Holding sahibinin önemli bilgilere sahip olduğu, daha ilk anda yayılan bilgilerle de ortaya çıkıyor. SBK Holdingin lüks binası, lüks otomobilleri, uçağı da bulunuyor. Holdinge bağlı işyerlerinde yakın döneme kadar 4 bin 500 kişi çalışıyordu. Holding binasını kullananlar arasında bir siyasetçinin bulunduğu gündeme geldi. Hemen belirtelim ki o kişi eski milletvekili ya da halen milletvekili olan kişi değil. Konuyu araştırdığımızda, holdingin ofisini kullanan kişinin halen Cumhurbaşkanlığı’nda danışman olarak görev yaptığını öğreniyoruz.
CEVAPLANMASI GEREKEN SORU
SBK holding hakkında açılan “Suç gelirinin aklanması” dosyası incelendiğinde cevaplandırılması gereken iki önemli soru çıkıyor.
1-Dava dosyasında birbirinden farklı iki ayrı Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporu bulunuyor. MASAK tarafından, 5 Kasım 2020 tarihinde Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilen yazıda “Suça rastlanmadığı, kara paranın aklanması, suç gelirinin aklaması yok” deniliyor. Mahkeme, MASAK’ın bu yazısı üzerine, Sezgin Baran Korkmaz’ın yurtdışına çıkış yasağını kaldırdığı anlaşılıyor.
2- MASAK tarafından SBK Holding’le ilgili olarak C. Savcılığı’na 27 Aralık 2020 tarihinde ikinci raporu gönderiyor. Birinci raporla taban tabana zıt rapor düzenlendiği anlaşılıyor. Önceki raporunda kara paranın aklanması diye bir durumun olmadığı belirtilmesine rağmen, yaklaşık 1,5 ay sonra hazırlanan raporda ise “Suç gelirinin aklanması var” deniliyor. Gelen bu rapor üzerine Cumhuriyet Savcılığı yeniden SBK Holding ile ilgili operasyon kararı veriyor.
KARAPARA OPERASYONU
İşte burada açıklığa kavuşması gereken şu: 1,5 ay içinde MASAK’ın raporu nasıl değişti? Birinci rapor ile ikinci rapor arasında bu zıtlık neden?
MASAK’ın 27 Aralık 2020 tarihli raporu C.Savcılığı’na ulaşınca, 28 Aralık’ta da operasyon başlıyor. O tarihte, Sezgin Baran Korkmaz yurtdışındaydı. Türkiye’nin en büyük kara para aklama operasyonunun başladığı televizyonların ilk haberi olmuştu.
MASAK, kişi ve firmalarla ilgili her türlü para hareketini izliyor ve istenilen bilgilere da hemen ulaşıyor. MASAK ilk raporunda, “Kara para aklaması yoktur” diyor ve mahkemede, buna göre karar veriyor. Peki, 1,5 ay içinde ne değişti? İşte bunun da açıklığa kavuşması gerekiyor.
Denktaş’ın, gazeteci cinayetiyle ilgili yazısı
Gazeteci-yazar Kutlu Adalı, 6 Temmuz 1996 tarihinde öldürülmüştü. Bugüne kadar cinayetin failleri bulunamadı. Sedat Peker’in açıklamalarından sonra bu konuda yeniden araştırmalar başladı, Ağabey Atilla Peker’in ifadesi alındı. İfadesinde, Korkut Eken’le daha önce Adalı’nın öldürülmesi için KKTC’ye gittiklerini, ancak eylemi gerçekleştiremeden döndüklerini belirtmişti. Eken ise gidiş amaçlarının Adalı değil, Lefke’deki PKK’lılarla ilgili olduğunu söylemişti.
SÖZCÜ, tarihi bir belgeye ulaştı. KKTC Cumhurbaşkanlığı döneminde Rauf Denktaş, Polis Genel Müdürü Atilla Sav’a 26 Ağustos 1996’da, soruşturulması ve dava dosyasında bulunması gereken bir konuyu şöyle aktarıyor:
“Kutlu Adalı cinayeti ile ilgili 24 Ağustos 1996 tarihli Ortam gazetesinde yayınlanan ekteki iddia, Adalı cinayetine yeni bir boyut getirmektedir. Kutlu Adalı’nın, İngiliz profesör tarafından şahit olarak Avrupa Mahkemesi’ne çağrıldığını veya çağrılacağını Türk halkı arasında bilen yoktur.
AYNI OYUN
Şimdi öğreniyoruz, ne maksatla çağrılıyordu, vereceği şahadet ne denli etkiliydi, bilen yok! O halde Kutlu’yu şahit olarak gösterip, (etkili bir şey söylemeyeceğini bilen kişiler) onu bu safhada öldürtmek suretiyle İngiliz profesörün eline güçlü bir argüman vermek istemiş olabilirler. Aynı oyunu 1962’lerde iki avukatı şahit olarak gösterip vurdurtmak suretiyle oynamışlardı. Eşinden ve çocuklarından bu konuda (Yani, Kutlu’nun şahitlik yapacağı konusunda) bilgileri olup olmadığını, bunu başka kimlerin bildiğini öğrenmekte yarar vardır. Hiç olmazsa tahkikat dosyasında bu yön de araştırılmış olsun. Bilgilerinizi ve gereğini rica eder, saygılar sunarım.”
Bu konuyu, dönemin Güvenlik Kuvvetleri Komutanı emekli Tümgeneral Hasan Peker Günal’a sordum. Cumhurbaşkanı Denktaş’ı ziyaret ettiğini, Polis Genel Müdürü Atilla Sav’a geçmişte yaşanan bazı olayları da bildireceğini söylediğini belirtti. Günal “Sav, çok gayretli bir genel müdürdü. Ancak tahsil durumu da dikkate alınarak kendisinin görevden alınmasını önermiştim. Üçlü kararnameyle görevden alındı. Kendisine onuruna yakışır bir tören düzenlemiştik” dedi.