Türk siyasi hayatının önemli isimlerinden, eski TBMM Başkanlarından hukukçu Hüsamettin Cindoruk, ülkemizdeki gelişmeleri yakından izliyor. Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) karar uygulanmayınca ikinci kez aldığı ve TBMM Başkanlığı’na gönderdiği yazı, yeni bir tartışmanın fitili oldu.

Olayı hatırlatalım: MİT Tırları soruşturması kapsamında Berberoğlu’nun dokunulmazlığı kaldırıldıktan sonra yargılanmasına izin verildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 25 yıla mahkum edildi. Berberoğlu, 14 Haziran 2017 tarihinde yapılan son duruşmada tutuklandı. Karar, İstinaf’ta bozuldu. Yerel mahkeme bu karara karşı direndi. Sonuçta İstinaf’ta, Berberoğlu 5 yıl 10 aya mahkum edildi. Dosya Yargıtay aşamasındayken, cezaevinde olan Berberoğlu CHP’den İstanbul Milletvekili olarak seçildi. Yeniden dokunulmazlığı kazanmasına rağmen Yargıtay, milletvekilliği ve dokunulmazlığını tanımadı. Cezası onandı ve 20 Eylül 2018’de Berberoğlu tahliye edildi.

“GENELE YAYILAMAZ”

Mahkeme, Berberoğlu’nu tahliye ederken, milletvekilliği geleceğine TBMM’nin karar vermesine hükmetti. Berberoğlu, yaklaşık 20 ay milletvekilliği yaptı.  Yargıtay’ın dosya onama kararı üzerine, 4 Haziran 2020’de Genel Kurul’a yapılan bildirimle Berberoğlu’nun milletvekilliği düşürüldü.

Berberoğlu’nun avukatı Yiğit Acar, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin yanlış hukuki değerlendirme yaptığını öne sürdü ve hak ihlali iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi, yeniden seçilen milletvekilinin, yeniden dokunulmazlık kazandığına, bir defaya mahsus getirilen dokunulmazlığının kaldırılması işleminin genele yayılamayacağını karar verdi.

MUZ CUMHURİYETİ DEĞİL

Cindoruk, TBMM başkanıyla tartışmayı doğru bulmuyor. Ama bu konuda görüşünü sorduğumda şunları söylüyor: “Anayasamızda da hukukta da normlar hiyerarşisi vardır. En üst, bağlayıcı norm Anayasa Mahkemesi kararlarıdır. TBMM Başkanı’nın, AYM kararını talimat olarak niteleyip bunu iade etmesine, alınganlık göstermesine gerek yok. AYM, yasamanın çıkardığı kanunları iptal ediyor, karar Resmi Gazete’de yayımlanıyor ve kendiliğinden kalkıyor. Anayasa Mahkemesi, Meclis’in anayasal, hukuksal denetimini sağlıyor. Kararlara da uyulmak zorunda. Çünkü burası muz cumhuriyeti değil.

Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu ile ilgili iptal kararı şudur: TBMM’de, Enis Berberoğlu’nun mahkumiyet kararı okundu ve milletvekilliği düşürüldü. Anayasa Mahkemesi de bu kararı iptal etti. Yani, ilgilinin savunması olmadan, gıyabında okunan bir karardır. Bunun bir emsali yok. İstifa dilekçesi bile istifa edene sorulur ve onun bilgisi alındıktan sonra istifası okunur.

BAŞKAN HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

Meclis Başkanı, o kararı Başkanlık Divanı’na getirip, Enis Berberoğlu’nu da dinlemeliydi. Berberoğlu, Anayasa Mahkemesi’ne hak ihlali olduğuna ilişkin dava açtığına göre, bu karar beklenmeliydi. Meclis Başkanlığı bunu yapmamakla hata yaptı. Anayasa Mahkemesi de ağır ceza mahkemesinin kararının geçersiz olduğuna ilişkin karar verdi. Ağır ceza mahkemesi,  bu karara uysa da uymasa da bir değeri yok.

Anlaşılan, Cumhurbaşkanı ‘formül bulun’ dedi, o da böyle bir formül buldu. Olur mu böyle şey?  Anayasa Mahkemesi, Meclis’i gözetecek. Bundan tabi ne olabilir ki? Anayasa Mahkemesi’nin yerinde olsam, Meclis Başkanı hakkında, mahkeme kararını uygulamadığı için suç duyurusunda bulunurum. Başından beri yanlış yapan, Meclis Başkanlığı’dır.”

KANADOĞLU: BAŞLATILMALI

Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Berberoğlu’nun milletvekilliği dokunulmazlığı kaldırılmadan yargılanıp mahkum edilmesinin “Hak ihlali” olduğunu belirtiyor. Kanadoğlu, şunları söylüyor:

“Anayasa Mahkemesi hak ihlali olduğuna karar verdi. Bu kararı TBMM Başkanlığı’na göndermesinin nedeni de, ‘Nasıl Berberoğlu’nun milletvekilliğini düşürdüyseniz, mahkeme kararı doğrultusunda milletvekilliğine başlatılması’ içindir. Anayasa Mahkemesi’nin TBMM’ye gönderdiği karar, TBMM’ye tavsiye değil, gereğinin yapılmasıdır. TBMM’de nasıl Berberoğlu ile ilgili mahkeme kararı okunup, milletvekilliği düşürüldüyse, bu kez de mahkeme kararı okunup milletvekilliğine başlatılmasıyla ilgilidir. Yani, tavsiye değil, ‘uyun’ kararıdır.”

ESAS REFORM

Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran TBMM’nin yaptığı anayasalarla kurduğu düzeni, darbe dönemlerinde bile kaldırmadığını belirtiyor. Cindoruk şunları söylüyor: “Onlar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni getirmediler. Ama bir sivil kişi kaldırdı ve cumhurbaşkanlığı sistemine geçti. Anayasayı parlamenter rejime döndürme konusunda herkes mutabık. Eğer reform yapmak istiyorlarsa, esas reform, parlamenter sisteme dönüştür.”

Cindoruk, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olayların da yine rejim sıkıntısından doğan sonuç olduğunu belirtiyor.


Bir paket sigara


Almanya’daki işyerini pandemi nedeniyle geçici olarak kapatan Sevda Hanım, Alman eşi ile birlikte, Bodrum’daki yazlıklarına geldi. Otomobille gelmelerinin nedeni, Bodrum’da uzun kalacaklarını tahmin ettikleri için ulaşım sorunu yaşamamak, çevre illerde de tarihi yerleri dolaşmak, doğal güzellikleri görmekti. Gelmişken yörede gitmedikleri, görmedikleri tarihi yerler kalmadı. Alman eşi de Türkiye’nin tarihi ve doğal güzelliklerine hayran kalmıştı. Tek şikayetçi oldukları özellikle deniz kenarının temiz olmamasıydı.

SİGARA CEZASI

Bodrum’da bir aydan fazla kaldılar. Artık Almanya’da dönme vakti gelmişti. Evden eve uzaklık 3 bin 200 kilometreydi. Sabah 07.00 civarında Edirne-Kapıkule sınır kapısından Bulgaristan’a geçiyorlardı. Kapı son derece sakindi. Bulgar pasaport kontrol polisi, masasının başında adeta şekerleme yapıyordu. Bir ara yanındaki diğer polis memuru onu dürttü. Gözlerini, sonra da penceresini açtı. Pasaport işlemleri yapıldı. Biraz ilerlediler. Bu sefer gümrük kontrolü yapan memur, aracın bagajını açtırdı. Türkçe olarak “Gümrüklü malınız var mı?” diye sordu. Bagaja şöyle bir göz attıktan sonra kapağını kapattı, “Geçin” dedi. Geçtiler ama önlerinde bekleyen üç polis, bu sefer otomobili aramak istediklerini söyledi. Sigara arayacaklardı. Araçtan indiler. Arka kapıları da açtılar. Gümrük görevlileri, koltukların altına, üstüne bakıyor, birisi de bagajı açtırıyordu. Almanca ve Türkçe’yi iyi konuşan polis memurları üzerlerinde sigara bulunup bulunmadığını, varsa kaç paket olduğunu sordular. Sevda Hanım’ın eşi, toplam iki paket sigaraları olduğunu söyledi. Sevda Hanım da, “Siz ceza yazmayın diye biz artık yanımıza 2 paketten fazla sigara almıyoruz” deyince polisler güldü, “Biz alınan kararı uyguluyoruz” karşılığını verdi.

Kişi başı bir paket sigaradan fazlasıyla Bulgaristan’a girişiniz yasakmış. Bulgaristan sınır kapısından içeriye kişi başı bir paket sigara geçirme izni varmış. Eğer bir karton sigaranız varsa hem sigaranıza el konuluyor, hem de karton başına 60 Avro ceza ödemeniz gerekiyormuş. Sizin de bu durumdan haberiniz olsun.

SIRBİSTAN SINIRINDA

Sırbistan’a girdiklerinde hava sıfırın altında eksi 7 dereceydi. Memurlar, fincanlarının sıcağ ile ısınmaya çalışarak sınırdan geçen araçları kontrol ediyorlardı. Sevda Hanım’a doğru bir bayan polis memuru yaklaştı. “Türkçe mi İngilizce mi konuşalım?” dedi. Sevda Hanım “Türkçe konuşalım abla” deyince, memur gülümsedi. “Araçta para, altın, gümrüklü eşya var mı?” diye sordu. Olmadığını söyledi. İlk defa Sırbistan sınırından aramasız geçebilmenin keyfini yaşadılar. Macaristan’da ve Avusturya sınır kapılarında gereksiz bekletilip, kimlik kontrolü yapıldıktan sonra transit geçen yolcu oldukları için yollarına devam ettiler. Onlara ne kovid-19 testi ne de hangi ülkeden seyahat ettiği bile sorulmadı.

MACERALI GİRİŞ

Hırvatistan’dan Sırbistan sınır kapısını akşam saatlerinde geçtiklerinde otomobil teklemeye başladı ve kısa süre sonra da istop etti. Aracı otobanda yolun soluna park ettiler, dörtlüleri yaktılar, üçgen reflektörü aracın arkasına yeterli uzaklığa yerleştirdiler. Almanya’da yol yardımın üyesi oldukları için telefonla aradılar. Telefondaki görevli tam konumlarını, aracın durumunu öğrendikten sonra, bir saat içinde Sırbistan’daki anlaşmalı yol yardımının ulaşacağını, aracı çektirecekleri söylendi. Yarım saat sonra da yol yardım ekibi geldi. Otomobili, bir servisin önüne çekti.

YENGE GEÇMİŞ OLSUN

Sırplar onları oldukça samimi karşıladılar. Çay, kahve ikram ettiler. Sevda Hanım, Türkiye’de bulunan babasına telefon etti, durumu anlattı. Bekleme salonundaki bir Sırp konuşmaları duydu. Türkçe olarak, “Yenge geçmiş olsun” dedi. Sevda Hanım’ın eşi geldiğinde de onunla Almanca konuştu. Meğer bu kişi mahkemelerde tercüman olarak görev yapıyormuş. Otomobil, 5 saat sonra teslim edildi. Türkçe konuşan kişi, “Gümrükte bir sorun yaşarsanız çekinmeden beni arayabilirsiniz” dedi ve telefon numarasını da yazdırdı.

“DEVAM EDİN”

Almanya sınırına gelindiğinde, Edirne’de yaptırdıkları, internetten Almanya için doldurdukları seyahat belgesini de hazırlayıp sınır polisine yaklaştılar. Aracı durduran polis memuru, içeriye göz attı ve “Devam edin” işareti yaptı. Sevda Hanım ve eşi evlerine döndüklerinde şehrin Sağlık Müdürlüğü tarafından gönderilen elektronik postada, “Test yaptırdıysanız lütfen sonucu bize bildirin” deniliyordu. Onlar, Almanya’ya döndüklerinde karantinaya girmişlerdi. 5. günden itibaren isterlere tekrar test yaptırarak ve negatif sonuç alırlarsa Sağlık Müdürlüğü’ne geçerli bir neden belirtirlerse karantinadan çıkabilecekleri yazıyordu. Bir yolculuk daha maceralı bir biçimde bitmişti...