6 Kasım 1996’d Susurluk’ta meydana gelen trafik kazasında Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ, aranan Abdullah Çatlı, arkadaşı Gonca Us vefat etmiş, Milletvekili Sedat Bucak da yaralı olarak kurtulmuştu. Bu kaza, Türkiye’de bir arınmanın başlangıcı sayıldı. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Aykut Cengiz Engin, bu olayı derinlemesine soruşturdu. Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi Başkanı rahmetli Taner Arda, klasörler dolusu çalışma yaptı.

Sedat Peker’in yaptığı açıklamalar da, yeni bir arınma döneminin başlangıcı olarak görüldü. Ancak, gündeme getirilen iddialarla ilgili biri  hariç bir soruşturma yok. Hemen belirtelim, bu açılmayacağı anlamına gelmemeli. Devlette her şeyin bir zamanı oluyor. İşte o zaman geldiğinde “Sümenaltı” edildiği sanılan belgeler; görüntüler ortaya çıkıyor.

PAPAZ HARMANI

Özlü sözler saatlerce anlatılacak konuları bir cümleyle özetliyor. İşlerin karmakarışık olduğu dönemler için “At izi, it izine karışmış” denilir. Yolsuzluk iddialarının hiç gündemden düşmediği bir dönemdeyiz. Hoş, bu dönemler ilk kez yaşanmıyor ama günümüzde daha da arttığına, denetimin ortadan kalktığına ilişkin genel bir kanı var. Hangi bakanın kimlerle iş tuttuğu bu kadar konuşulmamıştı.

Ülkemiz yaklaşık yarım asırdır siyaset, ticaret, mafya arasındaki kirli ilişkilerin kıskacında kıvranıyor. Kamudaki yolsuzluklar da biçim ve boyut değiştirerek artmaya devam ediyor. 1950’li yıllarda siyasetçiler, bankaları soydu. 1960’lı yıllarda  bankalar, tüccarları soydu. 1970’li yıllarda tüccarlar, halkı soydu. 1980’li yıllarda siyasetçiler ve mafya, iş adamlarını soydu. 1990’lı yıllardan itibaren siyasetçiler, bankerler ve mafya, devleti ve milleti soymaya başladı. AKP iktidarında işler tümüyle çığırından çıkmış olacak ki, günümüzdeki siyaset, ticaret, mafya üçgeninde “At izi, it izine iyice karışarak” ortalık adeta papaz harmanına döndü!

ÖRTÜLÜ TİCARET

AKP iktidarı döneminde Devlet İhale Kanunu tam tamına 192 kez değiştirildi. Delikleri kapatılıyor adı altında delinmeye başlandı. Bunun ardından yolsuzlukları önleyen diğer kanunlar kemirildi. Yolsuzluğu engelleyen mevzuat iğdiş edilince, devletin havuzuna hortumlar bağlandı. Kamu denetim kuruluşları paramparça edilerek, kamu varlıklarının yağmalanma süreci hızlandırıldı.

Kendisi de Mülkiye Müfettişliği, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Üyesi görevlerinde bulunmuş olan Recep Sanal, “Siyaset üzerinden kamu gücünü ele geçirenlerden bazıları, büyük şirketlerle gizli ortaklıklar kurarak kamu kaynakları üzerinden örtülü yolsuzluk yaptı. Baktılar ki kamu parasının hesabını soran yok, bu defa doğrudan kendi yakınları adına şirketler kurdular. Kamu kurumlarını yöneten siyasetçiler, birbirlerinin kurumları ile örtülü ticaret yaptılar” diyor

BÖYLE ANILMAK 

2021 yılına gelindiğinde, dünya yolsuzluk literatürüne yeni bir kavram daha girdi. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, sahibi olduğu bir şirket üzerinden, yine kendi yönetimi altındaki bu bakanlığa dezenfektan sattı. Bu daha bilinen, acaba başka satışları oldu mu onu bilmiyoruz.

Yolsuzluklarla mücadele edilmesi konusunda söz sahibi isimlerden Recep Sanal bu tür olayları “Ensest yolsuzluklar” olarak adlandırıyor. Dünya yolsuzluk tarihinde eşi benzeri görülmemiş olaylar, bundan böyle ülkemizin bu şekilde anılmasına neden olabilir kuşkusu ve korkusunu da yaşıyoruz.

YAPILMASI GEREKEN

Peki, bu yolsuzluklar nasıl önlenebilecek? Dr. Recep Sanal, deneyimlerine, araştırmalarına dayanarak şunları anlatıyor: “Yolsuzlukla mücadele için yasama, yürütme ve yargı organlarının bünyesinde yeni yapılanmalara ihtiyaç var. Bunun ilk adımı olarak da, yolsuzlukla mücadeleye kararlı devlet adamları ve siyasi iktidarın oluşturulması gerekir.

Yolsuzluklarla mücadele konusunda siyasi iradeyi parlamentoda oluşturabilmek için; seçme/seçilme sistemi bağımsız devlet adamlarını parlamentoya taşıyacak tarzda yeniden düzenlenmeli, kademeli bir seçim sistemine geçilmeli. Yolsuzlukla Mücadele Bakanlığı kurulmalı ve başına bu konuda uzmanlaşmış bağımsız bir parlamenter getirilmeli. Yasama organında daimi nitelikte bir yolsuzlukla mücadele komisyonu oluşturulmalı, yargı organında yolsuzluk mahkemeleri ile yolsuzlukla mücadele savcılıkları kurulmalı.”

O YASAYI DA KALDIRDILAR

İçişleri Bakanlığı döneminde yolsuzlukların, organize suç örgütlerinin üzerine kararlılıkla gittiğine hep tanık olduğumuz Sadettin Tantan, Çıkar Amaçlı Organize Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu çıkarılmasını sağlamıştı. O kanunu bile kaldırdılar.

Yolsuzlukla mücadelede kararlı bir duruş ortaya konulmalı. Bundan sonrasını hükümet içindeki Yolsuzlukla Mücadele Bakanlığı planlayıp, uygulayacaktır. Bu sistematiğin dışındaki yapılanmaların, yolsuzlukla mücadeleyi sulandırmaktan ve ülkemize zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramayacağı açıktır.