Aslolan şu: Devletler düzeyinde oluşturulacak kamu politikaları pandemi ile mücadelede başarılı olabilir.

Peki devlet, düşünen akıllardan yararlanmaz mı; neden olmasın!

Türkiye’de ilk aşılamaya 14 Ocak’ta başladı.

3 milyon doz Coronavac aşısı, hızla sağlık çalışanları ve 80 yaş üstüne vuruluyor.

Sonrasına ilişkin “güvenli” ve de “sürdürülebilir” bir aşı politikası belirlendi mi bilmiyoruz; kaygılıyız...

★★★

Türkiye sahaya eksik takımla çıktı:

Aşılama yapan ülkeler arasında gerilerde kaldı, en büyük ticari partneri AB tarafından onaylanmamış Çin aşısı Coronavac’ı sipariş etti.

Aşı çeşitliliği sağlayamadı, fiyatını açıklamadı, tek aşıya kaldı, teslimat gecikti, aşı deneylerinin sonuçları tartışmalı çıktı, süreç şeffaf yönetilmedi...

Aşıya dolandı!...

★★★

İddia edildiği gibi nisan ayına kadar 50 milyon doz Coronovac aşısı ülkeye gelse bile nüfusun 3’te birine bile yetmiyor.

Bu durumda kitlesel bağışıklık elde edilemiyor. Sil baştan üçüncü, beşinci tur aşılamaya gitmek gerekebilir.

100 milyonun üzerinde doz aşıya ihtiyaç var ve zaman siparişlerini tamamlamayan ülkelerin aleyhine işliyor.



Adil ve eşit aşı dağıtımını desteklemek üzere Dünya Sağlık Örgütü (WHO) liderliğinde kurulan küresel aşı ittifakı COVAX, üye 172 ülkeden Haziran 2020’de 7.8 milyar Euro bağış sözü alındı.

Bu programa katılan ülkeler AB’nin onayladığı aşılardan olmaya başladılar.

Yaklaşık 40-50 ülkede aşılanan nüfus 30 milyonu geçti.

WHO, az gelişmiş ülkelerde aşılamanın 2024 yılına sarkacağına, gelişmiş ülkelerin aşı stoku yaptığına işaret ediyor.

Adil olmayan eşitsiz bir düzen...

★★★

Pandeminin etkilediği sektörlerin başında gelen turizmciler; elleri kolları bağlı vaziyette aşı yolu gözlemek istemiyorlar.

Bir öneri geliştirdiler.

Turizm Yatırımcıları Derneği (TYD), Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) ve Akdeniz Otelciler Birliği (AKTOB) sektör çalışanlarının aşılanması için gerekli finansmanın sektör tarafından karşılandığı “bir model” üzerinde görüş birliği oluştu.

Önerilerini Sağlık Bakanlığı’na sundular.

Gözler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çevrildi. Bakalım iki dudağı arasından hangi cümleler dökülecek...

★★★

Turizm sektöründe pandemi dönemi ve sonrasında da yaşanacak rekabet ortamını tahmin etmek güç değil.

Geçtiğimiz pazartesi akşamı 27 AB ülke lideri video konferanstaydı.

Yunanistan’ın seyahatlerin başlaması için “AB’den onaylı aşı sertifikası” teklifini görüştü.

Liderler bu toplantıda aşının “zorunluluk” yerine, “daha fazla teşvik” edilmesi yönünde eğilim ortaya koydu.

★★★

İngiltere’nin Pfizer-BioNTech aşısına acil kullanım onayı verdiği 2 Aralık günü, saatler içinde hareketlenen sektör, turizm ve ulaşımdı.

Aşı onayı ile birlikte ortaya çıkan “aşı turizmini” ele alan yazım üzerine, beni arayan eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel’den de Türkiye’ye yönelik kampanya önerisi dinliyorum.

★★★

Turizm sektörü çalışanlarının aşılandığını ve hizmet veren bütün kuruluşların güvenirliğini açıkça göstermek gerektiğini söyleyen Yücel’in “turizmgazetesi” portalında da yayımlanan önerileri şunlar:

- TÜRSAB ve seçilecek bir bölgedeki güçlü konaklama örgütü -örneğin Antalya’da AKTOB- işbirliği, uluslararası kurumlardan belirli miktarda aşıyı kendi olanaklarıyla satın alabilir. Sektörün bütün çalışanları ve havaalanı personeli aşı olur.

- Aşılama ile eş zamanlı olarak 14 gün süre ile yurt dışındaki hedef pazarlarda “kampanyanın” tanıtımı yapılır.

- Bu kampanyada özellikle AB ülkelerinde zorunlu hale getirilmek istenen Biontech-Pfizer aşısı tercih edilebilir.

- Böylelikle AB onayı olmayan aşıları uygulayan ülkelere getirilebilecek olası seyahat sınırlamaları önlenebilir.

- Havaalanları giriş ve çıkışlarında test ve aşı uygulamalarının kayıtlarını tutan ve retina okuyucularla desteklenmiş akıllı sensör yardımıyla, bu işlemler kısa sürede sonlandırılarak veri tabanlarına işlenebilir.

TOBB gibi üst kuruluşlarda da benzer modeller üretiyordur.

İş başa düştü.