Mayısı geç... Haziranı da... Temmuz 2021’de Avrupa Birliği (AB) “ithalata karbon vergisi” uygulamasını duyurabilir...

Sınırda karbon vergisine; enerji, enerji tüketimi yoğun kağıt, cam, kimyasal, alüminyum, çimento, çelik ve kimyasal ürünlerin dahil edilmesi bekleniyor.

AB Komisyonu 11 Aralık 2019 tarihinde “European Green Deal” (Avrupa Yeşil Mutabakatı-AYM)” bildirisini açıklamıştı.

AB bu bildiri ile sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar 1990 seviyesine göre yüzde 50-55 azaltma ve 2050 yılına kadar “karbon nötr” olma hedefi koydu.

★★★

Avrupa Rüzgâr Enerjisi Birliği (WindEurope) “Avrupa’da Rüzgâr Enerjisi ve Ekonomik İyileşme Raporu-2020”na göre, Türkiye rüzgâr türbin ekipmanları üretiminde 12 tesisiyle 5’inci sırada yer alıyor.

Rüzgâr enerji santrali (RES) türbinleri üretiminin yüzde 45’i Çin’de, yüzde 45’i de Avrupa’da gerçekleşiyor.

Almanya Avrupa’nın rüzgâr türbini üretiminde yüzde 80’lik payla lider durumunda.

★★★

Yeşil Mutabakat yalnızca bir çevre anlaşması değil; sanayiyi, dijital dönüşümü ve uluslararası ticareti yeniden kurgulayacak.

Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) geçtiğimiz yılın sonlarında açıkladığı “Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu”, sektörler bazında sınırda karbon vergisi maliyetini ortaya koydu.

★★★

Sınırda karbon vergisinin ton başına 30 Euro olması durumunda, Türkiye’nin AB ülkelerine ihracatından doğan karbon faturası, sadece üretim kaynaklı emisyonlar dikkate alındığında 478 milyon Euro olacak.

Kullanılan enerji de emisyon değerlerine dahil edildiğinde fatura 1 milyar 85 milyon liraya çıkıyor.

★★★

Türkiye, RES türbin ekipmanları alanında dış yatırım çekebiliyor.

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Zorlu Tekstil Grubu Başkanı Necati Altın, Türkiye’de RES türbin kanatları üretiminde dünyanın önde gelen bir Alman firması ile bir Çin firmasının Türkiye’de yatırım yaptığını söylüyor.

Grup şirketlerinden Bursa’daki Korteks, sözü edilen Alman firmasının ana polyser iplik tedarikçisiymiş.

★★★

Rüzgâr türbini kanatlarında kullanılan özel bir elyafın, ürettikleri polyester iplikle bağlanarak kompozit yapıya kavuştuğunu belirtiyor.

2020 yılında 40 milyon dolar yatırım yapılan fabrikaya bu yıl da ilave 50 milyon dolarlık yatırımı programa aldıklarını ekliyor.

★★★

Tekstil denince akla giyecekler ya da ev tekstili geliyor. Hem de bunların neredeyse en düz hali...

Kayakçılar yün kazakla pistlere çıkmıyorlar ya da futbolcular tril tril bir penyeyle sahada oynamıyorlar.

Teknik tekstil devreye giriyor; terletmiyor, üşütmüyor; aydınlatıyor, su borularını tamir ediyor...

Sektör bunun bir adım ötesine geçip “akıllı tekstile” doğru gidiyor.

Mesela antibakteriyel perde oluyor da, antikor seviyesini ölçen çarşaf olamaz mı? Olmaz demem!..

★★★

Karbon salımıyla ortaya çıkan ve doğal hayatı tehdit eden iklim değişikliği, aşırı kaynak tüketimi; “sürdürülebilirlik” kavramını neredeyse kar-zararla eşitledi.

Altın; “Avrupa Birliği ‘Yeşil Mutabakat’ diye kocaman bir sayfa açtı. Bu sayfayı takip edemeyen, sürdürülebilirlik kriterlerine uygun üretim yapmayan işletmeler tahminimizden de çok yakın sürede faaliyetlerini sonlandırmak zorunda kalabilir. Hızlıca alt yapımızı, üretimimizi, süreçlerimizi adapte edecek alt yapıyı kurmaya başlamalıyız; 2022 geç olur...” dedi.

Zorlu’nun geçen yıl Sürdürülebilir Tekstil Üretimi (STeP) sertifikası aldığını belirten Altın, uyarıyor:

“Avrupa’da tüketici çevreye çok duyarlı ve çok ciddi baskısı var. Bu nedenle müşterilerimiz bizden yeşil üretim yaptığımızı belgeleyen ‘Made in Green’ sertifikası isteyecekler.”

Onlar istemeden yapılması gerekenleri sıralıyorum:

■ Çevreyi zehirleyen termik santraller kapatılmalı.

■ Bir avuç açgözlü zengin çok para kazanacak diye doğa nöbeti tutan halkın; köyüne, deresine, ağacına, toprağına; çitine çubuğuna; canına, cananına dalınmamalı.

■ Siyanürlü altın aranmamalı.

■ Doğalgaz ve petrol gibi fosil yakıt tüketimi hızla aşağı çekilmeli; rüzgâr ve güneş başta olmak üzere yenilenebilir enerji yatırımları hızlanmalı.

■ Denize foseptiği boşaltan tekneciler; kıyıları yok eden modern plaj hanutçuları, binlerce yıllık ağaçlara kereste muamelesi yapan turizmciler aynaya bakmalı...

Kanal İstanbul’un yol açacağı karbon emisyon miktarı hesaplandı mı?

Şimdi aklıma geldi de...