Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan istifa ettirilen Melih Gökçek, kendi dönemine ilişkin yolsuzluk iddiaları savcılıklara taşındıkça, televizyona çıkıp Mansur Yavaş’ı, elinde salladığı gerçekliği tartışmalı belgelerle sıkıştırmayı çalışıyor.

Gökçek, televizyonda, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ndeki uygulamaları “FETÖ taktiği” olarak da niteliyor, FETÖ’cülerin belediyede etkili olduğunu da öne sürüyordu. Mansur Yavaş’ın, Gökçek gibi konuşmayacağını herkes bilir. Ekrana çıkıp tartışmak yerine olayı yargıya taşıdı.

“SAHTE BELGE DÜZENLİYOR”

Melih Gökçek dönemine ilişkin yolsuzluğun, rantın boyutunu, Mansur Yavaş düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Yavaş’ın, Gökçek dönemine ait asıl bombasını yakında patlatacağını ve bunun Ankapark’la ilgili olduğunu öğrendim. Bilinenlerden çok farklı iddialar yer alacak gibi gözüküyor. Bu konu hayli gizli tutuluyor. Gökçek, bu açıklama öncesi Yavaş’ı televizyonda şöyle suçladı:

“Adamlar 16 tane sahte evrak düzenlemiş. Şimdi adam gidiyor İzmir’e evrak topluyor. Faturanın içerisinde yazıyor. Atarak söylüyorum, çalı grubu ardıç diyelim 1 lira 80 kuruş. Belediye bundan 10 milyon adet almış 8 liradan, 9 liradan almış. 8 liradan alınca, 7 liradan alınca o fark 1 lira. 10 milyonda ne ediyor 70 milyon ediyor. ‘Melih Gökçek dönemindeki bürokratlar 70 milyonu cebe attı’ diyor. Bizim aldığımız ardıçlar 2 litrelik saksılardaydı. Mukayese edebilmeleri için bu ikisini faturalarda onun vasfının ne olduğunu yazması lazım. Müfettişler ne yapıyor, elleriyle rakamlar yazıyor. Şu kadar büyüklükte, çapta. Aldık bir inceledik her taraf sahtekarlık.”

İŞİN GERÇEĞİ

Gökçek’in iddiasına karşılık, Mansur Yavaş’ın avukatı Hilmi Güllü’nün, cevabından bir bölüm aktaralım:

- İzmir/Ödemiş’e müfettişler değil, 2019 yılı Ankara Bilirkişilik Bölge Kurulu listesinde yer alan bilirkişiler gitmiştir. Faturaların açıklama kısmında bulunan yazılar bizzat işletme sahipleri tarafından eklenmiştir. Sahte olduğu iddia edilen faturaları düzenleyen üreticiler, satımı yapılan bu bitkilere ilişkin üzerinde bitkisel şartnamede aranan özelliklerde bitkilerde herhangi bir nitelik bilgisinin (litre ya da saksı ağırlığı, gövde çevresi, boy vb.) olmaması nedeniyle işletme sahibi tarafından fatura üzerine açıklayıcı mahiyette bilgiler eklenerek yine işletme sahibi tarafından ‘Aslı gibidir’ ibareli kaşe ve mühür basılarak belgeler bilirkişilere sunulmuştur.

- Bilirkişilerce bu işletmeden, 2019 yılı için ayrıca rayiç birim fiyatı teklifi alınmadığından, sahte olduğu iddia edilen ancak gerçek olan geçmiş yıllara ait ilgili faturalar, yaklaşık maliyet hesabında kullanılmadı, örnekleme yöntemiyle, geçmiş tarihlerin fiyat gerçekleşmelerinin yansıtılması maksadıyla kullanıldı. Bu fatura, gerçekleşmelerinin daha da altında teklif fiyatlar tablolara yansıtıldığı ortadadır.

İFADE VERDİ

Fidancılık işletmecisi Serkan Yoldaş, programın yayınlandığı gün belediyeye gönderdiği dilekçede, Gökçek’in iddiasına karşı şunları yazdı:

“2019 yılında kasım ayı içinde, Ankara Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yürütülen bir inceleme kapsamında görevlendirildiği anlaşılan bilirkişi heyeti, işletmemize gelerek ellerinde yer alan teknik şartnamedeki (ebat, litre ya da saksı ağırlığı, gövde çevresi gibi) nitelikleri belirlenmiş bitki (çiçek, çalı, ağaç) kalemlerine göre rayiç birim fiyat teklifi talebinde bulunmuştur.

Verilen teknik şartnamede yer alan bazı bitki kalemlerine ilişkin, kendilerine yardımcı olmak adına, geçmiş yıllarda farklı aylara ait söz konusu kalemler ile ilgili olarak tarafımızca kesilmiş faturalar ve müstahsil makbuzları kendilerine verilmiştir. Bilirkişi heyetinin, o esnada yaptığı ayrıntılı incelemede, faturalar üzerinde bitki kalemlerinin niteliklerinin belirtilmemiş olduğunun söylenmesi üzerine, bizzat tarafımca, söz konusu faturalarda yer alan bitki kalemlerinin nitelikleri açıklayıcı ve gerçeğe uygun bilgi mahiyetinde yazılarak, şirket kaşesi, şahsımın imzası ve ‘aslı gibidir’ ibaresiyle birlikte, kendilerine yeniden teslim edilmiştir. Dolayısıyla, TV ekranında gösterilen faturada yer alan ibareler tarafımca yazılmak suretiyle bilirkişi heyetine verilmiştir.”

Avukat, suç duyurusunda, “Gökçek’in amacı, müvekkili açıkça karalamak ve kamuoyunda ‘Mansur Yavaş’ın evrakta sahtecilik suçunu işlediği’ izlenimini yaratmak ve kamuoyu nezdinde küçük düşürmek, itibarsızlaştırmaktır. Tüm iddiaları sadece Mansur Yavaş’ın onuru ve saygınlığını zedelemeye yöneliktir” diyor.

C. Savcısı, sahte belge düzenlediği öne sürülen firma sahibinin tanık olarak ifadesine başvurdu. Bu kişi, “Melih Gökçek beni aradı” dedi ve ilginç bir iddiada bulundu. Onu da pazar gününe bırakalım...


Bu proje, belki hayatınızı değiştirecek




Ekonomik olarak zor günlerden geçen üreticilere, CHP’li belediyeler farklı desteklerde bulunuyor. Tarımsal Kalkınma Projeleri’nden sonra, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, küçükbaş hayvan yetiştiricilerine de önemli bir projeyle başlattı.

Yılmaz Büyükerşen, uygulamalarıyla hep ‘ilk’lere damga vuruyor. Yeni projesine de “Eskişehir Modeli” adını verdi. Bu alanda da diğer yerel yönetimlere örnek oluyor. O yüzden, bazı belediyelerin görevlileri Eskişehir’e gönderiliyor, yerinde incelemeler yapıyor, bunları kentlerine taşıyor.

ATATÜRK’ÜN İZİNDE

Büyükşehir Belediyesi, 480 adet dişi merinos ile 20 adet merinos koç aldı. Böyle bir işe niçin kalkıştıklarını Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen anlatıyor:

“1925-1937 yılları arasına baktığınızda, ülkemizin tarım konusunda büyük atılımlar yaptığını görürsünüz. Bu atılımların arkasında, gerektiğinde traktöre binen, kooperatif kuran, kendi parasıyla satın aldığı, ‘ot bitmez’ denilen Atatürk Orman Çiftliği’nde tarla süren bir lider vardır. Mustafa Kemal Atatürk, ülkemizde tarımın gelişmesi için Avrupa’nın en önemli akademisyenlerini ülkemize defalarca davet etmiş, Eskişehir’de dâhil olmak üzere küçük ve büyükbaş hayvancılığın gelişmesi amacıyla çalışmalar yaptırtmıştır. Bizim yeniden bu günleri hatırlamaya, 21. yüzyıl teknolojisini de kullanarak tarımda model ülkelerden biri olmaya ihtiyacımız var.”

O dönemi yakından inceleyenler, “Eğer o çalışmalar bırakılmayıp devam ettirilseydi, şu anda dünyanın farklı ülkelerinden tohum ya da hayvan alan değil, bunları satarak ekonomimize büyük katkılar sağlayan bir ülke olurduk” diyor.

“OKUL GİBİ ÇALIŞACAK”

Bugün tarım ve hayvancılığımızın can çekiştiği belirtiliyor. İzlenen politikalar, köylerden kentlere olan göçlerin artması, üretimin azalması gibi sonuçlar, ülkemizi dışa bağımlı  hale getirdi. CHP’li belediyeler kırsalı desteklemeye kararlı. Büyükerşen, bu konuda şunları anlatıyor:

“İlçe belediyelerimiz ile birlikte Alpu- Fevziye ve Seyitgazi- Taşlık Mahallelerimizde (köyleri) büyükbaş hayvancılıktan sonra küçükbaş hayvancılığın üretimini de desteklemeye başladık. Kurduğumuz ve kuracağımız tesisler, sadece bir üretim merkezi olmayacak, aynı zamanda çiftçimizin her daim hizmetinde, adeta bir okul gibi çalışacak. Buralarda genç üreticilere eğitimler vereceğiz. Kendi personel ve araçlarımızla kamu kaynaklarını daha etkin ve tasarruflu kullanarak üreticiye destek olacağız.

Bu tesislerde sayısı artacak küçükbaş hayvanları, sözleşmeli tarıma dayalı bir şekilde köylümüze destek olarak, hem canlı hayvan desteği hem de yem ve tohum desteği sağlayacağız. Hayvancılık ile ilgili yaptığım araştırmalarda çok üzücü sonuçlar gördüm. Örneğin, ülkemizde her yıl bir milyon buzağı, dört milyon kuzu kaybediyoruz.  Uzmanlar, ‘çiftçimize doğru tentürdiyot kullanmayı öğretebilsek bu ölümleri oldukça azaltabileceğimizi’ belirtiyor.”

MERALAR, İŞGAL ALTINDA

Avrupa ülkelerinde kuzu ölümlüleri yüzde 5’i geçmezken, ülkemizde bu oran yüzde 25’e ulaşıyor. Ölümlerin yarısının bile  önüne geçilse, yurtdışından hayvan ithal etmeye gerek kalmayacak.

Yalnız  Eskişehirli değil, diğer illerimizde de çiftçimiz ıslah edilmiş meranın üretimi 2.5 katına kadar artırdığını yeterince bilmiyor. Mera alanları 21 millyon hektardan, 11 milyona düşmüş durumda. Oralar Sayıştay raporuna göre turizm alanı, termik santral, konut, fabrika, taş ocağı gibi farklı amaçlarla işgale uğramış.

ÇOBANLAR DA İTHAL

Hayvan ithalatından öte çobanları bile ithal olan ülkeyiz. Projeyi başlatan Yılmaz Büyükerşen’e, ne yapılması gerektiğini sorduğumuzda şunları anlatıyor:

“Biz kökleri köyde olan ama iş bulma umuduyla kente gitmiş, asgari ücrete çalışan genç evlatlarımız yeniden ata topraklarına dönsün, bu ülkede üretime katkı sağlasınlar istiyoruz. Bu işi nasıl yapacağını bilmeyen evlatlarımız hayvan, fide, fidan desteklerimizle, kendi işlerinin patronları olsun istiyoruz. Gururla ‘Çobanım’, ‘Çiftçiyim’ diyebilen gençlerdir bu ülkenin umudu. Atatürk’ün ‘Köylü milletin efendisidir’ sözünden yola çıkarak, yeniden köylüyü bu milletin efendisi yapmak istiyoruz. Çünkü kurtuluşumuz doğru tarım politikalarıyla gerçekleşecek tarımsal kalkınmadan geçiyor.”

Bu projeyle ilgilendiyseniz, ayrıntılı bilgi almak isterseniz Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetleri Dairesi’nin  0222- 229 04 45 telefonunu aramakla, belki hayatınız da değişecektir.