CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Hanımla birlikte pazar günü saat 10.15’te evinden çıktı. Korumaların yanında gelmesini istemedi. Kılıçdaroğlu’nu gölge gibi izlemesi gereken Koray Aslan, İletişim Koordinatörü Ömer Topsakal oradaydı. Genel Başkan’ın nereye gideceğini bilmiyorlardı. Genel Başkan, “Pazara gidiyoruz” dedi.

Çukurambar pazarına geldiler. Pazarcılar ürünlerini diziyor, yerleştiriyordu. Pazara gelenlerin sayısı daha yeni yeni artıyordu. Kılıçdaroğlu ve eşi maskeliydi. Diğer yurttaşlar gibi CHP Genel Başkanı’nın elinde de pazarda aldıklarını koyacağı bez torba vardı.

“SİZ, KILIÇDAROĞLU MUSUNUZ?”

Kılıçdaroğlu, ilk tezgahı geçti. İkincisini geçerken, soldaki pazarcı, “Sayın Genel Başkanım hoş geldiniz” dedi. Demesiyle birlikte Kılıçdaroğlu’nun yanına geçti ve “Efendim bir hatıra fotoğrafı çektirelim” deyince CHP Genel Başkanı, “Hay hay” karşılığını verdi. İşte o an maskeler çıkarıldı. Kılıçdaroğlu’nun etrafı sarılmaya başlandı.

Pazarcılar da, pazar alışverişini yapmaya gelenlerin de gündemi pahalılıktı. Kimisi, “Ne olacak bu ülkenin hali” diyor, bazıları, “Kurtarın bizi bunlardan” diye bağırıyordu. Açıkçası, pazar yerini dolaşırken en çok duyduğu cümle, “Kurtarın bizi bunlardan” oldu. Kılıçdaroğlu’nun pazara gidişi sade, gösterişsiz olsun diye kameraman ve fotoğrafçı da götürülmemişti. Ömer Topsakal, telefonuyla genel başkanı görüntülüyordu.

KARTON KAĞIDA NOT

Kılıçdaroğlu, pazarcı esnafıyla sohbet ederken, onlar da pahalıktan yakınıyor, “Ürünün üzerine fiyatını yazmaya çekiniyoruz” diyordu. Onların fiyatları yazdığı kalın uçlu gazlı kalemleri var. Bir esnaf, Kılıçdaroğlu’ndan randevu istedi. “Hay hay” dedi ve esnafın fiyatları yazdığı karton kağıda, adını ve telefon numarasını yazdı. “Ben sizi aratacağım” deyip hayırlı işler diledi.

Pazarcıların arasından geçerken ona mandalina uzatan da, elma dilimi uzatan da vardı. Selvi Hanım bu arada alışverişini yapıyordu. Bazı siyasilerin kışkırtmalarına rağmen CHP Genel Başkanı, halkın arasına rahatlıkla girip korumalarını almadan dolaşabiliyordu. Pazar torbasını kimseye vermeden kendileri taşıyordu.

“KURTARIN BİZİ”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekillerini illere gönderiyor, halkın arasında olmalarını, dertlerini dinlemelerini istiyor. Her milletvekili grubu da izlenimlerini Genel Başkan’a rapor olarak sunuyor. Bu kez, CHP Genel Başkanı kendi semtindeki pazarda dert dinliyordu. Kılıçdaroğlu, “Pazar izlenimlerini” SÖZCÜ’ye şöyle anlattı:

“Eşimle birlikte pazara girdiğimizde malum maskelerimiz vardı. Girişte kimse tanımadı. Biraz ilerledikten sonra bir esnafımız, ‘Siz acaba CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu musunuz?’ dedi. ‘Evet’ dedim. Diğerleri de duyunca geldiler. Çok sayıda vatandaşımızla fotoğraf çektirdik. Bu arada hanım bir-iki alışveriş yaptı. Pazarcılar dışında diğer vatandaşlar da geldi ayaküstü sohbet ettik.

En çok duyduğum cümle şu oldu: ‘Ne olursunuz bizi kurtarın.’ Bunu hem pazarcılar hem pazara gelmiş vatandaşlarımız söylüyordu. ‘Bizi kurtarın’ gerçekten çok içten bir haykırıştı. Bu kadar içten bir haykırışı emin olun duymamıştım. İnsanlar alışverişe gelmişler fakat anlaşılıyor ki sıkıntı var.  Pazarda bu haykırışları duyuyorsunuz. Üstelik bu şikayeti hem pazarcı esnafı hem vatandaş dile getiriyor. Maske takmaya özen gösteriyorum ama fotoğraf çektirirken maskelerimizi çıkardık. Bu arada sıkıntısı olanlardan gelip derdini bize anlatmak isteyenler oldu. Onların telefonlarını, isimlerini aldım. Kendilerini arayacağımı söyledim.”

“SORUMLUSU ÇİFTÇİ DE, PAZARCI DA DEĞİL”

Kılıçdaroğlu fiyatları inceledi, “Kabul etmek lazım ki fiyatlar pahalı” dedi. “Ama” deyip şu açıklamayı yaptı: “Bu pahalılık pazarcılardan kaynaklanmıyor. Çiftçiden de kaynaklanmıyor aslında. Geçen hale gittim haldeki esnaf eline bir plastik kasa aldı, ‘İnanın şu elimdeki plastik kasa var ya, işte kasanın fiyatı içine koyduğumuz domatesten daha pahalı. Bu kasa, bu üründen pahalıysa işte bunun kabahati ne bendedir ne domatesi üretendedir. Bizi hep suçlu buluyorlar. Pazarcıları suçlu buluyorlar, halcileri suçlu buluyorlar. Bizim halde aldığımız komisyon yüzde sekiz. Yani ne kadar mal aldığımız belli, çıkan mal da belli. Aldığımız yüzde sekizin üzerinden de vergi ödüyoruz.  Yüzde sekizi de biz belirlemiyoruz diyorlar.”

Peki, fiyatlar niçin yükseliyor? Kılıçdaroğlu, halde dinlediklerini bize şöyle aktarıyor:

“Büyük kârlar, büyük vurgunlar, büyük fiyat artışları zaten yok ama ürünün yolda gelişi, mazot fiyatları, köprü fiyatları, yedek parça fiyatları, ücretler, bütün bunları koyduğumuz zaman zaten bu fiyatlar bu noktaya geliyor” diyor.

Üreticiyi dinlediğimizde yani haklı olarak gübre fiyatlarındaki artışı, ilaç fiyatlarındaki artışı anlatıyor, bunun fiyatlara henüz yansımadığını söylüyorlar. Onlar daha sonra fiyatlara yansıyacak. Kılıçdaroğlu, “Çiftçinin de mağdur, perişan vaziyette olduğunu, karamsar bir tablo bulunduğunu” anlatıyor.

Kılıçdaroğlu eşi Selvi Hanım ile pazar alışverişinden dönerken...


UMUTLU OLUN

Pazarda esnafın, vatandaşların yakınmalarını, feryatlarını dinledikten sonra Kılıçdaroğlu’nun onlara ne söylediğini soruyorum. İşte söyledikleri:

“Şunu söyledim: Sakın ruhunuzda çok fazla karamsarlık hissetmeyin.  Bunu düzelteceğiz. Yani umutlu olun.”

Kılıçdaroğlu umut mesajları verdi. Pahalılığın sebebinin “Kötü yönetim” olduğunu da söyleyip son sözlerini şöyle tamamladı:

“Herkes hayatın pahalı olduğunu biliyor. Pahalılığın sebebinin kötü yönetim olduğunu biliyor. ‘Bunlardan bizi kurtarın’ diyor. ‘Allah rızası için bunlardan bizi kurtarın’ diyorlar. İşin özeti bu.”