Gelecek Partisi (GP) Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Selçuk Özdağ’a silahlı, sopalı 5 kişi saldırdı. Buna “Sıradan, basit bir olay” denilip geçilmemeli. Görüntüleri izleyen deneyimli bir emniyet mensubu olayın gelişimi içinde birileri öldürülecekti. Şüpheliler yakalanmadan, İçişleri Bakanı’nın olayla ilgili yorumu da yadırgandı. Önce şüpheliler yakalanmalı, ifadeleri alınmalı, bağlantıları araştırılmalı ve buna göre gerçekçi bir yorumu bakanın yapması beklenirdi.

Günler geçti, Ankara’nın göbeğinde saldırı düzenleniyor, ancak şüpheliler günler geçmesine rağmen ortada yok. 20 gün önce bir banka önünde iş insanın 350 bin doları gasp edildi. Yakalanan yok. Bu durum, Ankara’da meydana gelen ve organize olduğu değerlendirilen olaylarla ilgili kapsamlı bir araştırma yapılmadığı izlenimine yol açıyor. Her olay “Basit tepki”, “Basit gasp” diye geçiştirilmemeli.  Anlaşılan, Emniyet bakanı böyle bilgilendiriyor.

ORGANİZE İŞLER

Olayların içinde ilginçlikler de var. Hem Özdağ, hem gazeteci Orhan Uğuroğlu saldırılarında kiralık araçlar kullanıldı. Her iki olay aynı gün ve çok kısa aralıkla yaşandı. İki saldırı da Özdağ ve Uğuroğlu’nun evlerinin önünde gerçekleşti. Bu olayların önceki olaylarla da ilişkisi kurulduğunda saldırı yerinin genelde evlerinin önü olduğu anlaşılıyor. Saldırılarda bulunanlar arasında kamu kuruluşlarında çalışanlar da var. Bunlar hakkında adli-idari soruşturmalar da yapılmıyor.

Gerilimi tırmandırmak isteyenlerin oyunlarına gelinmemeli. Bu saldırıların ardından gerilimin tırmanmaması için şunlar yapılabilirdi:

1- Yetkili makamda olanlar, saldırıya uğrayanlara geçmiş olsun dileğinde bulunmalıydı.

2- Eylemler şiddetle kınanmalıydı.

3- Sorumlu makamda olanlar, etkin soruşturma ve adli yargılama yapılacağını belirtmeliydi.

Bunların hiçbiri yapılmadı. Soruşturma basite indirgeniyor, organize olduğuna ilişkin önemli belirtiler olmasına karşın, önceki olaylarla bağlantı kurulmasının yolu açılmıyor. Olaylar basit yaralama olarak algılanıyor. Oysa olayın organize olduğu ortaya çıkarılmış olsa ağır cezalara çarptırılmış olacak.

SAVCI NİÇİN HEDEFTE?

Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Alparslan Tufan’ın da hedef alınması ilginç. Tufan’a, “Boğulacağın suda kulaç atma” deniliyor, GP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun savcısı olduğu vurgusu yapılıyor. Peki ne yapmış bu Başsavcı Vekili de birden hedef haline getirildi.

Alparslan Tufan, Adalet Bakanlığı Müfettişi’ydi. Deneyimli bir yargı mensubu olduğu için Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne geçen temmuz ayında atandı. Yani, Ankara adliyesinde uzun bir geçmişi de yok. Daha önce adının geçtiği bir olay da yaşamamış. Herhangi bir siyasi partiyle bağı da yok. Üstelik son saldırılarda kendisinin soruşturma gibi doğrudan bir görevi de bulunmuyor.

Başsavcı Vekilinin görevi, savcıların getirdiği olaylarla ilgili olarak Başsavcı’ya bilgi vermek, yani savcı ile başsavcı arasında bir köprüdür. Her olay değil ama önemli görülen soruşturmalarda bu yola başvurulur.

YAKIŞMAYAN TAVIR

Geçen cuma günü GP Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a ve Yeniçağ gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu’na saldırı yapıldığında, Kaçakçılık ve Örgütlü Suçlara bakan savcıların bağlı olduğu Başsavcı Vekili Alparslan Tufan nöbetçi Başsavcı Vekili idi. Müracaat savcıları da ona bağlı olarak çalışıyordu.

Başsavcı Vekili Tufan, bazı milletvekilleri ve partililer tarafından hedef alındı ve sosyal medyada aleyhine yayınlar yapıldı. Ama şunu unutuyorlar, Başsavcı Vekili’nin soruşturma görevi yok. Yani ne Özdağ ne de Uğuroğlu’nun soruşturmalarını Alparslan Tufan yürütmeyecektir.

Soruşturmanın gerektiği gibi yapılması konusunda Başsavcı Vekili duyarlılık göstermişse, bundan şikayetçi olmak değil, memnuniyet duymak gerekir. Dahası, bir savcının bu şekilde siyasiler tarafından hedef gösterilmesi, “Serok’un savcısı” gibi nitelemeler yazanlara, söyleyenlere de yakışmadı.

BAKAN HAKLI AMA...

GP Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün, “Bazı siyasilere yapılan saldırılar gizli tutuluyor. Biz bunlardan bazılarını bulup konuştuk. İsimlerinin açıklanmamasını özellikle rica ettiler” diyor.  GP’liler saldırıların birbiriyle ilişkisi üzerinde ısrarla duruyor.

Bir bakanın, annesiyle çekilen ve sosyal medyada yer alan fotoğrafının altına çok çirkin, terbiyesiz yorumlar yapanlar olmuş. Bakan da haklı olarak bu terbiyesizlerden şikayetçi olmuş. Bakan, hakaret eden kişinin serbest bırakılmasından dolayı sosyal medyada üzüntüsünü paylaşıyor. Ama aynı bakan başkalarını anlamadan, dinlemeden bir başkasını namussuzlukla, hatta onunla konuşanları da namussuzluğa ortak olmakla suçlayabiliyor. Kendisi bugün nasıl bir üzüntü yaşadıysa, bilmeli ki hakaretler yağdırdığı gazeteci de bunları bir bakandan duyduğu için kat kat fazlasını yaşamıştır.

Bakan, kendisiyle ilgili hakaret içerikli tweet sonrası terbiyesiz kişinin serbest bırakılmasından duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor. Tepkisinde çok haklıdır. Ama aynı bakan başkaları için sosyal medyada neler yazdığını da gözden geçirmeli.


100. yılda, 100 ülkede Atatürk


Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), o tarihe kadar hiçbir lider için düşünülmemiş bir adım attı ve Atatürk’e özel bir uygulama yaptı. 24 Ekim-28 Kasım 1978 tarihlerinde gerçekleştirilen 20. Genel Konferansı’nda oy birliğiyle, Büyük Önderin doğum yılı olan 1881’i “Atatürk Yılı” olarak ilan etmişti. Aynı kararda, doğumunun 100. yılı da dünyada “1981 Atatürk Yılı” olarak kutlanmış ilk ve tek liderdir.

Büyük Önderimiz ile ilgili alınan kararın gerekçesinde şunlar yazılıydı: “Atatürk; Uluslararası anlayış, iş birliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün bir kişi, olağanüstü reformlar gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve emperyalizme karşı savaşan ilk lider, insan haklarına saygılı dünya barışının öncüsü, bütün hayatı boyunca insanlar arasında renk din ve ırk ayrımı gözetmeyen eşsiz bir devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu.”

Atatürk bir dünya lideridir ve bu durum bilimsel olarak da ortaya konulmuş. Yazar Arnold Ludwig’in yaptığı ve 18 yıl süren araştırmada 20. yüzyılın 2 bin 300 milli lideri karşılaştırılmış ve sonuçları Prof. Ludwig’in 2002’de yayınlanan “The King of the Mountain” (Dağın Kralı) adlı kitabında açıklanmıştı. Bu çalışma sonucuna göre de “20. Yüzyılın En Büyük Devlet Adamı ve
Vizyoner Lideri Mustafa Kemal Atatürk”tür.

57 ÜLKEDE ATATÜRK

Trabzon’da yaşayan emekli Eğitim Müfettişi Seydahmet Soylu, pandemi döneminde de boş durmadı, bilgi kaynaklarını taradı, büyükelçiliklere, konsolosluklara başvurdu ve dış dünyadaki Atatürk’ü araştırdı. Mazlum uluslara örnek oluşturan Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, Türkiye Cumhuriyeti’ne, çağdaşlığın tüm kapılarını açan Atatürk’e dünya ulusları da büyük ilgi göstermişti.

Bu değerbilirlik sonucu 57 ülkede Atatürk anıtları, heykelleri, büstleri var. Atatürk adı caddelere, bulvarlara verilmiş, Atatürk pulları bastırılmış. Emekli eğitimci Seydahmet Soylu o ülkeleri şöyle sıralıyor:

ABD, Abhazya, Afganistan, Almanya, Arjantin, Arnavutluk, Avustralya, Azerbaycan, Bangladeş, Belçika, Benin, Bulgaristan, Cezayir, Çekya, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador, Gine, Hindistan, Hollanda, İngiltere, İran, İsrail, İtalya, Japonya, Kanada, Kazakistan, Kırgızistan, KKTC, Kosta Rika, Küba, Macaristan, Makedonya, Marshall Adaları, Meksika, Mısır, Moğolistan, Moldova, Moritanya, Nepal, Nikaragua, Pakistan, Peru, Polonya, Romanya, Ruanda, Rusya, Senegal, Sierra Leone, Suriye, Şili, Tayland, Tunus, Türkmenistan, Ukrayna, Venezuela, Yeni Zelenda ve Yunanistan.

26 ülkede 17’si Atatürk anıtı, 16’sı Atatürk heykeli, 15’i Atatürk büstü olmak üzere 48 Atatürk anıtı veya Atatürk heykeli bulunuyor. Bunların sayıları da ülkelere göre şöyle:

Almanya’da (2), ABD (3), Avustralya (3), Azerbaycan (2), Ekvador (1), Hollanda (1), İngiltere (1), İsrail (2), İtalya (2), Japonya (1), Kanada (1), Kazakistan (1), Kırgızistan (2), Kosta Rika (1), KKTC (8), Küba (2), Macaristan (2), Makedonya (3), Meksika (1), Pakistan (1), Peru (1), Romanya (3), Şili (1), Türkmenistan (1), Venezuela (1), Yeni Zelanda (1).

21 ülke, değişik tarihlerde “Atatürk Pulu” bastırmıştır. 26 ülkede 16 okula, 12 caddeye, 9 parka, 8 anı bölümüne/odasına, 5 bulvara, 4 meydana, 2 anı evi müzesine, 2 hastaneye, 2 ormana, 2 sokağa, 1 bahçeye, 1 körfeze, 1 köye, 1 kütüphaneye, 1 restorana, 1 müzeye, 1 su kuyusuna, 1 yola ve 1 stadyuma olmak üzere, toplam 71 değişik yere Atatürk adı verilmiş.

HEDEF NE OLMALI

Emekli Eğitim Müfettişi Seydahmet Soylu’nun kişisel belirlemelerine göre dünyada Atatürk anıtları, heykelleri, büstleri ve Atatürk adının verildiği yerler ile Atatürk pulları bulunan ülke sayısı Türkiye dışında 57’dir. Gururla ve hayranlıkla tanıklık ettiğimiz bu simgeler, Yüce Önderimize dünya uluslarının da gösterdiği büyük ilgi ve değerbilirliğin çok anlamlı bir göstergesidir. Gönlümüzden geçen de bu ülke sayısının daha da artmasıdır.

Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız 2023’ü hedefleyen “100. YILIMIZDA 100 ÜLKEDE ATATÜRK” adlı bir kampanya düzenlenerek mevcut 57 ülke sayısının en az 100’e çıkarılmasını öğrenmek de eğitimci Soylu’nun en büyük hayali.

HEDEFE ULAŞILIR

Cumhuriyetimizin 100. yılı nedeniyle başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere sanatçılar, sporcular, yurt dışındaki diğer görevlilerimiz, iş insanları, sivil toplum kuruluşları, parlamento dostluk grupları gibi kişi, topluluk ve kurumların katkılarıyla bu hedefe rahatlıkla ulaşılabilir.

Seydahmet Soylu’nun bu çabasına destek olmak ve daha fazla bilgi alabilmek için [sahmetsoylu05@gmail.com] mail adresinden ya da 0532 2236624 numaralı telefonla iletişim kurabilirsiniz.

Eğitimci Soylu’nun soylu önerisiyle “100. YILIMIZDA 100 ÜLKEDE ATATÜRK” kampanyası başlatılırsa bu hedefe çok kısa sürede ulaşılır.