Ayhan Bilgen, HDP’nin Kars Belediye Başkanlığı döneminde yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gitti. Sonunu getiremeden tutuklandı, İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındı. Tutuklandı. Serbest bırakıldı. Tutuksuz yargılanmasına rağmen bakanlık göreve başlatmadı.

Belediye Başkanlığı yaptığı 1,5 yılda, Ankara siyasetinin tıkandığını, sistemin kilitlendiğini, parlamentodaki rollerle, toplumsal gerçeklik arasındaki makasın açıldığını gördü. Kimlik siyasetinin ve kamplaşmaların sanılandan daha az krediye sahip olduğunu, toplumun kutuplaşma istemediğini yerelde daha iyi anladı. Çünkü gerilim, vatandaşın sorunlarıyla yüzleşmeyi ve çözümü geciktiriyor.

KARARSIZ KİTLE

Seçimlerle ilgili kamuoyu araştırmalarında kararsız gibi gözüken ama ne yapmasının gerektiğinin farkında olan geniş bir kitle var. Onların bir kısmı kişisel çıkar ve rant amacına dönüşmemiş siyaseti arıyor. Hamaset, slogan bunları etkilemiyor. HDP’den istifa etmemiş olsa da Ayhan Bilgen’in, sessiz, kararsız kitleleri içine alacak bir parti kurma çalışması içinde olduğunu belirtelim. Ayhan Bilgen’i dinliyorum:

“Sessiz çoğunluğu anlamaya çalışmamız gerekir. Her şeyi bilen, buyurgan bir dil ve tarzla siyaset yapanlar, başta gençler olmak üzere siyasete mesafeli duran bu kitleyle de iletişim kuramazlar. Bu kitlenin kaygılarını, öfkelerini, beklentilerini anlayamazsak onların ülkemizin geleceğine doğru yerden katkı sunmalarını da sağlayamayız. Bu kitle, elbette farklı aidiyetlere ama bildiğimiz klasik kimlik tariflerine ve kalıplarına sığmayan bir sosyolojiye sahip. Siyaset dilimizi, tarzımızı yeniden yapılandıracağız. Ama alışkanlıklarımız, ezberlerimiz, kolaya kaçma ısrarımız onları anlamaya zahmet etmeden bir hamaset siyasetini önümüze koyuyor.”

[caption id="attachment_6808586" align="alignnone" width="1200"] Yeni parti kurma hazırlığındaki Ayhan Bilgen, Saygı Öztürk’ün sorularını yanıtladı.[/caption]

HDP HAMLE YAPAMIYOR

Bilgen, Türkiye’nin ihtiyacına cevap verecek açılımlara herkesin ihtiyacı olduğunu ama kimsenin risk almayı, farklı kesimlere hitap eden bir arayışı kurumsallaştırmayı zorlaştırdığın belirtiyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Bugün HDP, hem iktidar hem muhalefet için siyasetin, siyasal çözümün önünü açabilecek potansiyele sahip ama gerekli hamleyi yapamıyor. Kapatma davası gibi süreçler de sağlıklı ve cesur tartışma yapma olanağını daraltıyor. İçe kapanan ve korumacı refleks ise bu açılımı zorlaştırıyor.

HDP kurulduğunda Türkiye’nin bütünlüğü içinde ve silaha yer bırakmayacak demokratikleşme iddiasıyla yola çıkmıştı. 7 Haziran 2015 seçiminde toplum bu çıkışa destek vererek bir kredi açmıştı. Bu kredinin daha cesur ve yeni hamlelerle desteklenmesi için hepimizin risk alması gerekir. Türkiye toplumunun güvenlik hassasiyeti, bölünme korkusu ve çatışmalı süreçten kaynaklı tepkisini anlayan bir dil kurma ve toplumsal güven inşa etme sorumluluğu siyasette anahtar rol oynayabilir.”

HDP NE YAPMALI?

Bilgen “HDP’nin yapması gereken öncelikle kendi tabanı dışındaki kitlelerle sağlıklı bir diyalog kurmayı öncelemelidir. HDP’nin dışlanmasına karşı tek demokratik mekanizma toplumsal öznelerdir. Partiler arasındaki rekabet bunu zorlaştırabilir. Ama toplumsal hassasiyetler üzerine bir dil inşa edilebilirse  ülkeyi kim yönetirse yönetsin HDP’nin normalleşme sürecine katkı yapmasının önü açılır. Bugün sadece iktidar bloğunun değil Millet İttifakı’nın da  HDP ile açık bir pozisyon tarifi yapamıyor olması elbette sadece faturası HDP’ye kesilecek bir durum olmamakla birlikte, bunun çaresini arama ve bulma sorumluluğu doğal olarak HDP’nin omzundaki en önemli yüktür” diyor.

YENİ PARTİ

Farklı aidiyetlerin ülkede birlikte yaşaması, ülkeyi birlikte yönetmesi, hayatın içinde nasıl birlikte oluyorsa aynı zeminlerde birlikte siyaset yapabilmesi imkanının geliştirilmesi gerektiğini Bilgen anlatıyor ve neler yapmakta olduğunu da şöyle açıklıyor:

“Daha çok demokrasi ve sosyal adalet ortak paydasında ekonomik sorunlarla özgürlüklere dair talepleri eşit yurttaşlık zemininde çözebilecek bir siyasal platformun inşası için arama toplantıları ve görüşmeler yapıyoruz.  Bunun bir siyasal partiye dönüşmesi toplumun göstereceği ilgi ve bu tıkanmayı gören çevrelerin cesaretiyle sağlanabilir.”

HDP’nin kapatılmasına ilişkin davanın “Kapatmakla, kapatmaktan daha beter etmek” arasında bir tercih olarak seyredeceği havası var. Kapatmanın HDP’ye yarayacağı varsayımı ile “Kapatmayalım ama siyaset yapamaz bir pozisyona sokalım” görüşü öne çıkıyor. Ekonomik kaynakların kesilmesi, geniş bir kadroya siyasi yasak getirilmesi, Meclis grubunun da düşürülmesi durumunda geriye sadece yasal statüsünü koruyan bir tabela bırakılabilir.

UMUT VE GÜVEN

Ayhan Bilgen “Toplumun kopuşunu derinleştirecek değil, demokrasiye ve şiddetsiz çözüme yönelik beklentiyi güçlendirecek bir formüle Türkiye’nin ihtiyacı var. Seçmene şiddetsiz ama haklarını kararlı bir biçimde savunan seçenekler sunmalıyız. Kimlik siyasetinden uzak duran ama ekmeğinin derdinde olan kitle için çözüm, umut ve güven verilmeli” diyor.

AKP, bu süreçte yeni bir hamle yapar mı? Vatandaşlık tanımı, dil eğitimi ile ilgili düzenleme adımı atılırsa buna da şaşırmayalım.