AKP iktidarının ilk 16 yılında, Hazine Müsteşarlığı’nın tepesindeki 2 isim...

2003-2014 yılları arasında İbrahim Halil Çanakcı Hazine Müsteşarı’ydı.

Çanakcı’nın yerine vekaleten Cavit Dağdaş atandı.

Dağdaş, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden 15 gün önce emekliye ayrılmıştı...

★★★

İkisi de kamudaki görevlerinin büyük bölümünü AKP hükümetlerinde AB Başmüzkarecisi, Dışişleri Bakanı, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile geçirdiler...

Babacan’ın 2020 yılında kurduğu DEVA Partisi’nde kurucu üye oldular.

★★★

2014-2016 yılına kadar Hazine ödeme garantili yap-işlet-devret (YİD) ve kamu-özel işbirliği (KÖİ) projeleri hakkında bu işlerin mutfağında yer almış en üst düzey bürokratlardan Çanakcı ve Dağdaş ne düşünüyor?

★★★

İstanbul’dan İzmir’e ücretli yoldan gitmenin maliyetinin 500 liraya ulaştığını hatırlattığımda Dağdaş’ın kullandığı şu cümle ilgimi çekiyor: “Ben geçmedim...

Düşük gelirli bir SGK emeklisi olmayan Dağdaş bile bu köprüden geçemiyor; pahalı geliyorsa, kimler geçecek!

★★★

Dağdaş devam ediyor:

2009 yılına kadar yaşadıklarımıza inanamıyordum, hangi uluslararası toplantıya gitsek ilk konuşmacı biz oluyorduk. 200 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı çektik... İki çıpası vardı ülkenin; birincisi AB, diğeri finansal disiplin... Bunları kaybettik. Şimdi de yaşadıklarıma inanamıyorum; orta gelir tuzağı diye tanımladığımız (kişi başına milli gelir 10-12 bin dolar aralığı) dönemi arar olduk.”

★★★

Hazine garantili ödemeler için bütçeden 31 milyar lira ayrıldı; bunun geri dönüşü olur mu?

Dağdaş; “YİD projeleri hakkında “Hazine görüşü” verirken fizibilite raporuna bakılır. Örneğin; araçlar Osmangazi Köprüsü’nden geçmek için 250 lira verecekler mi? İstanbul-İzmir Otoyolu çok gerekli bir projeydi. Kullanılmayan köprü yapmayalım... Projenin gerekli ve gereksiz bölümleri ayrılabilirdi. Bir kısmını devlet üstlenebilirdi. Kamu-özel işbirliği modellerinde en adil yöntem kullananın parasını ödemesi. Diğer durumda millet ödüyor” diye söze giriyor.

★★★

Devlet arşivlerinin kıymetini bilelim...

Dağdaş, “Hazine’nin imzaladığı tüm fizibilite raporlarında uyarılarımız yer alır. Öyle ki; kulakçık dediğimiz
yan notlarım bile raporlarda vardır. Bürokrasi titizlikle bütün riskleri yazdı
” diye devam ediyor...

★★★

Çanakcı, aynı soruma yanıt verirken 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Kanunu’nda 2004 yılından beri yapılan değişiklere işaret ediyor...

Hazine’nin fonksiyonu daraltıldı. Projenin yalnızca finansman yönünden değerlendirilmesi getirildi. Önceki yıllarda fizibilite raporu ilk Devlet Planlama Teşkilatı’na gider, oradan Yüksek Planlama Kurulu inceler, buralardan geçtikten sonra Hazine’ye gelirdi. Hazine raporu tüm yönleri ile inceledikten sonra ‘uydundur’ görüşü belirtirdi.

★★★

Hazine ödeme garantili projeler içinde en “olmazı”; Kütahya-Afyonkarahisar-Uşak illerinin ortasına yapılan “Zafer Havaalanını”...

2012-2020 yıllarında yaklaşık 9 milyon yolcu garanti edilirken, aynı dönemde 319 bin yolcu bu havaalanını kullandı...

Yatırım maliyeti 50 milyon Euro olan havaalanına, 46 milyon Euro garanti ödemesi yapıldı...

Çanakcı verdiğim bu örneğe “Hazine raporunda ‘Cömert’ olunduğu görüşünü belirttik” yanıtını veriyor.

★★★

Yapı Merkezi ve Güney Kore firması SKEC’a 1.2 milyar dolara ihale edilen Avrasya Tüneli’nin finasman müzakerelerinin 2 yıl sürdüğünü belirten Dağdaş, “Sözleşmeler iyi değil, kötü günler için hazırlanır. Mücbir sebeplere dayalı fesih ve revizyon kanalları belirlenir. Hazine garantilerinde finans kurumlarının muhatabı devlettir” diyor.

Bugün bunu yapmak mümkün mü?

Dağdaş, küresel pandemi koşullarında “normalleşme” evresine işaret ederek “Geç kalındı” yorumunu yapıyor.

★★★

Çanakcı sorunların AKP’nin “sistem” anlayışından kaynaklandığını belirterek, Külliye ve çevresinin kabullenmediği “gerçeği” tekrarlıyor:

AKP’den kamucu bir düzeltme beklemiyorum. İnşaat sektörüne dayalı büyüme modelini benimsiyor.

Yılların tecrübesi...