Çayı, cumhurun (halkın) içeceği haline getiren Cumhuriyettir. Cumhuriyet, planlı, programlı yetiştiricilik ve modern (fabrikasyon) üretimle çayı, cumhurun (halkın) kolayca ulaşabileceği yaygın bir ürün haline getirdi


Rize’de sel geldi, Cumhurbaşkanı çay fırlattı. Marmaris’te ormanlar yandı, Cumhurbaşkanı yine çay fırlattı. Seçim zamanlarında çay fırlatıldığını görmüştük de afet zamanlarında çay fırlatıldığını ilk kez görüyoruz. Görülen o ki, Rizeli Cumhurbaşkanı Erdoğan, çayı, partisiyle özdeşleştirmiş durumda. Ancak Türkiye’de ilk çay kanunlarını 1924’te ve 1940’ta Atatürk ve İnönü’nün CHP’si çıkardı. Türkiye’de planlı, programlı yetiştiricilik, modern çay tarımı -önceki bazı denemeler hariç- 1924’te Cumhuriyetle başladı. Türkiye’de ilk çay fabrikası 1947’de İsmet İnönü döneminde kuruldu.

İşte Osmanlı’dan Cumhuriyete Türkiye’de çayın kısa tarihi...

OSMANLI’DA ÇAY

Osmanlı’da 1777 tarihli bir attariye defterinde çay kaydına rastlanıyor. 1816 tarihli bir gümrük defterine göre Osmanlı’nın bir miktar çay ithal ettiği anlaşılıyor. Osmanlı’da 1879’da Hacı Mehmet İzzet Efendi’nin ilk “Çay Risalesi” yayınlanıyor. Çayın faydaları anlatılıyor. 1892’de Ali Nazima’nın “Çay” kitabı, 1912’de de Mehmet Arif’in “Çay Hakkında Malumat” adlı kitapları çıkıyor. 1878 tarihli bir salnameye göre Hopa’da belli bir miktar çay yetiştiriliyor. (Alikılıç, s. 271-272).

Osmanlı’da çay ilk kez 19. yüzyılın sonunda bir tarımsal ürün olarak düşünülüyor. 1894’te, Orman, Madenler ve Tarım Bakanı Selim Paşa, saraya (II. Abdülhamit’e) gönderdiği bir yazıda çayın faydalarını anlatarak çay tarımının yapılması istiyor. Deneme amacıyla Japonya’dan tohum sipariş edildiğini de belirtiyor. Padişahtan izin istiyor. (BOA. İOM.2/1312.R.2. Alikılıç, s. 273-274) Böylece Bursa’da çay yetiştirilmeye çalışılıyor, ancak ekolojik elverişsizlik nedeniyle bu girişim başarısız oluyor.

1912’de Rize Ziraat Odası Başkanı Hulusi Bey, Batum’dan getirdiği çay tohumlarını kendi bahçesinde ekiyor. Tohumlar boy veriyor. Hulusi Bey, çay konusundaki çalışmalarını Hariciye Nezareti’ne ve Halkalı Ziraat Mektebi’nden Ali Rıza (Erten)’e sunuyor. (Karadeniz, s. 63-65).

1918’de Halkalı Yüksek Ziraat Mektebi’nden Botanikçi Ali Rıza (Erten), çayın Anadolu’da yetiştirilmesi için çay tarımının geliştiği Batum’a bir gezi düzenliyor. Yaptığı inceleme sonunda İktisat Vekâleti’ne “Şimali Şarki Anadolu ve Kafkasya’da Tetkikatı Zirai” adlı bir rapor sunuyor. Bu rapor 1921’de kitap haline getiriliyor.

Özetle Osmanlı’da çay konusunda deneme niteliğinde bazı çalışmalar var.19.yuzyılda Karadeniz’de kendi olanaklarıyla çay yetiştirmeye çalışanlar da var. Yavaş yavaş çayhaneler de açılmaya başlanmış, Ancak Osmanlı’da planlı, programlı ve modern (fabrikasyon) bir çay tarımı yok. 19.yüzyılın sonunda Osmanlı’da çay yaygın değil.

Atatürk, ölümünden 15 gün önce Rize çay fidanlığını fabrikasyona uygun hale getirmek için Sovyetler Birliği’ne iki memur gönderiyor. (BCA, 30.18.1.2-85.91.11, 26.10.1938).

Cumhuriyetin Çay Israrı ve Zihni Derin


1920’de TBMM’de ilk Ziraat Genel Müdürü olarak görevlendirilen Zihni (Derin), Ali Rıza (Erten)’in 1921’de kitap olarak basılan çay tarımıyla ilgili raporunu okuyor. Rize ve çevresinin çay üretimine elverişli olduğunu belirterek Atatürk’ün dikkatini çekiyor. Hükümet, Zihni (Derin)’i, Rize ve çevresinde araştırmalar yapması için bölgeye gönderiyor.

Zihni (Derin), 1923’te Rize’de Garal Dağı (Ziraat Botanik Bahçesi) diye adlandırılan 15 dekarlık fidanlık alana Batum’dan getirttiği mandalina, portakal, greyfurt, ağaçkavunu, limon, bambu ve çay fidanları diktiriyor. Bu ilk deneme başarılı olmuyor. 1924’te Batum’da Rusların kurduğu çay bahçelerini, çay fabrikasını ve Astropikal Bitkiler Araştırma İstasyonu’nu inceleyen Zihni Derin, Batum’dan getirdiği Rus Bahçıvan Emil Vlakov ile birlikte 70-80 dönümlük alanda çalışmaya başlıyor. Batum’dan getirttiği çay tohumlarını halka dağıtıp Ankara’ya dönüyor.

1924’te Rize’de çay tarımı için Merkez Fidanlığı kuruluyor.

Zihni Derin


Zihni Derin, 1924’te çayla ilgili bir kanun tasarısı hazırlayıp meclise sunuyor. 6 Şubat 1924’te 407 sayılı “Rize Vilâyetiyle Borçka Kazasında Fındık, Portakal, Limon, Mandalina ve Çay Yetiştirilmesi Hakkında Kanun” kabul ediliyor. Bu kanunla Rize ve Artvin Borçka’da bazı ürünlerle birlikte çay yetiştirilmesine karar veriliyor. 407. Sayılı kanunun 3. maddesine göre fidanları hükümet parasız verecektir. 5. maddesine göre fidan dikilen araziden 10 yıl vergi alınmayacaktır. Bu kanunla Rize ve Borçka’da çay yetiştireceklere her türlü kolaylık sağlanıyor.

1928’de İktisat Vekâleti bütçesinden Amerikan asma, çay ve meyve fidanlıklarına ayrılan 8 bin liralık ödenek 40 bin liraya çıkarılıyor.

Rize ve civarında incelemeler yapılıyor, çay yetiştirmeye en uygun alanlar belirleniyor.

Ancak 1930’ların sonuna kadar çay tarımında istenen başarı yakalanamadı.

Başbakan İsmet İnönü, 1935’te Rize’ye gitti. Çay yetiştiriciliğini yerinde gördü. “Buna sahip çıkalım, bu bitki Rize’yi kurtaracaktır” diyerek çay üretim çalışmalarının hızlandırılmasını istedi. Rize’de çay üretiminin artırılması için 1930’larda ve 1940’larda CHP hükümetlerinde Tarım Bakanlığı yapan Muhlis Erkmen önemli çalışmalar yaptı. Yine 1940’larda CHP Hükümetlerinde Tarım Bakanlığı yapan Şevket Raşit Hatipoğlu da çay üretimi için araştırmalar yaptı. Araştırmaları sonunda, “Türkiye’de Çay İktisadiyatı” adlı bir eser yazdı. (Yurtoğlu, s.212)

1937’de Tarım Bakanlığı Baş Müşavirliğine atanan Zihni Derin, 1938’de Rize ve çevresinde kurulacak tarım teşkilatının koordinatörlüğüne getirildi. Derin, uzun bir aradan sonra Rize’ ye giderek çalışmalara başladı.

1938’de çay konusunda bilimsel araştırmalar yapmak için Rize’de bir laboratuvar kuruldu.

1937’de Sovyetler Birliği’nden 2000 kg. çay tohumu getirildi. Rize’de Hayrat Fidanlığı kuruldu. 1938’de Batum’dan 30.500 kg. çay tohumu getirilerek Fener Fidanlığı kuruldu. Sovyetler Birliği’nden 1939’da 30 ton, 1940’da ise 20 ton çay tohumu alındı. 1937’de Rize’de 111 dekarlık çay fidanlığı kuruldu. 1938’de 108 dekarlık yeni bir fidanlık daha kuruldu. Böylece Rize’de 200 dekarı aşkın bir “tohum bahçesi” oluşturuldu. 77 köy, 300 müşterek fidanlıkta 15 milyonu aşkın fidan yetiştirildi. Köylüye yüz binlerce fidan dağıtıldı. Rize’de kurulan çay bahçelerinde çay üretimine başlandı. 1938’de 135 kilo çay yaprağı üretilerek elde edilen 30 kilo kuru çay Ankara’ya gönderildi. (Alikılıç, s.276, Tekeli-İlkin, s. 323, 330)

Çay konusunda uzmanlaşmaları için yurt dışına gönderilen öğrencilere 1938 yılı Ziraat Vekâleti bütçesinden 10 bin lira ayrıldı.

II. Dünya Savaşı yıllarında, Rize’de çay üretiminin henüz başlangıcında, çay ekim ve üretim kültürü sayesinde bölgeye yılda ortalama 500 bin liradan fazla gelir sağlandı. (Yurtoğlu, s. 213)

Çay Kanunu (1940)


27 Mart 1940’ta 3788 sayılı “Çay Kanunu” çıkarıldı. Bu kanuna göre Rize ve civarındaki çay tarım alanları (30 bin dönüm) belirlendi. Kanunun 1. maddesine göre kurulacak veya kurulmuş bulunan çay bahçelerinin Tarım Bakanlığı’nın belirleyeceği teknik esaslarla oluşturulup bakılması zorunlu kılındı. Kanunun 2. maddesiyle çay bahçesi kuracaklara Tarım Bakanlığı’ndan ruhsatname alma zorunluluğu getirildi. 4. madde ile çay bahçesi kuracaklara çay tohumu, fidanı, kimyevî gübre ve yeşil gübre tohumu ekim veya dikimden itibaren 5 yıl süreyle parasız verilecekti. Ayrıca çay bahçesinin her 500 ağacı için birer yıl süre ile üç defada 20’şer liraya kadar faizsiz kredi verilecekti. 7. maddeye göre çay tarımı yapmak isteyip de toprağı olmayanlara 5 dekarı geçmemek üzere devlete ait bazı alanlarda çay tarımı yapma izni verilecekti. Bu sayede oluşturulan çay bahçeleri o kişilerin mirasçılarına kalacaktı.

Çay Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden iki yıl sonra 1942’de çiftçilere verilen fidanlar ve dağıtılan tohumlarla oluşturulan çaylıkların genişliği 12 bin dekarı aştı. II. Dünya Savaşı koşullarına rağmen Türkiye’de çay tarımı gelişti. Öyle ki, 1943 sonunda Rize’de kurduğu çay bahçeleri ile üretime katılan 7 bin çiftçi orada nüfusun üçte birinden fazlasını oluşturuyordu. Bölgede çay üretiminden geçimini sağlayan kişi sayısı 100 bine, çay bahçeleri toplam alanı 20 bin dönüme yaklaştı. Rize Çay İşletmeleri Müdürlüğü’nün çay üretimi, bir önceki yıla göre  %150’ye yakın bir artışla 17 tona yükseldi. (Yurtoğlu, s.215) 1944’te Türkiye’de kuru çay üretimi 38 bin kg’ın üzerine çıktı.

1942’de 4223 sayılı kanunla çay üretimi, işlenmesi ve pazarlanması devlet tekeline alındı.

İlk Çay Fabrikasının Açılışı (1947)


Rize Çay Fabrikası.


Ziraat Vekâleti, 1938’de Rize’de Merkez Çay Atölyesi’ni kurdu. Atölyedeki makineler İngiltere’den getirildi. Çay ilk kez bu atölyede işlendi. Hükümet, zamanla bu atölyelerin sayısını 4’e çıkardı. 1942’de Uzunkaya ve Gündoğdu, 1943’de Çayeli çay atölyeleri açıldı. Bu çay atölyeleri yılda 6 ay, 30 kişilik kadrolarıyla gece gündüz aralıksız çay üretmeye başladılar. (Yurtoğlu, s.213, Tekeli-İlkin, s. 330)

Cumhurbaşkanı Atatürk, ölümünden 15 gün önce, 26 Ekim 1938’de imzaladığı bir kararnameyle “Rize’de kurulan çay fidanlığının daha teknik ve daha verimli olabilmesi amacıyla biri çay plantasyonu, diğeri fabrikasyon üzerinde araştırma yapmak üzere” Rize Çay Fidanlığı memurlarından iki kişinin Sovyet Rusya’ya gönderilmesini istedi. (BCA, 30.18.1.2-85.91.11, 26.10.1938). Böylece Atatürk, Rize’de çay fabrikası kurulması için ölmeden önce ilk adımı atmış oldu.

Cumhurbaşkanı İsmet İnönü de 28 Şubat 1944’de imzaladığı bir kararname ile Rize Çay Atölyeleri Müdürü Asım Zihnioğlu’nu çay tarımı ve sanayisi konusunda incelemelerde bulunmak üzere Hindistan’a gönderdi. (BCA, 30.18.1. 2-104.13.19, 28.02.1944). 

Cumhuriyet, 18 Temmuz 1947


1940 “Çay Kanunu” sonrasında çay üretiminin artması nedeniyle çay atölyeleri yetersiz kalınca dönemin CHP hükümeti, Rize’de bir çay fabrikası kurmaya karar verdi. Türkiye’nin ilk çay fabrikasının temeli 2 Haziran 1946’da Rize’de atıldı. 655 bin liraya mal olması planlanan fabrikanın makineleri İngiltere’den getirildi. Türkiye’de ilk çay fabrikası, (60 ton kapasiteyle), 16 Temmuz 1947’de Rize Fener Mahallesi’nde Merkez Çay Fabrikası adıyla işletmeye açıldı. Daha sonra çay fabrikalarının sayısı arttı.

★★★

Çayı, cumhurun (halkın) içeceği haline getiren Cumhuriyettir. Türkiye’de ilk çay kanunları 1924’te ve 1940’ta çıkarıldı. Planlı programlı ilk çay üretimi –önceki bazı denemeler hariç- 1924’te başladı. Bu süreçte Zihni Derin’in rolü büyüktü. İlk çay fabrikası Rize’de 1947’de kuruldu. Cumhuriyet, çayı, planlı, programlı yetiştiricilik ve modern (fabrikasyon) üretimle cumhurun (halkın) kolayca ulaşabileceği yaygın bir ürün haline getirdi.

KAYNAKLAR:

- “Çayın Tarihçesi”, https://www.rtb.org.tr/tr.

- Başkanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA belgeleri).

- Birinci Köy Ziraat ve Kalkınma Kongresi Raporları, Ankara 1939.

- Dündar Alikılıç, “Çayın Karadeniz Bölgesi İçin Önemi ve Tarihi Seyri”, Karadeniz İncelemeleri Dergisi, (2016), 21, s. 269-280.

- Ekrem Karadeniz, “Türkiye’ye Çay Hangi Tarihte Nasıl Girdi?” Tarih ve Edebiyat Mecmuası, S. 8, Ağustos 1979, s. 63-65.

- İlhan Tekeli-Selim İlkin, “Devletçilik Dönemi Tarım Politikaları”,Cumhuriyetin Harcı, İstanbul, 2004.

- Nadir Yurtoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti’nde Çay Yetiştiriciliği ve Çay Politikaları (1923-1960)”, Article  in  History Studies International Journal Of History, November 2018, s. 210-232.

- TBMM Zabıt Cerideleri ve Tutanak Dergileri.