Türkiye’de eğitim sistemi çocukların farklılık, ilgi ve yeteneklerini örseleme üzerine kurgulandı. Ailelerin çocukları için en doğru okulu seçmeleri artık gerçekten özel bir ihtisas gerektiriyor. Anaokulu, ilkokul ve ortaokul çağındaki çocuklara eğitim sistemi ‘adres tutması’ dışında bir seçenek sunmuyor. Lise ve üniversite çağında merkezi sınavlarla, milyonlarca çocuk hallaç pamuğu gibi silkelenip, boşluğa atılıyor. Thomas Edison, Albert Einstein ve Louis Armstrong’u, ‘zeka geriliği’ gerekçesiyle okuldan uzaklaştıran, Beethoven’ı ‘müzikte yeteneksiz’ bulan okul anlayışı, Türkiye’de de milyonlarca çocuk için okulu kâbusa çeviriyor.

★★★

İşsizliğin zirve yaptığı bir ülkede anne-babaların Harvard, Oxford gibi dünyanın en iyi üniversitelerinde çocuklarını görme hayali kurması yadırganamaz. Öyleyse, çocuğunuzu anaokuluna kayıt ettirdiğiniz gün, üniversiteyi de planlamalısınız. Erken çocukluk döneminde sağlam atılan bir temel, çocukları işlevsiz diploma yığınlarının altında kalmaktan kurtarır. Küresel salgın, dünyayı global küçük bir köye çevirirken, eğitim de artık ev, okul, sınav, diploma çemberi içine sıkıştırılamaz. Bilim, sanat, matematik, birey, toplum odaklı, uluslararası vizyonu olan, lisan öğreten okullar 2040’lı yılların dünya liderlerini yetiştirecek.

★★★

Çocuğunuza, bu standartlarda bir eğitimin kapısını her okul aralayamaz. Türkiye’de son 19 yılda eğitimde çok ciddi bir değişim yaşandı. Özel okullar da, bu süreçten payını aldı. Ultra zengin aile çocukları değil tam tersine maaşla çalışan, ortanın altı gelire sahip aileler büyük fedakarlıklarla çocuklarını özel okula gönderiyor. Okullardaki 1.2 milyon öğrenciye baktığımızda, yüzde 20’sinin burslu ve yüzde 70’den fazlasının erken kayıt indirimi aldığını görüyoruz. Ekonomik sıkıntıya rağmen aileler çocuklarını niye özel okula gönderiyor? Kritik sorunun cevabı 2005’te Anadolu liselerinin hazırlık sınıfının kapatılmasında gizli...

★★★

İktidarın 15 yıl önce aldığı bu karar, zengin ve yoksul her çocuğun kolej seviyesinde yabancı dil öğrenme şansını da elinden aldı. Özel okullarda, siyasi ve ideolojik yapılanmanın temeli de yine bu kararla atılıp, sektörde siyaset destekli özel okullarla haksız rekabet beslendi. Anne-babalar, “Bu okulun bir tarikat bağlantısı var mı?” diye haklı olarak soruyor. Devlet okulundaki ideolojik yapılanmalardan çocuğunu korumak isterken, üste bir de para verip, evladını tarikatlara kaptırmaktan korkuyorlar. Atatürkçü, çağdaş, bilimsel değerleri benimseyen özel okullar, Türk eğitim sistemindeki tarikat-cemaat evrilmesinden çocukları koruyan bir sigortadır...