Türkiye, 16 Nisan 2017’de Anayasa Referandumu yaptı. Yüzde 51,41 “Evet” oyunun çıkmasıyla sonuçlanan referandum sonucu tercihini “Türk Tipi Başkanlık sistemi” diye tanımlanan bir sürece yöneltti. 24 Haziran 2018’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra 9 Temmuz 2018 tarihi itibarıyla yeni sistem uygulanmaya başladı.

Değişen sistemle birlikte Meclis tarafından çıkarılan yasaların yerini Cumhurbaşkanlığı kararnameleri aldı. Yasama yetkisinin de Cumhurbaşkanı tarafından kullanıldığı yeni sistem ile üç yıllık deneyimi geride bıraktık. AKP’nin göklere çıkardığı sistemin özellikle Cumhurbaşkanı seçiminde 50 artı 1’in düşürülmesi için AKP’nin arayışları sürse de destek bulamıyor.

PATRONLAR DA RAHATSIZ

TÜSİAD’ın da üyesi olduğu, yaklaşık 40 bin üyeye sahip 284 derneğin bağlı olduğu 30 federasyonun üst kuruluşu olan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED)  bulunuyor. Federasyonlardan 26’sı Kalkınma Ajansının faaliyet bölgelerinde, 4’ü ise sektör derneklerinin oluşturduğu bölgelerde kurulu. Bağımsız ve gönüllü dernekleri bünyesinde toplayan TÜRKONFED’in 17. Kuruluş yıldönümü de Anıtkabir ziyaretiyle başladı.

Konfederasyonun Genel Başkanı Orhan Turan, Genel Sekreter Hayati Bakış, Ankara Genç İş İnsanları Derneği Başkanı ve TÜRKONFED Yönetim Kurulu Üyesi Serhan Yıldız, ekonomi muhabiri arkadaşımız Erdoğan Süzer’le bir araya geldik. İş dünyasına soracağınız sorular belli. “Dolar” diyorsunuz, oturduğumuz saatte bir dolar 10 TL civarındayken, sohbetimiz sonunda 11 TL’yi aşmıştı. Buna özellikle ihracatı olmayan işveren nasıl dayansın? Anlaşılan şirketler belirsizliklerle, zorluklarla, ayakta durma mücadelesiyle yeni yıla girecek.

Erdoğan Süzer-Orhan Turan-Saygı Öztürk


SİSTEM BOZULDU

Kurlardaki kontrolsüz yükseliş insanımızı yoksullaştırıyor. Orhan Turan’ın anlatımına göre kurdaki artış yüzünden iş dünyası yeni yıl bütçesini yapamaz hale gelmiş. Çünkü maliyetlerin ne olacağını, ürettikleri ürünü hangi fiyattan satacaklarını, bunun sonucunda ne kadar kar ya da zarar edeceklerini öngöremiyorlar. Şu dönemde bir de stokçuluk başladı.

Bir yıl öncesine kadar üretimde kullandıkları hammaddeyi alıp parasını 90 gün sonra ödeyebiliyorken bu sistem bozulmuş. Vade önce 3 aya, sonra 30 güne inmiş. Belirsizlik devam edince peşine dönen alışveriş, şimdi ön ödemeye dönmüş. Önce henüz almadığın malın parasını veriyorsun, sonra mal sana geliyor. Parası olmayan ise mal alamıyor.

ASIL ZAMLAR YOLDA

Aralık ayında, gelecek yılın asgari ücretinin belirleneceği hükümet, işçi, işveren temsilcilerinden oluşan komisyon toplanacak. Bunun ne kadar olacağını kuşkusuz komisyonun ilgili kuruluşlardan alacağı bilgilerin hesaplanması sonucu bulunacaktır. Ülkemizde 6 milyon kişi asgari ücret üzerinden aylık alıyor. Orhan Turan da “İnsanımız çağdaş bir biçimde yaşayabileceği, ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri düzeyde bir gelir elde etmeli” diyor.

Turan, son dönemde karşı karşıya kaldığımız kur artışlarının henüz fiyatlara yansımadığını, çünkü henüz kimsenin yüksek kurdan hammadde alıp üretim yapmadığını söylüyor. Durum öyleyse hayat pahalılığı önümüzdeki günlerde daha da artacak, geçim daha da zorlaşacak demektir.

İÇİM YANDI

Turan’ın, Bakış’ın ve Serhan Yıldız’ın dikkat çeken bir tespiti de eğitimle ilgili. İşsizlik ülkemizin en önemli sorunlarının başında geliyor. Gençlerimiz eğitimli, ancak iş bulamıyor. Çünkü eğitimle iş dünyasının talep ettiği nitelikler örtüşmüyor.

Turan “Nitelikli insan kaynağı olmadan dünyadaki rakiplerimizle rekabette başarılı olamayız. Türkiye’nin 400 bin bilişim teknolojilerinde insan kaynağına ihtiyacı var. Eğitim sistemini buna dönüştürmemiz lazım. Sanayinin ihtiyacı olan insan kaynağını yetiştirmeliyiz. Yoksa şu kadar üniversite açmanın anlamı yok. Üniversite mezunlarında işsizlik oranı yüzde 37 ile rekor düzeyde” diyor. O an gençler için içim yanıyor.

HAYAL EDİLEN

Türkiye’de ürün fiyatları şu anda Çin’den ucuz. Çin’de kişi başına gelir Türkiye’yi geçti.

İşveren Orhan Bey de, işçiye ara zam yapılması gerektiğini ekledi, bazı firmaların bunu yaptığını belirtti. İşsizlik diyoruz da ya asgari ücretin artırılmasından sonra ne olacak? İşsiz sayısı daha da artacak gibi...

Böyle belirsiz bir ortamda işverenler sosyal, laik ve demokratik hukuk devletini yeniden inşa etmiş, güçler ayrılığını, denge ve denetleme mekanizmalarını yerli yerine oturtmuş, yargının tam bağımsızlığını tesis etmiş, Avrupa Birliği’ne tam üye olmuş, ayrımcılığın, ötekileştirmenin, kutuplaşmanın olmadığı, onurlu yaşama hakkının kurumsallaştırmış ve garanti altına alınmış ülke hayal etmeleri çok mu?