CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, toplumun değişik kesimleriyle görüşmeler yapıyor. Ele aldığı konulardan birisi de uyuşturucu kullanımı ve satışlarıyla ilgiliydi. Bir anne, açık olduğu dönemlerde okul kapıları önünde uyuşturucu satıldığını anlattı. Yapılan bir araştırma da, yoksul kesimlerde de uyuşturucu kullanımının giderek arttığını ortaya koydu.

Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi’nin efsanevi Başkanı rahmetli Atilla Aytek, “Narko-terör”ü uluslararası gündeme taşımış, terör örgütlerinin finansmanında uyuşturucunun önemini ortaya koymuştu. Uyuşturucu, bugün de terör örgütlerinin önemli geliri olmaya devam ediyor. Ülkemiz geçmişte “Uyuşturucunun transit yolu” olurken, günümüzde yurtiçinde de önemli ölçüde uyuşturucu kullanıldığı ortaya çıkıyor.

YAYGINLAŞIYOR

Türkiye, ne kadar mücadele ederse etsin, yurtdışına çıkarılan eroinin ancak yüzde 15’inin yakalandığı kabul ediliyor.  Geçmişte başlatılan diğer ülkelerle işbirliği bugün de sürdürülüyor ve bu işbirliği sonucu önemli miktarda uyuşturucu, uyarıcı madde yakalanıyor. İlginçliklerden birisi de, tek seferde yakalanan uyuşturucu miktarında önemli artış olması. Son üç yılda uyuşturucu suçlarından  683 bin kişi gözaltına alındı. Cezaevlerinde uyuşturucu suçlarından yatanların sayısı da 80 bini geçti.

Peki ne oldu da ülkemizde uyuşturucu satıcısı, kullanıcısı bu kadar arttı? Evlerindeki erzakı satıp uyuşturucu alan, evleri basıp uyuşturucu alabilmek için tehditle para istemek yaygın durumda. “İçiciye ceza yok” diye diye uyuşturucu kullanımı da artıyor.

AKP Genel Merkezi’nde görevli Kürşat A.’nın uyuşturucu kullanırken çekilen görüntüleri, olayın hem uyuşturucu bölümünü, hem de kişilerin hangi ortamda nasıl lüks bir yaşama kavuştuğunu da gösterdi.

BU GİZLİLİK NEDEN?

Emniyet, jandarma ya da gümrük muhafaza görevlileri uyuşturucu yakaladığında uyuşturucu, görüntülü olarak basına servis edilir. Nedenini hâlâ çözemediğim çok önemli bir uyuşturucu kaçakçılığı ortaya çıkarılmasına, otomobilin yaptırılan gizli bölmelerine yerleştirilen 49 milyon lira değerinde 100 kilo eroin yakalanmasına rağmen bu konuda Gümrük Muhafaza’dan tek satırlık bile bir açıklama yapılmaması da ilginç bir durumdu.

8 Aralık 2020’de 100 kilo uyuşturucu ile yakalanan, Türkiye’nin Brüksel Büyükelçiliği eski Basın Müşaviri Veysel Filiz’in de bakanlarla, üst düzey kamu görevlileriyle onlarca fotoğrafı ortaya çıktı. Siyasilerle “Hatıra” adı altında çekilen fotoğrafları zırh gibi kullanmak isteyenler de oluyor. Kuşkusuz, bu konuda fotoğrafta bulunan siyasilerin yapacağı bir şey yok. Kimisi hemşerisi, kimisi partilisi diye yaklaşıyorlar. O yüzden o fotoğraflardan dolayı siyasileri suçlamak da doğru değil.

VAY HALİMİZE

Eroin ana hammaddesinin İran üzerinden Türkiye’ye sokuluyor. İlk durak Yüksekova ilçesi. Eroin yapımı için Asit Anhidrit ise batı ülkelerinden ülkemize getiriliyor. Türkiye’de eroin laboratuvarları var. Eroin bu laboratuvarlarında elde ediliyor. Peki, yıllardır bu laboratuvarlar niçin ortaya çıkarılmıyor?

Uyuşturucunun Türkiye gelişinden sonra fiyatı 10 kat artıyor. Uyuşturucunun yurtdışına çıkarıldığında ise bu kez fiyatı yine 10 kat yükseliyor.  Uyuşturucunun Türkiye’ye naklinde de, perakende satışında da örgütlerin rolü var. Mücadele bağırıp çağırmakla olmadığını bazıları artık anlamalı.

Uyuşturucu ile mücadele tek başına İçişleri Bakanlığı’nın üzerine bırakılamaz. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’ndan, Aile Bakanlığı’na varıncaya kadar 6-7 bakanlığı ilgilendirmesine rağmen, genelde sadece yakalama üzerinde duruluyor.

RÜŞVET TARTIŞMASI

Milletvekili danışmanları üzerinde de önemli durulmalı. Danışman, bir yolunu bulup kamuda istisnai kadroda göreve başlıyor. Yani, sınava girmiyor. Sonra o kişide hızlı bir yükseliş başlıyor. Daire başkanı, genel müdür yardımcısı derken yükselip gidiyor. Bir kısmı ise iş takipçiliğiyle işe başlıyor, sonra iş adamı olarak karşımıza çıkıyor. Hatta, bazılarının siyasilerle ortaklığı bile anlatılıyor. Ama bunları kanıtlamak tabi mümkün olmuyor.

Herkes için asla söyleyemeyiz ama bazıları bulundukları görevi yükselme, zengin olma, lüks yaşam aracına dönüştürüyor.  Bakanların yanında Serik Belediyesi ile ilgili rüşvet iddiası tartışılmıştı. İçişleri Bakanlığı bu konuda ne yaptı, iddialarla ilgili nasıl bir sonuca vardı? Bunlar da açıklanmalı. Suç yoksa bu iddialar gündemden düşmeli.

ŞANTAJA DÖNÜŞÜR 

Bu kişilerin nasıl yükseldikleri, servetleri üzerinde durulmalı. Gizli bilgilerden işi gereği haberdar olanların bunu yerinde ve zamanında yargıya intikal ettirmeli. Yoksa, bilgiler bakarsınız bazı kötü niyetli kişiler elinde şantaja dönüşür. Nitekim, bakanın açıklamasına göre Kürşat A. ile ilgili görüntüler de şantaj amaçlı, alacak-verecek meselesi yüzünden ortaya dökülmüş. Zaten olaylar böyle ortaya çıkar.

Bunda yadırganacak ne var? Aldatılan eşin döktüğü yolsuzluk hâlâ konuşulmuyor mu?