Fenerbahçe, teknik direktör Emre Belözoğlu yönetiminde en zorlu maçına Alanya’da çıktı ancak belki de 5 maçlık bütün birikimi de basit bir hatayla Akdeniz’de bıraktı.

Belözoğlu, İrfan Can Kahveci’nin yokluğunda sisteminden taviz vermeyerek maça başladı. Mesut Özil tercihi başlı başına bir hataydı. Mesut gibi bir oyuncunun varlığı tabii ki tartışılmaz ama gerçekler ortada. 2 aydır sakat olan ve ciddi kondisyon eksiği olan bir isimle maça başlamak bir nevi yazı tura atmak gibiydi. Davidson gibi ligin en iyi kanat oyuncularından birinin karşısında Mesut olunca sezonun kaderini belirleyen Gökhan Gönül’ün işini daha da zorlaştırdı.

Aslında Fenerbahçe 20. dakikadan sonra oyuna da dengeyi getirdi. Tam ikinci yarı planları yapılırken 36 yaşındaki bir tecrübenin yapmaması gereken bir hata ortaya çıktı. Gökhan kalitesinde bir isim 2013 yılından sonra ilk defa oyundan atılıyor hem de bu kadar acemice bir kırmızı kartla.

Gökhan’ın bu hatasından sonra senaryo tamamen değişti. İkinci yarı Gustavo’nun oyuna girmesi doğru ancak oyundan çıkan isim yanlış. Mesut’u biraz daha oyunda tutmak anlamsızdı. Sonuç olarak Fenerbahçe maçın yarısından fazlasını 10 kişi oynayarak ligin en zorlu deplasmanlarından birinden 1 puan aldı. Şimdi asıl soru şu, bu zorlu deplasmanda 10 kişiyle 1 puan kazanç mıdır? Sezon ortasında olsa evet derdik ama artık asla değil.

Maçın sonunda yapılan 2 savunma hamlesi de bence şampiyonluk bekleyen camiaya yakışan bir müdahale değildi. Muhtemelen Emre hoca, gol yemeyip Beşiktaş’la puan farkını 3 maça çıkmasını engellemek istedi. Buna da saygım var ama 10 kişi de kalsanız, siz Fenerbahçesiniz, maçı kazanacak hamleler yapmalısınız. Maalesef kazanacak değil, 1 puanı kurtaracak hamleler gördük dün.

Beşiktaş’ın kalan 4 haftada 2 maç kaybetmesini beklemekten başka şansı yok sarı-lacivertlilerin. Küçük bir futbol mucizesi beklenecek aksi takdirde kulüp rekoru kırılarak şampiyonluk hasreti 8. sezona taşınacak.

Maçta konuşulması gereken skandal bir hata daha oldu. Evet, herkes penaltı öncesi ofsayt olduğuna ikna olmuştu. Ancak, o ince kural detayı ortaya çıkana kadar. Kitaptaki yorum hakem yorumcularını da ikiye böldü. Burada kararı VAR veremez. Orta hakemin gelip pozisyonu incelemesi gerekiyordu. VAR’daki hakem bu sezon benzer pozisyonda Fenerbahçe’nin Rizespor karşısında kazandığı penaltıyı VAR’a giderek onaylamıştı. Bu sefer hakemi VAR’a çağırmadılar. Yaşar Kemal Uğurlu pozisyonu izlese penaltı kararının arkasında durabilirdi. Peki burada sadece kabahati hakemlerde mi arayalım yoksa sessiz kalmayı tercih eden yönetimde mi?

Rakibin bir bardak suda fırtına kopartırken sen sessiz kalamazsın. Geçen hafta yazımda da belirtmiştim, “Türk futbolunda işler, yöneticilerin yaptığı konuşmaların etkisiyle de yürüyor. Sessiz kalırsanız canınız yanar, canınız yandığı zaman da ne kadar konuşsanız iş işten geçmiş olur!” İş işten geçti artık, bu saatten sonra konuşsanız da bir faydası yok.

Özetlersek Emre Belözoğlu’nun tercih hatası, Gökhan Gönül’ün tecrübesine yakışmayan hatası ve yönetimin sessiz kalma tercihinden doğan hatalar zinciri, Fenerbahçe’yi bir adım daha geriye götürdü.