Taliban’ın ideolojik temeli nedir?

-Din/İslam ne kadarını oluşturuyor?

-Milliyet/Peştu (Paştun) ne kadarını oluşturuyor?

Afganistan’ın erkek otoritesine-üstünlüğüne/ataerkilliğe dayanan kültürünü, düzenini salt İslam yorumuyla veya feodalizme/aşirete dayalı etnisiteyle açıklamak doğru olmaz! Ne biri ne öteki; aslında ikisi:

Taliban’ın ideolojisi; Deobandi temelli dini anlayışa dayalı şeriat hukuk biçimini, Peştu sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirmiştir.

O halde Taliban’ı kavramaya “Deobandi” ile başlamalıyız:

Hindistan’ın küçük Deoband kasabasındaki Dâr’ül Ulum/medrese okulunda 19. yüzyıl sonlarında çıkan İslami Sünni öğreti...

Tarih: 10 Mayıs 1857.

İngilizler olayı küçümsemek için “Seboy İsyanı” der...

Hintliler “Birinci Hindistan Bağımsızlık Savaşı” der...

“Deobandi Medresesi” ayaklanmadan sekiz yıl sonra kuruldu. Kurucuları Muhammed Kasım Nanautavi (1832-1880) gibi İngiliz sömürgeciliğine karşı ayaklanan kimi din alimleri idi.

Deobandi hareketinin siyasi kanadı; Hint Müslüman Ulema Cemiyeti, 23 Kasım 1919’da Delhi’de kuruldu. Bağımsız Birleşik Hindistan hedefli, şiddete başvurmayan (Gandi’nin Tuz Yürüyüşü’nü desteklemek gibi) eylemler yaptılar.

İngilizleri, Müslümanların büyük düşmanı ilân eden “Deobandi Okulu”, İkinci Abdülhamit’ten başlayarak Osmanlı ile yakın ilişki yürüttü. Mesela: Medresenin şeyhi Mahmut Hasan Diyûbendi (1851-1920), Trablusgarp direnişinde öğrencilerini Osmanlı’ya yardıma çağırdı. Ki Birinci Dünya Savaşı’nda Enver ve Cemal paşalarla görüştü. Hicaz’dan Mehmetçik’in yanına gitmek istese de Mekke Emiri Şerif Hüseyin tarafından derdest edilerek İngilizlere verildi. Onlar da 1920’de Malta’ya sürdü...

Taliban’ın çizgisi bu mu?

BÜYÜK DÖNÜŞÜM


Taliban kelimesi Peştuca; “öğrenciler/talebeler” anlamında.

Bu adlandırma Deobandi ekolünden geliyor:

Sovyet döneminde Afganistan’dan yaklaşık üç milyon mülteci, Pakistan topraklarına geçiş yaptı. Özellikle genç olanları, Deobandi medreseleri aracılığıyla yaygın dini eğitimden geçirildi. Ancak:

Bu “dini eğitim” Deobandi öğretisinden farklılaşmaya başladı. Suudi Arabistan’dan Kuveyt’e ülkeler resmi ideolojilerini yaygınlaştırmak adına büyük fonlar karşılığında Vehhabi-Selefi çizgide ideolojik eğitim yapılmasını sağladı. Perde arkasında “büyük abi” vardı:

Örneğin, ABD Uluslararası Kalkınma Birleşik Devletleri Ajansı (USAID), Pakistan’ın Afganistan sınırında binden fazla medrese açılmasını sağladı. Ve, Afganistan’a cihadın sürekliliğini mümkün kılacak insan gücünü yetiştirmek için Nebraska Üniversitesi’ne Peştun dilinde propaganda kitapları yazdırdı. Bunları Afgan mülteci kamplarına ve medreselere dağıttı.

Yeni “Deobandi doktrinine”, Okyanus Ötesi katkı sundu!

Çok azı hariç Deobandi medreseleri, Afgan mültecileri devşirmek üzere faaliyete geçirildi. Böylece:

Savaşın ilk yıllarında Gulbeddin Hikmetyar’ın Hizb-i İslami ve sonra Afganistan Mücahitleri İslam Birliği saflarında savaşan “talebeler”, kendileri gibi Vehhabi-Selefi öğretiyle yetişen (yoksul Peştu köylüsünün oğlu) Molla Muhammet Ömer tarafından kurulan “Taliban” çatısı altında toplanmaya başlandı. Yıl, 1994 idi.

Sadece iki yıl sonra Taliban, 1996’da Kabil’e girdi ve Afganistan İslam Emirliği’ni kurdu.

KABİLECİLİGİ SAVUNMAK


Taliban’ın kısa süredeki “başarısında” ABD CIA, Suudi Arabistan GID, Pakistan ISI istihbarat servisleriyle ilişkisinin katkısı yadsınamaz. Ama konumuz Taliban’ın bu tür ilişkileri değil, ideolojik temelleri...

Tekrar sorarsam: Taliban’ın her uygulamasını dinde/İslam’da aramak ne derece doğru? Oysa Peştu geleneksel aşiret/ ataerkil düzeninin de etkisi var:

Taliban’ın büyük çoğunluğu Peştu...

Arapça konuşmayan diğer Müslümanlar gibi, Peştu da Kuran’ı okuyor, ancak kutsal metnin kendisinde bulunan Arapça dilini anlamıyor. Yani... Taliban, Kuran’ı okuyor ama kavrayamıyor! İşte... Taliban’ın -akıl yürütmeyi reddeden- Vehhabi-Selefi’ye dönüştürülmesinde bunun (ve ABD kitaplarının-İngiliz çevirilerinin) etkisi oldu.

Yine de Vehhabi şeriatını kolayca benimsemelerinde Peştu gelenekselci/aşiretçi olguyu göz ardı etmemek lazım. (Örneğin: Taliban- kadın ilişkisi, Batı medyasının sıklıkla kullandığı propaganda aracı; ancak Taliban’ın İslam hukukunun katı yorumunun, Peştu feodal sisteminden de kaynaklandığı ısrarla göz ardı ediliyor!)

Evet, egemen olan teori salt dinsel değil. Taliban’ı cihatçı örgüt olarak değil, aynı zamanda Afganistan’daki feodal düzenin sebebiyet verdiği Peştu aşiretleri dinamikleriyle de değerlendirmek gerekiyor. Taliban’ın “devlet” anlayışı bu nedenle (Suudiler gibi)  kabileciliktir! Bu nedenle:

“Taliban’ı savunmak”; cahiliyeye savaş açarak, Arap kabilelerini birleştirip devlet inşa eden Hz. Muhammet’in gerisine düşmektir.

Tarihi ilerleten kanatta yer almak gerekir...