Türkiye sınırına kuş uçumu 35 kilometre uzaklıkta bulunan Gara dağları, stratejik bir öneme sahip. Mesut Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani, Irak yönetimine karşı savaştığı dönemde Gara dağlarını, teröristlerin kullandığı mağaraları üs olarak kullanıyordu. İçinde, yeni teknolojiye göre düzenlemeler yapılan mağaralara, son yıllarda PKK’lılar yerleşti.

Gara dağında bir mağarada tutulan, güneş yüzü görmeyen 13 vatan evladı, hep kurtarılacakları günü bekledi. Aileleri bakanlara gitti, yardımcılarına gitti, muhalefet partilerine gitti, onlara hep, “Sabır” dediler. Ancak aylar, yıllar geçiyor somut bir gelişme olmuyordu. Aileler, “Evlatlarımız hiç değilse sağ. Bir gün kurtarılacaktır” diye teselli ediliyordu.

GARA YOLUNDA

Gara’ya bugüne kadar askerimiz sanki hiç gitmemiş gibi gösteriliyor. Ömrü operasyonlarda geçmiş bir komutan, “Gara’ya çıkılmadı olur mu? Sadece ben en az 50 defa çıkmışımdır” diyor. Gidilip bir ay Gara’da kalındığı yıllar bile olmuş.

Dönemin 2. Ordu Komutanı Orgeneral Rasim Betir’in komutasında 1997 yılında Kuzey Irak Harekatı başladı. 7. Kolordu komutanı Korgeneral Yaşar Büyükanıt, yardımcısı Tümgeneral Hurşit Tolon’du. Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Altay Tokat, Jandarma Bölge Komutanı ve Diyarbakır Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Mehmet Çavdaroğlu da operasyondaydı. Yaklaşık 10 bin asker bu harekatta görev almıştı.

Harekat kapsamında, 7. Kolordu Komutanlığı’na bağlı birlikler ve bir zırhlı tugay Gara dağının tepesine kadar çıktı. Hem öyle bir çıkıştı ki, tanklar da kullanıldı. Dönüşte bir tankımız arızalandı. Peşmergelerin de katıldığı harekatta, bölücü terör örgütüne önemli kayıplar verdirildi. Kuşkusuz Devletimizin de kayıpları, şehitlerimiz oldu. Gara’da bulunan Saddam’ın sarayını, askerlerimizin karargah olarak kullandığını da eklemiş olalım.

GARA DESTANI

Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yayımlanan Jandarma dergisinde, 1997 harekatının destanı da yer alıyor. Tuğgeneral Mehmet Çavdaroğlu’nun yazdığı “Zaho Destanı”nda Gara bölümü şöyle yer alıyor:

Gara! Gara! Aşılmaz dağdır dediler,

Bağrı, namerde yardır dediler.

Saddam’ın sarayıyla diyardır dediler,

Neyleyim sevdalım,

Tankıyla, topuyla Mehmedime

Vız gelip yenildiler,

Böcek gibi ezildiler...

KURTARMA OPERASYONLARI

Bölücü terör örgütünün 6 yıldır elinde tuttuğu  asker ve polislerimizi bırakmamalarının nedeni, “Devletle pazarlık”, operasyonlarda askerimize karşı “Canlı kalkan” olarak kullanmak istemeleridir. Kurtarma operasyonları ilk kez de yapılmıyor. Zaho’nun Selamnişpala köyünde tutulan askerlerimiz sessiz-sedasız operasyonla kurtarılmıştı Kaldur dağında, Sinaht’ta da kurtarma operasyonları başarıyla sonuçlandırılmıştı. Bir operasyonun başarılı olması için sabırla beklenir, gözetlenir, fırsat olduğunda operasyon gerçekleştirilir.

Kurtarma operasyonları tabii ki büyük gizlilik ister. Yine deneyimli komutanlardan öğrendiğim, bu tür operasyonlara 3 taburla değil, bir-iki timle gidilir. Bir tim 12 kişiden oluşuyor. Helikopterle indirmenin en zayıf anı, iple inilmesidir. Üç askerimizin de iple inişleri sırasında şehit edildiklerini öğreniyorum.

“VUR” EMRİ VERİLDİ

Bölücü terör örgütü militanları kaçarken, kendileri için yük olacağını bildikleri asker ve polislerimizden kurtulmak ister.  Bırakıp gitmek de işlerine gelmezdi. Şehit etmekle, Türkiye’nin böyle bir operasyonda başarılı olamadığı imajı da yaratmak istediler.

Askerlerimizi hiç beklemedikleri bir anda karşılarında bulan PKK’lılar, o telaş içinde örgütün sözde cezaevi sorumlusuna, o da örgütün başı Murat Karayılan’a  ulaştı. Emir, “Öldürün, kurtulmaya çalışın” olduğu belirtiliyor.

Örgüt, Kandil’den talimat almadan böyle bir eylem yapamaz. Yapabilmesi için ya önceden “Asla sağ teslim etmeyin”  “Olay anında talimatlandırılmış” ya da kendi inisiyatifiyle bu eylemi gerçekleştirmişlerdir. Sağ olarak ele geçirilen iki teröristten alınan ilk bilgiler, “Vurun” emrinin Murat Karayılan üzerinden geldiği yolunda.

“BAŞARILI” DEDİRTMEMEK İÇİN

Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda kıdemli Üsteğmen rütbesindeyken gazi olan ve emekliye ayrılan Abdullah Ağar, kurtarma operasyonunda askerin bütün riskleri göze alarak görevini yaptığını belirtti. 13 vatandaşımızın şehit edilmesinin nedenini Ağar, bize şöyle yorumladı:

“YPG-PKK’nın büyük bir kinle, hırsla, şehvetle yıllardan beri fiziki/ruhi işkence yaptığı, eli kolu, gözü, ayağı bağlı, canlı canlı mezara (mağaraya) gömdüğü biçare insanlarımızı katlederek şehit etmesinin tek bir nedeni var: Türk Özel kuvvetleri, Türk Ordusu, Türk Devleti ‘Başardı’ denmemesi için.”

Operasyonda toplam 16 şehidimiz var. Tabii ki terör örgütüne de önemli kayıp verdirildi. Kuşkusuz bu yarım kalmayacak. Kış koşullarında iz sürmeye, operasyonlara devam. Hedef, Murat Karayılan ve örgütün üst düzey yöneticileridir. Devlet, bunun için ne yapılması gerekiyorsa yapacak.


6 yıl sonra o ışık söndü


Kuzey Irak’ta, Türkiye sınırına kuş uçumu 35 kilometre olan Gara Dağı’nın, 75 kilometre uzunlukta, 25 kilometre eninde olduğu biliniyor. Hoş, yalnız Gara bölgesi değil, Kuzey Irak’ın her tarafı dağ-taş. O bölgelerde operasyon yapmanın zorluklarını, ancak oralarda operasyon yapanlar bilir. Bugün, öyle bir anlatılıyor ki, sanki Gara’ya askerimiz ilk kez giriyor. Oysa, Gara, askerimizin gerektiği zaman operasyon yaptığı bölgelerden birisidir.

Gara’da 13’ü PKK tarafından yaklaşık 6 yıldır tutulan asker ve polislerimiz ile onları kurtarmak için helikopterden iple inerken şehit düşen üç askerimizle ilgili olarak yorumlar yapılıyor.

Askerlerimizin, daha önce yaşanan olaylarda olduğu gibi kurtarılması için başka yol ve yöntemlerin denenmediği üzerinde duruluyor.

KİMİSİNİ FİDYE İÇİN KAÇIRIR

Geçmişte de askerlerimiz, polislerimiz, güvenlik korucularımız kaçırıldı. Yalnız onlar değil siyasetçiler, zengin iş adamları da örgütün kaçırdıkları arasındaydı. İş adamlarını, siyasileri daha çok “Fidye” için kaçırırlar. Pazarlıklar sonucu istedikleri fidyenin verilmesi karşılığında teröristler ellerinde rehin tuttukları kişileri bırakır. Asker, polis ve diğer kamu görevlilerini kaçırmalarının nedeni ise onları “Canlı kalkan” yapmak, operasyonları engellemek ya da devletle pazarlığa oturmak için kullanmayı amaçlarlar.

Devletimiz, bugüne kadar terör örgütleriyle ellerinde tuttukları kamu görevlilerini bırakmaları için pazarlık yapmadı. Bazen kendiliklerinden bıraktılar, bazen çok sıkıştıkları için onları bırakıp gittiler. Yani, son olayda olduğu gibi toplu olarak şehit etmediler.

Bugün bölge ile ilgili konuşan bazı askerlerin, olayların geçtiği yerleri hiç bilmediği biliniyor. Ama o bölgeyle ilgili sanki yıllarca bulunmuş gibi yorumlar yapıyor. Bölgeyi bilenler, operasyonlara katılanlar da yapılan hataları biliyor. En çok üzerinde durdukları ise kurtarma operasyonunun bir-iki timle, yani 24 kişiyle yapılabilecekken, günler öncesi operasyonun başladığının açıklanmasıydı.

SAĞ SALİM KURTARILDILAR

Emekli Tuğgeneral Osman Aydoğan, daha önce Mehmetçik Vakfı Genel Müdür Yardımcılığı görevinde bulundu. Şehit yakınlarıyla, gazilerle hep birlikte oldu. İlginç araştırmaları da oluyor.  Hainler, 6 yıldır tuttukları 13 askerimizi şehit ettiler. Geçmişte yaşanan kaçırma ve kurtarma olaylarından örnekler verelim:

- 10 Ekim 1992: Van-Tatvan Karayolu’nun Şapur mevkiinde yolu kesen bir grup PKK’lı, bir astsubay, 2 er ve 1 imamı kaçardı. Kaçırılanlar daha sonra serbest bırakıldı.

- 20 Ağustos 1993: Batman Kozluk ilçesi yakınında yol kesen PKK’lılar, otobüste bulunan 13 askeri kaçırdı. Askerler daha sonra PKK tarafından serbest bırakıldı.

- 4 Aralık 1994: Hakkari’nin Uludere ilçesi kırsalındaki çatışmada yaralanan er İbrahim Yaylı PKK’lı teröristlerce kaçırıldı. Yaylı iki yıl sonra yani 1996 yılında Refah Partisi ve sivil toplum örgütlerinden gelen bir heyete teslim edildi.

- 15 Haziran 1995: Ortaklar Karakolu baskınından sonra kaçırılan 8 asker, Milletvekili Fethullah Erbaş, dönemin İHD Genel Başkanı Akın Birdal ve Mazlum Der Başkanı İhsan Aslan’ın devreye girmesiyle 18 ay sonra teslim edildi.

- 18 Temmuz 2005: Erzincan karayolunu kesen PKK, sivil kıyafetli er Coşkun Kırandi’yi kaçırdı. 4 Ağustos 2005 tarihinde Güleç Köyü kırsalında bir sivil heyete teslim edildi.

- 9 Ekim 2005: Şırnak’ta yol kesen bir grup PKK’lı, polis memuru Hakan Açıl’ı kaçırdı. Açıl 110 gün sonra 27 Ocak 2006’da İHD heyeti ile birlikte gelen babası Muammer Açıl’a teslim edildi.

- 22 Ekim 2007: Hakkari -Dağlıca bölgesinde 8 asker PKK tarafından kaçırıldı. 4 Kasım 2007 tarihinde serbest bırakıldı.

DAVA AÇILIYOR

Kaçırılan asker kurtarmaları dünyada da çoğunlukla hep böyle yürüyor. Ama bu tür kurtarmaya Türkiye’deki siyasi yetkililer pek sıcak bakmıyor. Kaçırılan askerleri almaya giden heyetlere hep davalar açılıyor.

Son Gara operasyonunda 16 şehidin hemen ardından Arap Rabia’ya gözyaşı dökenler, pandemi ortamında gülerek, eğlenerek neşe içerisinde kongre düzenliyor. Osman Paşa, “Bu tür bir harekâtla rehine kurtarmak uygun bir hareket tarzı değildir. Bu zücaciye dükkanına fil ile girmeye benzer. İsterseniz bin tane terörist öldürün, böyle bir operasyonda rehineleri sağ alamazsınız. Rehineleri sağ alamadığınızda tek sonuç vardır: Mutlak bir başarısızlık” diyor.

Geçmişte kaçırılıp serbest bırakılan 324 asker ve kamu görevlisi olduğunu öğreniyorum. Aileler Ankara’ya geliyor, ulaşabildikleri her makama gidiyordu. Evet, ilgileniliyordu. Hep sözler, “Sabır” diye bitiyordu. Aileler, çocuklarının bir gün döneceği umuduyla yaşıyordu. Ama, o ışık söndü. Hepsine rahmet diliyoruz.