsa ama o ittifak 360 milletvekili çıkaramazsa seçilen kişi 4-5 yıllık dönemde Erdoğan’ın yetkilerine sahip olacak. Bu yetkileri kullanmayacağına, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e hazırlık yapacağına dair bir protokolle gelmesi ve bu protokole bağlı kalacağını deklare etmesi, kamuoyu ile paylaşması gerekir. Eğer muhalefet partilerinin ittifakı 360 milletvekili elde ederse Anayasa’yı değiştirebilir.

Türkiye’ye özgü patronlu başkanlık!


- Yazdığınız kitapta beklenen Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi tüm detaylarıyla anlattınız. En güzel ormanlarımızın büyük bir kısmını yok eden ve can kaybına da neden olan, hâlâ bitmeyen yangınlarda da ihmaller, yangın uçaklarının veya TSK’nın yardıma yetişmediği süreçte de sıkça tekrarlandı “sistem yürümüyor” sözleri. Bu sistem neden yürümüyor, seçime 2 yıl olduğuna göre o zamana kadar ortaya çıkacak diğer sorunlar aynı sistemle nasıl çözülecek?

Şimdi, 2017 Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında yeni bir hükümet sistemi öngörüldü. Bu sistemde “yürütme” tek kişiden oluşuyor, cumhurbaşkanı. Yürütmenin tek, biricik unsuru olarak cumhurbaşkanı “tek başına hükümet olma yetkisini” ele almış durumda. Aynı zamanda cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisi de var. Aslında parlamentonun kanun çıkarma yetkisi var ama Cumhurbaşkanı kararname yetkisini o kadar sık kullanıyor ki parlamentonun çalışmasına bile gerek kalmıyor.

Biz FETÖ belasından kurtulmak için OHAL ilan ettik ve o OHAL süreci içerisinde 2017’de bir Anayasa değişikliğini gerçekleştirdik. Oysa olağanüstü hal süreçlerinde anayasa değişikliği yapılmaz.

Bu sistem, parlamentoyu yasama organı olmaktan, Anayasa’yı da “temel hak ve özgürlüklerin güvencesi” olmaktan çıkarıyor.

Cumhurbaşkanı tek başına “olağanüstü hal” ilan edebiliyor, tek başına olağanüstü hal kararnamesiyle Anayasa’ya aykırı düzenlemeler yapabiliyor ve bu işlemlerin yargısal denetimi maalesef yok. Yani, olağanüstü hal yönetiminde anayasal haklarımızın hiçbiri güvencede değil. Burada önemli olan kararname çıkarması değil, bunların denetlenmemesi.

- Meclis’te iktidar ve muhalefet partileri en önemli konuları bile tartışarak çözmüyor. Muhalefet partilerinin görüşleri dikkate alınmıyor, bu sistemin benzeri bir başka ülkede var mı?

Bu, Türkiye’ye özgü bir sistem, tam olarak benzeri dünyada yok, Orta Amerika ülkelerindeki “hiper başkanlık “ veya “patronlu başkanlık” ile benzediği söylenebilir. ABD’deki sistemle ilgisi yok.

- Bakanlar bile gerçek bakan olamadığına göre bakan yardımcısına ne gerek var?

Gerek yok, ona da gerek yok aslına bakarsanız ama bu sistem devlet teşkilatının hiyerarşik yapısını bozan, orada bir karmaşa yaratan bir sistem.

Burada sıkıntı şundan kaynaklanıyor; hukuk devleti ve demokrasinin işletilmesini imkansız kılacak düzenlemeler var ve bu mekanizmalar bir “hükümet sistemi değişikliği” perdesinde getirildi. Biz aslında yeni bir hükümet sistemi getirdiğimizi sanırken Türkiye’nin “hukuk devleti ilkesinden” uzaklaştığını gördük. Yargı mekanizması da Cumhurbaşkanı’na bağlanmış oldu. Yüksek Seçim Kurulu’nda da çok büyük sıkıntılar var, O da HSK (Hakim ve Savcılar Kurulu) tarafından yapılandırılıyor, HSK’nın başında da Cumhurbaşkanı var.