Sabiha Sertel...

Uğramadığı haksızlıklar, eziyetler kalmamış devrimci kadın.

Yurdundan gitmek zorunda bırakıldı. Bir daha Türkiye’ye girmesine izin verilmedi. Özlemini gidermek için “Türk yurdu” diye yaşadığı Azerbaycan’da 1968’de öldü.
Vasiyeti vardı; mezar taşına şu yazılacaktı:
“Ölürsem görmeden ümit ettiğim feyzi,
yazılsın seng-i kabrimde,
vatan mahzun, ben mahzun.”

Sabiha Sertel gazeteci idi. İşgal dönemi İstanbul’unda Halide Edip ile salt mitingden mitinge koşmadı; “Büyük Mecmua” dergisini çıkardı. Dergi İngilizlerin emriyle kapatıldı.
Halide Edip, çok göz önünde olan Sabiha Sertel (ve eşi  gazeteci Zekeriya Sertel’i), başlarına bir şey gelmemesi için bir burs sağlayarak New York’taki Columbia Üniversitesi’ne gönderdi.
Serteller New York’ta boş durmadı; Mühendis Hamdi, Salih Zeki, Naci ve Taşköprülü İsmail beylerle Türk Teavün Cemiyeti’ni ( Turkish Welfare Association) kurdu. Kurucu tek kadın Sabiha Sertel’di. Ve cemiyetin ilk başkanı da o oldu.
İlk faaliyeti, Kurtuluş Savaşı’na yardım için topladıkları 92 bin doları Ankara’ya göndermek oldu.
İkincisi ise New York’a Müslüman mezarlığı açtı. Mezar taşlarına birer hilal resmi koydurdu.
“Birlik” adında gazete çıkardı.

Anlatacaklarım bitmedi:

AKDİK ÖNERDİ


Türk Teavün Cemiyeti, Amerika’ya göç eden birinci nesil Türklerin kurdukları ilk sivil toplum örgütü idi. İlk Türk lobisiydi New York’ta...

Zamanla New York’ta Türklerin nüfusu arttı. Türk Hars (Kültür) Birliği gibi örgüt sayısı yirmiyi aştı.

Bunlardan biri de Türk Cemiyetleri Federasyonu idi. Başkanı Muhittin Akdik idi.

Missouri Üniversitesi’nden mezun olup Milli Eğitim Bakanlığı’nın çeşitli bölümlerinde görev yapan Akdik, 1960’da Teksas Eyalet Üniversitesi’ne mezuniyet günü konuşmacısı olarak davet edildiği ABD’de şu görüşü ortaya attı:

“New York’ta Türkevi kuralım.”

Teklif üzerine Türk örgütler, bina satın alınabilmek için para toplamaya başladı. Ancak yeterli para toplanamadığı için proje rafa kaldırıldı.

Aradan kısa süre geçti: 1970’ler... Türkiye-ABD ilişkileri haşhaş üretiminden Kıbrıs savaşına kadar hayli gerginleşti.

New York’taki Türkler lobi çalışmalarını bir merkezden yürütmek için “Türkevi” projesini raftan indirdi. Dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in desteğiyle 2.3 milyon dolara New York’ta bina satın aldı.

Bina, 1958’de inşa edilen, 12 katlı ve 45 metre yüksekliğindeki bilişim teknolojisi IBM idare merkeziydi...

ATATÜRK OKULU


Tarih: 3 Ekim 1977.

Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil ve Maliye Bakanı Cihat Bilgehan’ın da katıldığı bir törenle “Türkevi” açıldı.

Türkevi, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle BM Türk Delegasyonu’nun ev sahipliğinde büyük bir resepsiyona ev sahipliği yaptı. Davette BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim başta olmak üzere 149 ülkenin temsilcileri, Amerikan Kongre üyeleri, Oscar ödüllü oyuncu Joan Fontaine gibi tanınmış isimler bulundu.

Türkevi’nde Fikret Mualla’dan Şakir Eczacıbaşı’na kadar sanatçıların sergileri açıldı.

Ne yazık ki... İçinde Türk çocuklarına eğitim veren Atatürk Okulu da bulunan Türkevi’ne, 12 Ekim 1980’de ASALA saldırdı, dört kişi yaralandı.

Yıl, 2006.

Türkevi’nin yanındaki bina 5.5 milyon dolara satın alındı. İki bina 2017’de yıkılarak 1.1 dönüm üzerine 291 milyon dolar harcanarak 36 katlı, 171 metre yüksekliğinde yeni bina yapıldı.

Erdoğan’ın geçtiğimiz gün açılışını yaptığı Türkevi’nin öyküsü bu...

Kuşkusuz...

Dünyanın en büyük iş finans bölgesi Manhattan’da; BM’den, Empire State’e,  Broadway’den Times Meydanı’na kadar komşu olmak heyecan verici.

Hele.. Erdoğan’ın açılışta Demirel’i, Çağlayangil’i anması ve binanın ilk alımında parasal destek veren Kıbrıs Türklerinin Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı davet etmesi takdire şayan. Keşke Sertel ve Akdik’e de teşekkür etseydi.

Bu arada... Yeni binaya lale motifli geleneksel mimari dense de bölgedeki mimari tasarım rezaleti cam cepheli Trump Tower binasını taklit etmek de ne oluyor? Nerden bulursunuz Perkins Eastman gibi tüccar mimarlık şirketlerini? Binanın sadece adı değil, keşke mimari tasarımı da “Türk” olsaydı.

Peki:

1971’den beri var olan Atatürk Okulu, yeni binada da aynı isimle faaliyetini sürdürüyor değil mi?