Sağlık kamusal bir hizmet alanıdır; yok efendim kim demiş...

Ülkemizde sağlık; turizm gelirleri ve  müteahhitlere-sağlık araç gereçleri pazarına kaynak doğuran bir sektördür.

Bunun içindir ki, kentin Covid-19’la mücadelede en çok ihtiyaç duyduğu salgın hastanesi, Atatürk Havalimanı pistinin orta yerine kondurulmuştur.

★★★

1008 yataklı Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’ne sağlık hizmetini Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi ekibi veriyor.

Şimdi soralım; bu hastanede kaç yabancı uyruklu hasta var?

Hastalar hastaneye nasıl ve nerelerden ulaşıyor?

Her iki hastanede mesai yapmak zorunda kalan sağlık ekibini düşünen var mı?

★★★

Şişlililer de benzer sorunları yaşıyor.

Günde bin hastanın acil girişi yaptığı ve günlük nüfusu 3 milyona  kadar çıkan Şişli’de 18 hastanenin yalnızca 2 tanesi devlete ait...

Birisi Okmeydanı’ndaki Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi, diğeri büyük bölümü taşınan Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi...

Taşındı” diyorum çünkü fiili durum bu.

Seyrantepe’de GS Türk Telekom Arena Stadyumu’nun karşısına yapılan hastanenin tabelasını okumayı biliyoruz: Seyrantepe Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi.

★★★

Şişli’den yola çıkan hasta, almak istediği hizmete göre ya Seyrantepe’ye ya da Sarıyer’e ulaşmak zorunda. Ya da gün içinde her ikisine...

AVM’lerde olduğu gibi Seyrantepe’deki binanın içinde metro durağı yok.

Hasta metro merdivenlerini inecek, çıkacak; yaklaşık 500- 600 metre yürüyerek hastaneye varacak.

Ya maç saatinde hastalanırsa...

O zaman metro da iptal!

★★★

Şişli’deki 2. Abdülhamid’in kızı için yaptırdığı 122 yıllık hastanenin Hazine’ye geçen  mülkiyetinin, 2018 Temmuz’unda Sultan Beyazıt Han Veli Vakfı’na devredildiği ortaya çıkmıştı.

Türkiye’de toplam 1014 taşınmazın Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildiği açıklandı.

★★★

Son haftam, “İstanbul’u parça parça vakıflara geçirdiler” yazım üzerine bana ulaşan okuyucularımla sohbetle geçti.

Mülkiyeti vakıflara devredilen İstanbul’daki 76 binanın tek tek hikayelerini yazmak, belgesel üretmek mümkün elbette...

★★★

Sanatın dilini kullanarak kent ve doğa varlıklarına dikkat çekmeye çalışanlar boş durmuyorlar.

Şişli Etfal Dayanışması” bileşenlerinden Doğa İçin Sanat (DİS) Derneği Başkanı Göksen Ezeltük, “İstanbul’da vakıflara geçen ikonik binaların tablolarını yapıp, sergi açmayı düşünüyoruz” diyor.

★★★

Şişli’nin orta yerinde 36.5 dönüm arazisi olan Şişli Etfal, branşlara bölünerek Seyrantepe ve Sarıyer’e taşındı.

Aşı ve poliklinik dışında hizmet vermiyor.

İktidarın “rant sevdalısı” sicili karşısında kaygılanan Şişli Etfal Dayanışması bileşenlerinden Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şişli Eş Başkanı Fadime Kavak, 6 Temmuz’da Meclis’te yaptıkları görüşmeleri aktarıyor.

AKP’li bir milletvekilinin kendilerine söylediği “Niye buralara kadar geliyorsunuz, planları bile yapıldı. Ne gerekiyorsa o yapılacak”  sözleri, “demokrasinin Ankara halini” çok iyi özetliyor...

★★★

Şişli Etfal’in yenilenerek, yeniden hastane olarak açılması mümkün olacak mı?

Dilerim olur!

Abdülhamid Han da olsan devletin karşısında “Tapum var” demeyeceksin...


“Trafik çok yoğun şimdi çıkma”


Başlıktaki bu cümle acaba İstanbul’un en çok hangi ilçesinde sarfediliyordur?

İktidar-sermaye güç birliği dağda da, ovada da, kentte de aynı “işgalci” zihniyeti sergiliyor.

Feriköy’de 1890 yılında kurulan Bomonti Bira Fabrikası’nın bulunduğu yere Doğuş Grubu,  2014 yılında “Bomontiada” yeme-içme-eğlence mekanı açtı.

Bomontiada’nın karşısındaki tarihi bira fabrikasına bağlı yapılar, 15 Mart 2019’da 2 No’lu Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararıyla, Hazine’den Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredildi.

Cami ve yurt binaları yapılıyor...

Bölgedeki parseller de yüksek katlı gayrimenkul projeleri ile doldu zaten. Şişli’nin nefes alamayan dar sokakları son hızla yapılaştı, yapılaşıyor; trafik hep kilit hep kilit...

Salgından korunun, trafikten kaçın...

Hayatlar değişiyor


Adabıyla çalışanın ev ya da araba sahibi olamayacağı kanaati yaygınlaşıyor.

Bir şey üretmeden zengin olmanın “mümkün” olduğuna ikna olan o kadar çok insan var ki...

Misal; bir yılda yatırdığı 100 bin liraya, ayda 10 bin lira kazanç sağlayacak.

Sisteme soktuğu her yeni yatırım üzerinden prim de alacak.

Saadet zinciri koptuğunda tablo bu kadar pembe olmuyor.

Patron, grup lideri; bankadan kredi çekip ya da pazar yerini satıp sisteme girenler filmin sonunda “Ben de mağdurum” diyor.



★★★

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) raporuna göre, 78 bin kişiden 511 milyon lira toplayan Çiftlik Bank davasının sanığı Mehmet Aydın cezaevinde...

15 Haziran’da Sas Holding’in muhasebecisi Sibel Koçan teslimat sırasında gaspçılar tarafından öldürüldü.

Patronu ve eski eşi Süleyman Aydın intihar etti.

Sisteme giren 13 bin 105 kişi “Paramız nerede” diye sabah akşam dövünüyor.

4 Temmuz’da yaşamını yitiren ünlü keman sanatçısı İlyas Tetik’in intiharına da kurduğu saadet zincirinin yol açtığı ileri sürüldü.

Cumhuriyet savcılıklarına “nitelikli dolandırıcılık” dilekçeleri yağıyor.

★★★

Sebepsiz zenginlik “amigolara” ihtiyaç duyuyor.

Deste deste paraları, lüks araçları ile bol bol video yayınlayanlarda hep aynı cümle: “Hayatlar değişiyor...”

Doğru ama aynı yönde değil.