Ermenistan’da Türkiye düşmanlığı günümüzde de had safhada. Bayrağımız ayaklar altında, marşları, ders kitapları Türk düşmanlığıyla dolu. Doğu illerimizi haritalarında gösteriyorlar. 30’dan fazla ülkenin parlamentosunun soykırımı tanıması, ABD Başkanı’nın da soykırımdan söz etmesi, belki Ermenileri daha da azdıracaktır.

Ermeniler bu süreçte hiç boş durmamıştı. Türklerin Ermenilere soykırım uyguladığını dünyaya anlatmak için Amerika’da 4 enstitü, yılda 20 milyon dolar harcıyor. Bu dört enstitünün internet sitesinde, “soykırım uygulandığını” öne süren bilim adamlarıyla yapılan söyleşiler ve onların yazıları karşınıza çıkıyor.

SOYKIRIM EĞİTİMİ

Enstitülerin, bazı Türk bilim insanlarıyla ilişkisini bilemem ama Türkiye’ye soykırım dayatmasında bulunanların, bugüne kadar 250 binden fazla genci “soykırım eğitimi”nden geçirdiği Devletin resmi raporlarında yer alıyor.

Erzurum, 16 Şubat 1916 ile 12 Mart 1918 tarihleri arasında Rus ve Ermeni işgali altında kaldı. 12 Mart 1918 Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluş tarihidir.

1906 ile 1922 tarihleri arasında Anadolu ve Kafkasya’da Ermeniler tarafından Türklere uygulanan soykırımın sonucu 519 bin 755 vatandaşımız katledildi. Anadolu’da büyük, tarifsiz acılar yaşandı. Yalnız Türkler değil, aynı acıların benzerini yıllarca birlikte oldukları, dar gününde, zor gününde Türkleri arkadan hançerlemeye kalkışan Ermeniler de yaşadı.

“AKIL OYNATACAK MANZARA”

İşte bu katliamlardan birisi Erzurum’un Ilıca ilçesine bağlı Alaca Köyü’nde gerçekleşti. 1986’da toplu mezarlar ortaya çıkarıldı. Alaca köyündeki manzarayı Kazım Karabekir Paşa şöyle anlatıyor:

“Facianın en müthişi burada idi. Süngülenmiş ve yakılmış cesetlerin başındaki ağlaşma ve bağrışmalar, insanın tüylerini ürpertiyordu. Alaca Köyü’nde cenazeler, insanın aklını oynatacak bir halde idi. Bütün çocuklar süngülenmiş, yaşlılar ve kadınlar samanlıklara doldurulup, yakılmış, gençler baltalarla parçalanmıştı. Çivilere asılmış ciğer ve kalpler görülüyordu. Sanıyorum ki, yeryüzünde bu kadar feci sahneyi gören gözler pek azdır. Alaca Köyü’nde, insanların iyi duygularından mahrum kalınca hayvanlardan daha vahşi bir mahluk olabileceklerini ibretle seyrettik. Bütün bu dehşetli sahneler Erzurum’a ve oradaki zavallılara yardıma koşmaya bizi mahkum etmişti.”

Birinci Kafkas Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa, Erzurum’a 30 kilometre uzaklıktaki Alaca’da bunları görüyor ama Erzurum’a 18 kilometre uzaklığa geldiğinde Ilıca Kasabası’nda başka bir dehşet verici manzarayla karşılaşıyor. Cami avlusunda cesetleri üst üste görüyor. Bunların arasında kadın, erkek, çocuk ve yaşlılar da var. Kadın cesetlerinde, zorla ırza geçme izlerini Paşa açıkça görüyor. Daha da öfkeleniyor. Kazım Karabekir Paşa, Ilıca’daki vahşeti şöyle anlatıyor:

“Ilıca’da gördüğüm manzara karşısında duyduğum acıyı şimdiye kadar gördüğüm en kanlı muharebe manzaralarında gerek Çanakkale’de gerekse Irak cephesinde görmedim. Zaten yürümek, koşmak ve biçare vatandaşlarımızı canavarların elinden kurtarmak için büyük azmim vardı. Bu manzara karşısında, dimağım, kalbim büsbütün ateşlendi. Elimdeki kuvvetlerle bir an evvel, Erzurum’u, Kars’ı, Gümrü’yü alarak Ermenistan’ın yüreğine saplamak için her şeyi göze aldım.”

O KOMUTANLAR UNUTULMADI

Yolunuz Kars’a düşerse bir çok işyerinde, sivil toplum örgütü binalarında Atatürk, Kazım Karabekir ve Halit Paşa’nın yağlı boya tablolarını görürsünüz. Karabekir’in, Halit Paşa’nın adının kentin en önemli caddelerine verildiğine tanık olursunuz. Çünkü, onları Ermeni zulmünden o paşalar kurtarmıştı.

Belediye Başkanlığı döneminde Naif Alibeyoğlu, Kazım Karabekir Caddesinin başına iki aslan heykeli yaptırdı. Kazım Karabekir’in kızına, Kars’ın fahri hemşerilik beratını verdi. 106 yıl önce Ermeniler öldürüldü, tehcire tabi tutuldu ama bu topraklarda onbinlerce Türk’ün de katledildiğini unutmayalım.

En iyisi fıkra kitapları okumak


Ülkemizde bunca olumsuzluklar yaşanırken bırakın gülmeyi, tebessümü de unuttuk. Neyse ki güldüren, düşündüren fıkra kitapları yayımlanıyor. SÖZCÜ Kitapevi tarafından gazeteci ağabeyimiz Rahmi Turan’ın “Tebessüm”, “Babadan Fıkralar” kitapları yeniden yayımlandı. Süleyman Demirel’den dinlediği fıkraları “Babadan Fıkralar” kitabında toplayan Rahmi Turan, onun bir mizah ustası olduğunu, yeri geldiğinde kendisini hicvettiğini belirtiyor.

-Eski Milletvekili-hukukçu Rahmi Kumaş, fıkra yerine “Anlatı” dedi ve onlardan unutamadıklarını “Unutulmaz Anlatılar” kitabında topladı.

-Gazeteci-yazar Ercan Deva’nın yeni kitabı “Kahkahayı Patlatın” Barış kitaptan çıktı. Deva, gülmeyi, gülümsetmeyi çok seven gazeteci ağabeyimiz Bekir Coşkun’un anısına yazdığını belirttiği kitabı okurken bir mizah turu yaşayacak, duygulanacak, düşünecek ve kimi zaman da kahkahayı patlatacaksınız.