Kanal İstanbul projesinin ticari ayağını, Katar’ın doğalgaz ve petrokimya projeleri Amerika’nın doğalgaz ihracat hedefleri ile Çin’in liman projeleri tamamlıyor.

Geçen hafta sonu Kanal İstanbul’un küresel ticaret yollarını çeşitlendirmek için yapılan bir proje olduğunu anlatmıştım.

Kuşak ve yol girişimi” yatırımlarıyla dünya ticaretindeki payını artırmayı hedefleyen Çin denizlere akıyor...

Türkiye’nin üçüncü büyük limanı Kumport, Çinlilerin oldu.

Osmangazi Köprüsü’ne, İstanbul Havalimanı’na da talipler...

★★★

Katar Antalya’da liman aldı ama bundan daha stratejik bir başka yatırım daha yaptı.

Katar ve Türk şirketleri arasında 5.2 milyar dolarlık bir enerji anlaşması imzalandı.

Türk işadamı ve Sabancı Holding’in eski CEO’su Celal Metin’in kurucusu olduğu Metcap Energy Investments ile Katar merkezli Fusion Dynamics, Trakya’da yapılması planlanan doğalgaza dayalı petrokimya tesisi için 2018 yılında 4 milyar dolarlık teşvik aldı.

Edirne’nin Saros Körfezi’ne kıyısı bulunan Keşan ilçesine bağlı Sazlıdere Köyü sahilinde, BOTAŞ tarafından “Yüzer gazlaştırma terminali (FSRU) ve Kara Boru Hattı, Taşıma ve Yükleme Limanı Projesi”, Saros Gönüllüleri Dayanışma Komisyonu tarafından açılan davalar sonuçlanmadan ilerliyor. Çanakkale’de çevrecileri ayaklandıran projenin Katar’ın bastırmasıyla ilerlediği iddia ediliyor.

Bu arada BOTAŞ’ın yurtdışında yaptırdığı FSRU (yüzer LNG depolama ve gazlaştırma) gemisi de Türk karasularına girmek üzere...

★★★

Kanal İstanbul’dan dünya denizlerinde dolaşan en büyük konsept gemi olarak belirlenen boyu 275 metre, draftı maksimum 17 metre olan ve ortalama 145.000 tonluk tankerlerin geçişine imkan sağlayacak bir tip enkesit kullanıldı” deniyor.

Tercümesi; sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tankerleri bu yolu kullanır...

ABD’nin 2030’da LNG ihracatını iki katına çıkararak 6 trilyon metreküpe ulaşacağı kaydediliyor.

Katar zaten dünyanın en büyük LNG ihracatçısı...

İstanbul Boğazı’ndan 2019 yılında geçen 43 bin gemi sayısının yapılan projeksiyonlara göre 78 bin adede yükseleceği öngörülüyor.

★★★

Rusya, Amerikan savaş gemilerinin Karadeniz’e çıkmasını istemez, Kanal İstanbul’a karşıdır” diye düşünenler varsa yanılıyor.

Rusya Ortadoğu Araştırmaları, Uluslararası İlişkiler ve Kamu Diplomasisi Merkezi Başkanı Vladimir Avatkov projenin ekonomik boyutuna işaret ederek, “İstanbul Boğazı’nın suyu azalıyor, şu anda gemi geçişi kısıtlı formatta yapılıyor ve yeni kanal elbette büyük talep görecek. Örneğin, Rusya’nın bu yöndeki ihracatı için imkanlar genişleyecek” diyor.

Kanal İstanbul’un nüfusu yarı yarıya tırpanlandı


Ulaştırma Bakanlığı’nın “Boğaz nefes alacak, Türkiye kazanacak” başlıklı Kanal İstanbul tanıtımında, 2011 yılında hazırlanan ilk “çevre düzeni planı” değişti.



İlk planda gökdelenlerle çevrili Kanal İstanbul’un iki yakasında oluşturulacak yerleşimlerde 1-1.5 milyon nüfus öngörülüyordu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan TOKİ’yi göreve çağırıyordu...

Devamında kent rantını cebine indiren müteahhitler koşarak kanal etrafındaki arazileri topladılar.

Erdoğan 15 Aralık 2019 günü ATV kanalındaydı.

Ekranlarda dönen Kanal İstanbul tanıtım filminde gökdelenler yer alıyordu. Dubai gibiydi...

2 Ocak 2020’de Erdoğan fikir değiştirmiş; “Dikey mimariyle şehirlerimize ihanet etmiş oluruz” demişti.

Bugün izlediğimiz Kanal İstanbul tanıtım filminde gökdelenin “G” sini görmüyoruz, adeta yemyeşil bir İsviçre kasabasındayız.

Bölgede öngörülen maksimum nüfus 500 bin kişidir” deniyor.

Buradan 20-100 bin metrekare arazi toplayan Suudi prensleri, AKP müteahhitleri bu arsaları ne yapacaklarını düşünedursunlar; İstanbullu çevreyi, Türkiye egemenlik haklarını dert etmeye devam edecek...

21. yüzyılda “özgürlük, bağımsızlık eşitlik” mücadelesi sürüyor


Birkaç ay öncesine gidelim...

Türkiye Doğu Akdeniz’deki haklarını korumak için Libya ile Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması imzalamış; Oruç Reis sismik araştırma gemisini KKTC’nin deniz sahasına indirmişti...

★★★

AB bu işe bozulup, aralık ayında Türkiye’ye “yaptırım”ı gündeme getirdi.

Oruç Reis Karadeniz’e çekildi; yorgan gitti-kavga bitti derken, AB’nin “Yunanistan değneğini” 2021 Haziran ayına kadar elinden bırakmayacağı ortaya çıktı.

AB, Suriyeli sığınmacıların yüzü suyu hürmetine Türkiye ile “pozitif gündem” oluşturma uğruna, neleri sineye çekmiyor ki...

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Avrupa Konseyi Başkanı Bay Michel koltuklarına geçerken, bir süre ayakta kalan Avrupa Komisyonu Başkanı Bayan von der Leyeen’li fotoğrafa bakınız...

AB ve Türkiye’yi “cinsiyet ayrımcılığında” eşitleyen bir manzara...

Her iki taraftan da (kariyerlerinden bağımsız olarak) erkekler, “eş statüdeki” bir kadını görmediler!

★★★

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2021 raporuna göre, dünya son 1 yılda 36 yıl geri gitti.

Türkiye de aynı endekste 3 basamak gerileyerek 156 ülke arasında 133. sırada yer aldı.

  1. yüzyıl gibi; 21. yüzyıl da “özgürlük-bağımsızlık-eşitlik” bildirgeleri imzacılarının çağı olacak!


ABD; Rusya’dan S-400 savunma füzeleri alım görüşmelerini 2017 yılında başlatan Savunma Sanayii Başkanlığı’nı (SSB) gözüne kestirdi.

SSB’nin dört kurum yetkilisine yaptırım uygulamasını 7 Nisan’da yürürlüğe soktu.

Neyse ki Türkiye, savunma sanayii ihracatında rekabet gücünü zayıflatan bu karardan önce Ukrayna’ya, Azerbaycan’a, Katar’a SİHA satmıştı...

Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerle 1936’da imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmaları Türkiye’ye nefes aldırıyordu.

Karadeniz, Fatih sondaj gemisinin doğalgaz  keşfi ile de taçlanan bir barış deniziydi....

Bir Karadeniz’in çırpınması kalmıştı, şu pandemide bu da oldu.

★★★

Türkiye Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı’nın tek imzası ile çıkabilir mi/feshedebilir mi?  Bu soruya Meclis Başkanı Mustafa ŞentopMümkün ama muhtemel değil” yanıtını verdi. “Mümkün ne demek?”, şimdi bu soru tartışılıyor.

Montrö; Türkiye’nin tapusu Lozan Antlaşması’nı tartışan küme ile toplumsal cinsiyet temelli kamu politikaları oluşmasını öngören Avrupa Konseyi’nin 2012 yılında imzaya açtığı İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çıkmasını destekleyen kümenin kesişim çemberinde kaldı...

Erdoğan’ın, Montrö’nün “an itibarıyla” tartışılmasından yana olmadığı anlaşıldı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin elverişli koşullarında Montrö Boğazlar Sözleşmesi “Daha iyisini bulduk” diye masaya yatırılır mı? Şentop’un dediği gibi, “Mümkün”!

TBMM’den böyle bir karar çıkar mı? Çıkmaz.

AKP erken seçime gider mi? Gitmez...