20 Kasım 1922 Pazartesi: Kendi kurtuluşu için İngilizlere sığınıp ülkeden kaçan
Vahdettin’in Malta’ya çıktığı o gün, TBMM temsilcisi İsmet Paşa da Türkiye’nin kurtuluşu için aylarca mücadele edeceği Lozan Konferansı’nın açılış törenine katılıyordu.

99 yıl önce bugünlerde, 20 Kasım 1922 Pazartesi günü Lozan Konferansı toplandı. İsmet Paşa başkanlığındaki Türk heyeti Lozan’da bir emperyalist cepheye karşı aylarca kıyasıya mücadele etti. Peki, Lozan Konferansı nasıl toplandı? Türkiye’yi Lozan’da neden İsmet Paşa temsil etti? Lozan’a giden Türk heyeti nasıl belirlendi? Lozan yolculuğu nasıl gerçekleşti?

MUDANYA’DAN LOZAN’A

26-30 Ağustos 1922’deki Büyük Zafer’in ardından 9 Eylül 1922’de İzmir, 18 Eylül 1922’de Batı Anadolu düşmandan temizlendi. Türkiye’yi İsmet Paşa’nın temsil ettiği ateşkes görüşmeleri sonunda 11 Ekim 1922’de Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı. Müttefikler (İngiltere, Fransa, İtalya) Yunanların Doğu Trakya’yı boşaltıp Türkiye’ye bırakmasını kabul ettiler. Böylece Doğu Trakya yeni bir savaş yapılmadan kurtarıldı. Doğu Trakya’nın Yunan işgalinden kurtarılması, Avrupa’da, “Türklerin yeniden Avrupa’ya dönüşü” olarak üzüntüyle karşılandı.

17 Ekim 1922’de İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold, Lord Curzon’a gönderdiği raporda şöyle diyordu: “Kemalistler, Anadolu’da Yunanların hesabını gördükten sonra gelişmelerin ağırlık merkezi Boğazlara ve Trakya’ya kaydı ve Mudanya Konferansı’na gidildi. Kemalistler savaşmadan Doğu Trakya’yı kazandılar... Kemalistler, Misak-ı Milli’den ödün vermek niyetinde değildirler. Ama karşılarında İngiltere vardır. Sevr Antlaşması ölmüştür. Ancak şimdi Müttefikler Misak-ı Milli ile boğuşmak durumundadırlar. (...) Bu durumda İngiltere bu bölgedeki kuvvetlerini artırmalıdır...” (Şimşir, s. 52)

Rumbold çok haklıydı. Kemalistler, tam da Rumbold’un tahmin ettiği gibi, barış konferansında tam bağımsızlık için kıyasıya bir mücadeleye girişeceklerdi.

Lozan Öncesi Saltanatın Kaldırılması


Türkiye, 4 Ekim 1922’de Müttefiklere, barış konferansının 20 Ekim 1922’de İzmir’de toplanmasını önerdi. Fakat Müttefikler barış konferansının toplanması işini olabildiğince ağırdan aldılar. Bir ay kadar Türkiye’ye cevap vermediler.

İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold, 19 Ekim 1922’de Lord Curzon’a gönderdiği bir telgrafta, barış konferansının yerinin ve tarihinin Türklere bir an önce bildirilmesi gerektiğini, daha fazla gecikmenin İngiltere için kötü sonuçlar doğuracağını bildirdi. Rumbold, “Kemalist kuvvetler 48 saat içinde İstanbul Boğazı’na gelebilirler...” diyordu. (Şimşir, s.55)

Müttefikler, Türkiye’nin 4 Ekim 1922 tarihli notasına, bir ay kadar sonra, 27 Ekim 1922’de cevap verdiler. Fakat Türk tarafında ikilik yaratmak için hem İstanbul hem Ankara hükümetini, 13 Kasım 1922’de İsviçre’nin Lozan kentinde toplanacak barış görüşmelerine davet etiler.

Bunun üzerine 29 Ekim 1922’de İstanbul’daki Osmanlı Saray Hükümeti Sadrazamı Tevfik Paşa, TBMM Başkanlığı’na gönderdiği bir yazıda, Ankara Hükümeti ile İstanbul Hükümeti’nin barış görüşmelerinde birlikte hareket etmelerini istedi. Atatürk, Tevfik Paşa’nın teklifini, “Türkiye Devleti, yalnız TBMM Hükümeti tarafından temsil edilir” diyerek reddetti.

Atatürk, ülkeyi cumhuriyete taşımak için öncelikle saltanatı kaldırmak istiyor, bunun için en uygun zamanı bekliyordu. İstanbul’daki Osmanlı Saray Hükümetinin barış görüşmelerine katılma ısrarı, Atatürk’e Lozan öncesinde aradığı fırsatı verdi. Saltanat kaldırılacak ve Osmanlı Saray Hükümetine son verilecekti.

TBMM, 1 Kasım 1922’de saltanat ile hilafeti birbirinden ayırıp saltanatı kaldırdı. Böylece bir taşla iki kuş vuruldu. Hem Lozan Konferansı’na sadece Ankara Hükümetinin katılması sağlanarak İngiltere’nin Türk tarafını bölme planı etkisizleştirildi, hem de harika bir zamanlamayla cumhuriyetin önündeki en büyük engel (saltanat) ortadan kaldırıldı.

Lozan Heyetinin Belirlenmesi ve Heyete Verilen Talimatlar


Atatürk, Lozan’da Türkiye’yi –Mudanya’daki başarısını da dikkate alarak- İsmet Paşa’nın temsil etmesini istedi. Atatürk’ün Nutuk’taki anlatımıyla, önce Yusuf Kemal Bey Dışişleri Bakanlığı’ndan istifa etti. Yusuf Kemal Bey, bu işi en iyi İsmet Paşa’nın yapacağını söylemişti. Bu arada Rauf Bey baş delege olarak Lozan’a gitmek istemiş, İsmet Paşa’yı da danışman olarak yanına almayı önermişti. Ancak Atatürk, İsmet Paşa’dan “danışman” olarak değil, “başkan” olarak daha çok yararlanılabileceğini belirtti. Atatürk, İsmet Paşa’dan, Lozan’a gitmesini istediğinde ise İsmet Paşa asker olduğunu söyleyerek özür diledi, ancak daha sonra öneriyi bir “buyruk” sayarak kabul etti. İsmet Paşa’nın anlattığına göre Lozan heyetine Kazım Karabekir Paşa da başkan olmak istemişti.

[caption id="attachment_6782397" align="alignnone" width="1200"] İsmet Paşa ve Lozan delegeleri.[/caption]

Dışişleri Bakanı seçilen İsmet Paşa, 28 Ekim 1922’de orduya veda etti. 2 Kasım 1922’de meclis gizli oturumunda yapılan oylamada delegelerin hükümet tarafından seçilmesi kabul edildi. Hükümet, Dışişleri Bakanı İsmet Paşa’yı baş delege, Dr. Rıza Nur ve Hasan Saka’yı da delege olarak belirlemişti. TBMM, ayrı ayrı oylama ile 6 milletvekilinin (İsmet İnönü, Rıza Nur, Hasan Saka, Zekai Apaydın, Zülfü Tigrel, Veli Saltık ve Celal Bayar’ın) Lozan heyetine katılmasını kabul etti. Delegelere barış antlaşmasını imzalamaları için gerekli yetki belgeleri sunuldu. Lozan Konferansı için delegelere, danışmanlara, kâtiplere ödenecek günlük paralar ve elbise giderleri belirlendi. (Hükümet, 300.000 liralık ödenek önderdi. Meclis 150.000 liralık ödenek ayırdı.) Bu arada daha önce memur olarak Avrupa’ya ve Rusya’ya gitmiş olanlara elbise bedeli verilmeyecekti.

Bakanlar Kurulu, 31 Ekim 1922’de Lozan Konferansı’nda hangi konuların, nasıl savunulacağıyla ilgili 3 sayfalık, 14 maddelik “ana talimat” imzalayıp İsmet Paşa’ya verdi.

14 maddelik ana talimat şuydu:

  1. Doğu Sınırı: Ermeni yurdu söz konusu olamaz, olursa görüşmeler kesilir. 2. Irak Sınırı: Süleymaniye, Kerkük ve Musul istenecek, başka bir durum ortaya çıkarsa hükümete sorulacak. 3 Suriye Sınırı: Bu sırının düzeltilmesine çalışılacak. 4. Adalar: Duruma göre davranılacak. Kıyılarımıza pek yakın olan adalar ülkemize katılacak, olmazsa Ankara’dan sorulacak. 5. Trakya Sınırı: 1914 sınırının elde edilmesine çalışılacak. 6. Batı Trakya: Plebisit istenecek. 7. Boğazlar ve Gelibolu Yarımadası: Yabancı askeri kuvvet kabul edilemez, görüşmeleri kesmek gerekirse Ankara’ya sorulacak. 8. Kapitülasyonlar: Kabul edilemez. Görüşmeleri kesmek gerekirse gereken yapılır. 9. Azınlıklar: Esas mübadeledir. 10. Osmanlı Borçları: Bizden ayrılan ülkelere paylaştırılacak. Duyunu Umumiye kaldırılacak. Olmazsa Ankara’dan sorulacak. 11. Ordu ve Donanma: Kısıtlama söz konusu olamaz. 12. Yabancı Kuruluşlar: Yasalarımıza uyacaklardır. 13. Bizden Ayrılan Ülkeler: Misakı Milli’nin ilgili maddesi geçerlidir. 14. İslam Cemiyet ve Vakıflarının Hakları: Eski anlaşmalara göre sağlanacaktır.


İsmet Paşa başkanlığındaki Lozan heyeti konferansta, kendisine verilen bu 14 talimata göre hareket etti. Heyet, asla taviz verilmeyecek iki konuda, (Ermeni yurdu ve kapitülasyonlar) taviz vermedi. Heyet, 14 talimatın çoğunu Lozan’da başarıyla yerine getirdi. Gerektiğinde –talimatlarda belirtildiği gibi- Ankara’dan görüş sordu.

Türk Diplomasisinde Lozan Ekolü


Lozan’a giden Türk heyeti, 3 delege, 24 danışman, 8 kâtip, 2 asker, 3 gazeteci ve 5-6 koruma görevlisi olmak üzere 40 kişiden oluşuyordu.

Lozan’a giden Türk heyetindeki delegelerin 3’ü de bakandı. İsmet Paşa Dışişleri Bakanı, Rıza Nur Sağlık Bakanı, Hasan Saka da Maliye Bakanıydı. Danışmaların 4’ü; Veli Saltık, Zülfü Tigrel, Zekai Apaydın ve Celal Bayar ise milletvekiliydi.

Kâtipler ise genelde Dışişleri Bakanlığı’ndaki gençlerden oluşuyordu. Bunlar arasında
Münir Ertegün, Zekai Apaydın, Yusuf Hikmet Bayur, Tevfik Bıyıklı, Cevat Açıkalın, Ruşen Eşref Ünaydın, Yahya Kemal Beyatlı, Emin Ali Türkgeldi gibi isimler vardı. Ayrıca Lozan görüşmeleri sırasında Ankara’da Dışişleri’nden görüşmelerle ilgilenen Suat Davaz, Tevfik Kamil Koperler’i de unutmamak gerekir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dönem elçilerinin önemli bir bölümü Lozan ekolünden yetişen bu diplomatlardı. Bilal Şimşir’in verdiği bilgiye göre Cumhuriyetin ilk yıllarında dünyadaki 30 kadar Türk elçiliğinde görev yapan elçilerimizin en az yarısı Lozan ekolünden geçmiş elçilerdi. (Şimşir, s. 14-15)

Lozan, sadece Türkiye’nin sınırlarını belirlemekle, yeni Türk devletinin bağımsızlığını sağlamakla kalmadı, aynı zamanda genç Cumhuriyetin ilk diplomasi kadrosunun yetişmesini de sağladı. Lozan ekolünden geçen Türk diplomatlar, yıllarca dünyanın pek çok yerinde Türkiye Cumhuriyeti’ni başarıyla temsil ettiler.

İsmet Paşa Lozan Yolunda


İsmet Paşa başkanlığındaki Türk heyeti 5 Kasım 1922’de özel bir trenle Ankara’dan İstanbul’a hareket etti. Heyet, 7 Kasım 1922’de İstanbul’a vardı. İsmet Paşa, İstanbul’da coşkuyla karşılandı. İstanbul Darülfünunu’nda kendisine barış antlaşmasını imzalaması için altın bir kalem hediye edildi. 9 Kasım 1922’de öğlen saatlerinde Doğu Ekspresi ile İstanbul’dan Lozan’a hareket eden İsmet Paşa, yolculuk boyunca verdiği demeçlerde “barış” ve “egemenlik” vurgusu yaptı.

[caption id="attachment_6782399" align="alignnone" width="1200"] Lozan Konferansı’na katılan Türk heyeti.[/caption]

Türk heyeti, 12 Kasım 1922 Pazar günü saat 22.00’de Lozan’a ulaştı. Ancak, Türkiye’yi Lozan’a davet eden ülkeler Lozan’da yoktu. 13 Kasım 1922 Pazartesi günü açılması gereken Lozan Konferansı, Türk tarafına haber verilmeden, bir hafta sonraya, 20 Kasım 1922 Pazartesi gününe ertelenmişti. Bu haberi yolda öğrenen İsmet Paşa, Fransız Le Matin gazetesi muhabirine şu açıklamayı yapmıştı: “Bütün bir milleti ve bütün bir orduyu belirsiz bir mütareke halinde tutmak kolay değildir. Bu geciktirmenin Türk milleti ve TBMM üzerindeki etkisi ne olabilir? Bu soruya generallerinizin cevap vermesini isterim.” (Şimşir, s.99)

Meğer İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, Türkiye’yle yapılacak barış antlaşması konusunda Müttefik çıkarları doğrultusunda bir muhtıra hazırlatmış, bunu konferans öncesi Fransa ve İtalya’ya kabul ettirmek istiyor; Türkiye karşıtı bir cephe oluşturmaya çalışıyormuş. Bu nedenle konferansın bir hafta sonraya ertelenmesini istemiş...

Bunu öğrenen İsmet Paşa çok öfkelendi. 13 Kasım 1922’de verdiği demeçte Türkiye’nin içtenlikle barış istediğini ancak karşısında muhatap bulamadığını söyleyerek Müttefikleri suçladı. Yeniden başlayacak bir savaşın Avrupa için büyük sıkıntı yaratacağını söyledi. Bunun üzerine Müttefikler gecikme nedeniyle İsmet Paşa’dan özür dilediler.

Bu sırada İsmet Paşa, Fransa’dan gelen daveti kabul ederek 14 Kasım 1922’de Lozan’dan Paris’e geçti. Bu durum İngiltere’yi, özellikle de Türkiye karşıtı bir cephe kurmaya çalışan Lord Curzon’u telaşlandırdı. İsmet Paşa, 15 Kasım 1922’de Paris’te Poincare ile görüştü. Barışın geciktirilmemesini ve kapitülasyonların mutlaka kaldırılması gerektiğini söyledi. İsmet Paşa görüşme sonrasında yaptığı basın toplantısında da barışa vurgu yaptı. Misakı Milli’yi gerçekleştirmek için Lozan’a geldiklerini belirtti. İsmet Paşa Paris’te Fransa Dışişleri Bakanı Müsteşarıyla ve İtalyan Büyükelçisiyle de görüştü. İsmet Paşa Paris’te ayrıca Avrupa’da kapanmış olan Osmanlı elçiliklerini Ankara’ya bağladı.

İsmet Paşa, 18 Kasım 1922’de Paris’ten Lozan’a dönerken, onun temaslarından endişelenen Lord Curzon da Londra’dan Paris’e geçti. Curzon, Paris’te, daha önce İtalya ve Fransa’ya ilettiği ve Misakı Milli’ye taban tabana zıt İngiliz muhtırasını İtalyan ve Fransız temsilcileriyle görüştü. 19 Kasım 1922’de Lozan’a dönüşünde de İtalyan Mussolini ile bir araya geldi. Böylece Curzon, Lozan Konferansı öncesinde, Türkiye’ye karşı İngiliz, Fransız, İtalyan ortak cephesi kurdu.

★★★

17 Kasım 1922’de “Hayatımı tehlikede hissediyorum” diyerek İngilizlere sığınan Halife Vahdettin’i taşıyan İngiliz Malaya zırhlısı 20 Kasım 1922 Pazartesi sabahı Malta’ya ulaştı. Vahdettin’in kendi hayatını kurtarmak için Malta’ya çıktığı o gün, TBMM temsilcisi İsmet Paşa, Türkiye’nin kurtuluşu için Lozan Konferansı’nın açılış törenine katılıyordu.

Lozan’da, İsmet Paşa başkanlığındaki Türk heyetinin, İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan heyetlerinden oluşan bir cepheye karşı aylarca süren diplomasi savaşı sonunda, 24 Temmuz 1923’te Türkiye’nin bağımsızlık belgesi Lozan Antlaşması imzalandı.

Kaynakça:

1) Bilal Şimşir, Lozan Günlüğü, Ankara, 2012.
2) Sevtap Demirci,
Belgelerle Lozan, İstanbul, 2011
3) İsmet İnönü, Hatıralar,
2. Kitap, Ankara, 1987.
4) Mustafa Kemal (Atatürk), Nutuk, C.2, TTK Yayınları, Ankara, 2019