Mustafa Atsız, yaklaşık 8 yıl Kayseri İl Özel İdaresi genel sekreterliği yaptı. Halen Mersin vali yardımcılığı görevini yürütüyor. Ama bir vali yardımcısı hakkında bunca iddia varken, üstelik bu iddialara karşı yaptığı itiraz istinafta reddedilmesine rağmen görevde tutulması beraberinde soru işaretlerini artırıyor.

Atsız, başına gelenleri FETÖ’cülerle mücadele etmesine bağlıyor, 30’dan fazla davanın tanığı, müştekisi olduğunu öne sürüyor. Kayseri’yi de “FETÖ’nün başkenti” diye niteliyor. Bunu yalnız sözlü değil, sosyal medyada da öne sürüyor. Kent yönetiminde uzun yıllar söz sahibi olanları da suçluyor. Peki, bu vali yardımcısı nelerle suçlanıyor? Mülkiye müfettişlerinin hazırladığı rapor, Mersin İl Özel İdare Kurulu’nda görüşülmüş ve Mustafa Atsız’ın yargılanmasına karar verilmişti.

RESMİ BELGEDEN

Mersin Valisi Ali İhsan Su, 9 Aralık 2020’de imzaladığı İl İdare Kurulu kararında, Vali Yardımcısı Mustafa Atsız hakkındaki iddialardan bazılarını, müfettiş raporuna dayanarak yazısında şöyle sıraladı

Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak.

Nitelikli dolandırıcılık.

Nüfuz kullanmak.

■  Rüşvet vermek.

Şirket ortakları arasında çıkan anlaşmazlıkta arabuluculuk yapmak.

■  Arabuluculuk işlerinden, maddi menfaat karşılığı bir tarafı saf dışı bırakmak.

Görevi nedeniyle kamu otoritesini kullanmak.

 Ticari ve maddi menfaat sağlamak.

Bazı savcılarla iyi ilişkiler kurarak gözaltına alınan iş adamlarını para karşılığı serbest bıraktırmak.

■  Mal varlığında geliriyle orantılı olmayan büyük artış var.

Mal varlıklarıyla ilgili olarak mal bildirim beyannamelerini usulüne uygun doldurmamak.

■  Bazı mallarını gizleyip mal bildirimine yazmamak.

Mülkiye müfettişleri, bir kısmını sıraladığım bu iddialarla ilgili kapsamlı rapor hazırlamış. İdari soruşturma açılabilmesi ve yargılanabilmesi için İl İdare Kurulu’nun kararı gerekiyor.

HEMEN ALINIR

Mustafa Atsız, vali yardımcısı, doğal olarak yargılanması yönündeki karara itiraz etti. Emekliliğine 10 ay 10 gün kaldığı için mümkün olduğu kadar oyalama yoluna gidiliyor. Kendisine gelen mahkeme ve savcılık belgelerini de almıyor.

Bir vali yardımcısı hakkında bunca iddia varken, halen görevde tutulması olağan bir durum değil.  Çünkü, hakkında en küçük bir iddia bulunan kamu görevlilerinden istediklerinin, “Soruşturmanın selameti” diye açığa alındığını biliyoruz.

İTİRAZA RET

Mustafa Atsız, valilik kararına karşın Adana Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi’ne itiraz etti.  Mustafa Atsız’a yönelik suçlamalar sıralandı ve mahkeme kararında şöyle denildi:

“Ön inceleme raporu ve ek belgelerin incelenmesinden isnat edilen eylemlerin Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlık soruşturması yapılmasını gerektirecek nitelikte olduğu anlaşıldığından adı geçen (Mustafa Atsız) hakkında soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı yapılan itirazın REDDİNE, dosyanın 4483 sayılı yasanın 11. Maddesi gereğince yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’na intikal ettirilmek ve kararın ilgililere tebliğ edilmek üzere Mersin Valiliği’ne gönderilmesine 16 Mart 2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.”



SİYASİLERLE İLGİLİ DOSYA MI?

Mustafa Atsız’ı, her yazımdan önce olduğu gibi yine arayıp konuştum. Ancak, anlatımlarının yazılmasını istemediği için burada yazamıyorum. Bundan sonraki süreçte, valiliğin soruşturma açılması yönünde karar verdiği Atsız hakkında idari soruşturma başlatılacak. C. Savcılığı da bu önemli iddiaları dikkate alıp idari soruşturma sonucunu beklemeden soruşturma başlatabilir.

Mustafa Atsız, tüm hesaplarını “Yakında emekli olacağım”a oturtuyor. Ama bu kadar iddiaya karşın yıllardır yasal işlem yapılmaması, geciktirilmesinin ardında, “Mustafa Atsız’ın Kayseri siyasetinde önemli olan bazı isimler hakkında ki suçlamaları mı etkili oluyor?” sorusu akla geliyor. Niçin mi? Gizlilik kararı olan dosyada, bazı siyasilerin FETÖ bağlantıları ve para alış-verişleriyle ilgili önemli suçlamaları olduğu da konuşuluyor. Kendisi de daha fazla içeriğini açıklamamakla birlikte, şikayetleri olduğunu ve dosyanın Kayseri’de olduğunu doğruluyor.

Mustafa Atsız, anlaşılan çok şey biliyor. Aldığı siyasi güçle geçmişte çok rahat hakaret etmiş. Kayda alınan ve yargıda ki dosyalarda bulunan, hatta sosyal medyada paylaşılan konuşmaları da çok ilginç...


Bu açıklamaların altında derin kavga var


Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Melih Gökçek’in başkanlığı döneminde tek başına muhalefet gibiydi. Şehir Plancıları, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odaları da Atatürk Orman Çiftliği’nde birinci derece doğal SİT alanı olan bölgede, Gökçek döneminde planlanan, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan yol çalışmasına karşı çıkmıştı.

Atatürk’ün millete bağışladığı Atatürk Orman Çiftliği’nin yollarla talan edilmesine karşı çıkan odalar, yol yapımlarının durdurulmasını isterken, Atatürk Orman Çiftliği davalarının salt bir hukuk davası değil, bir Cumhuriyet davası olduğunu belirtiyorlar.

BİZİM KUTSALIMIZDIR

Atatürk Orman Çiftliği’nin talan edilmesi, bölünerek parçalanmasına karşı mücadele verilirken Gökçek döneminde planlanan yolun Mansur Yavaş’ın Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde de yapılması, açıkçası belediye ile odalar arasında soğuk rüzgarların esmesine yol açtı. Karşılıklı açıklamalar da bunun göstergesi.

Oda başkanları adına Tezcan Karakuş Candan, “Burası Atatürk Orman Çiftliği, Atatürk’ün şartlı bağışı ve vasiyetine aykırı bir şekilde kim olursa olsun hangi siyasi parti, hangi belediye başkanı olursa olsun bu topraklar bizim kutsalımızdır. Bu yolun acilen durdurulmasını istiyoruz. Bugün Atatürk Orman Çiftliği’ne sahip çıktığını söyleyen anlayış, Gökçek’in yol politikasıyla çiftliği asfalta boğmuş durumda. Büyükşehir Belediyesi’ni Gökçek politikalarından vazgeçmeye çağırıyoruz” diyor.

DAVA ÜSTÜNE DAVA

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Atatürk Orman Çiftliği alanlarındaki kaçak saray, planlar, yollar, Ankapark gibi projelere 150’ye yakın dava açmıştı. Tezcan Hanım, mücadeleci, yılgınlık göstermeyen bir başkan. Atatürk Orman Çiftliği’ne ilişkin açtıkları tüm davaları “Cumhuriyet Davası” olarak niteliyor. Tezcan Hanım, şunları söylüyor:

“Ankara Büyükşehir Belediyesi, Atatürk Orman Çiftliği’nde, Atatürk’ün şartlı bağışını ihlal ederek, Gökçek döneminde planlanan yolların yapımını üstlenerek, Cumhuriyet davası ile hukuk davasını karıştırmıştır. Atatürk Orman Çiftliği’ni yollarla bölerek, talana açık hale getirenler yaptıklarının sonuçlarına katlanacaklardır.”

İLETİŞİM KURMADAN

Büyükşehir Belediyesi, “Bazı kesimlerce, yürütülen yol çalışmalarının hukuksuz olduğuna ilişkin açıklamalar yapılmaktadır” deyip, Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı’nın eleştirilerini şöyle cevaplandırıyor:

“Bilinmesini isteriz ki bu çalışmalarımız, devam eden hukuki süreç sonunda oluşan mahkeme kararları ile yürürlüğü devam eden imar planlarının kamu yararı ilkesi doğrultusunda yapılmaktadır. Çalışmalarımız iddia edilenlerin aksine, yeni bir çalışma olmayıp, 2018 yılında açılmış ve alt temelleri yapılmış olan stabilize yola asfalt serimi çalışmasından ibarettir. Hukuka aykırı hiçbir işlemimiz yoktur.

Çalışmalarımız kapsamında bölgede yeni yol açılmamıştır, çevreye zarar verilmemiştir, bir ağaç dahi kesilmemiştir. Aksi açıklamalar, rantçı çevreleri mutlu edecek manipülasyonlardır.

Ankara’nın kolayca ulaşılabilen ve herhangi bir konuda rahatça bilgi alınabilen bir belediye başkanı ve yönetimi varken, iletişim kurulmadan, doğru bilgiler alınmadan, mahkeme kararlarları hiçe sayılarak gündeme getirilen, gerçeği yansıtmayan iddialarla, iftiralarla kamuoyunu yanıltmaya çalışmanın toplumda karşılığı yoktur.

TEK SAVUNUCU GİBİ

Bu kesimlerin, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetlerinin tek savunucusu gibi davranmalarını kabul etmiyoruz. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Atatürk Orman Çiftliği arazisi için yapılan iki ihaleyi de kazanarak Atatürk’ün mirasına uygun şekilde değerlendirmesi tüm kamuoyunun malumudur.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde ‘katılımcılık’ ilkesine sahip bir belediye yönetimi olduğu ve eski yönetimin ‘ben bilirim’ alışkanlığının yıkıldığı aşikardır. Hal böyle iken, bunu fark edemeyip kendi eski alışkanlıklarını sürdürmekte ısrar eden ve ‘ben bilirim’ düşüncesine sahip olan bu kesimlerin tavırlarını yeni yönetim anlayışına uygun şekilde gözden geçirmelerini dileriz. Yapılan tüm iş birliği tekliflerini reddedip kendilerini Ankara’nın sahibi olarak konumlandıran bu bakış açısını reddediyoruz.”

KAT YÜKSEKLİĞİ

Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin üzerinde önemle durduğu konulardan birisi, Anıtkabir çevresindeki bir parsele rezidans izni verildiğidir. Bu konuyu, hem Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a, hem de Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’e sordum. İkisi de gerçeği yansıtmadığını belirttiler. Taşdelen şunları söyledi:

“11 kat, 15 kat gibi talepler tarafımızdan reddedilmiştir. Bölgede en yüksek olan 8 katlı askeri lojmanlardır. Yeni binanın yüksekliği ise 7 katla sınırlıdır.”

Yıllarca AKP’ye karşı mücadele verenler arasında şimdi soğuk rüzgarlar esiyor.