Türkiye’de, milyonlarca öğrenci salgında yapılan uzaktan eğitimin ilk karnesini bugün alıyor. Dağ başında, kırsalda, köyde, mezrada, minarede, ahır damında, su kuyusunda eğitime bağlanmak için çırpındılar. Yokluk içindeki bu öğrenme çabalarıyla her biri takdirname hak etti. Bir de, okullarda öğrenilemeyen, ders kitaplarında yazmayan yaşam dersleri var. Toplumdaki her birey gibi devleti yönetenler de, bu derste çocuklara rol model olur. Adaletli, erdemli, ilkeli ve cesur duruş kadar tam tersi de, nesiller boyu aktarılır. Hayata bakışları yaşam dersi olan, iki mülkiyeliyi anlatacağım.

YÜREKLER KONUŞMALI

Ankara Siyasal’ı 1968’de bitirip, Aydın’a maiyet memuru oldu. Kaymakam atandı. 80 ihtilalinin ağır izleri silinmemişti ki, 36’sında Türkiye’nin en genç valisi oldu. Tokat, Aydın, Erzincan, Denizli derken, “Karnımdan değil, yürekten konuşuyorum. Biz hizmet makamıyız, naz makamı mı?” diye sorguluyordu. Tebdil-i kıyafet hastane-postane denetler, mevki makamla milleti ezmeye kalkışan, fakir-fukaraya zulüm edenin tepesine çökerdi. Anadolu insanı gördüğü yerde, ‘Devlet Baba...’ diye koşar, sarılırdı. Elbette unutmadınız, 18 yıl önce kaybettiğimiz merhum Recep Yazıcıoğlu valiyi...

KESİŞEN KADERLER

53 yıl önce ilk görev yeri Aydın’a atandığında daha doğmamış bir çocuk için bile rol model olacağını bilemezdi. 1970’de Adana’da Tuncay Sonel adlı bir çocuk doğdu. İstanbul Siyasal’ın kapısından girdiğinde 18 yaşındaydı. Vali Yazıcıoğlu gibi bir devlet adamı olmak istiyordu. İlginçtir, Yazıcıoğlu’ndan 26 yıl sonra o da ilk görev yeri olarak Aydın’a, atandı. Doğudan-batıya bir çok yerde kaymakamlık yaptı. Şanlıurfa’ya bağlı Birecik’de bir proje geliştirdi. Yetim ve öksüz 656 çocuğa mektup yazıp, “Annen veya baban hayatta olsaydı, senin için ne yapmasını isterdin? Bana yazarsan, çok sevinirim” diye sordu.

KALPTEN KALBE YOL

Neşet Ertaş’ın, ‘Gönül Dağı’ türküsündeki, ‘Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez’ dediği yolu buldu. Atandığı her yere, bu soruyla gitti. Of’ta 212, Seydişehir’de 283, Bandırma’da 486, Kadıköy’de 912, Tunceli’de 279 ve Ordu’da 2 bin 112 derken, yıllar onu 4 bin 938 yetim ve öksüz çocuğun vali babası yaptı. “Devlet var, yalnız değilsiniz.” duygusunu hisseden çocuklar, okudu. Doktor, mühendis, öğretmen hatta mülkiyeli çıktı. Ordu Valisi Sonel, ilindeki 2 bin 112 yetim-öksüzü karne gününde de unutmadı. Çocuklar isteklerini, ‘bilgisayar, bisiklet, bebek, araba, köpek, kendine ait bir oda...’ diye sıraladı.

BABA ŞEFKATİ İSTEDİ

10 yaşındaki Zafer Ceyhan’ın isteğinin ise maddi karşılığı bu dünyada yoktu. “Sevgili vali amca, beni düşündünüz. Çok sevindim. Duygulandım, değerli hissettim. Annem, babam, dayım, abim aynı araçta kaza geçirmiş. Annem, bana hamileymiş. Ben babamı annemin anlattıklarından tanıyorum, hiç görmedim. Baba şefkati gösterip, isteğimi sordunuz. Ben babamın okuluma gelip, arkadaşlarımın içinde bana ‘Aslan oğlum!’ diye sımsıkı sarılıp, sırtımı sıvazlayıp, benimle gurur duymasını çok isterdim” diyordu. Okullar kapalı olsa da Vali Sonel, bir de bisiklet alıp evine gitti. Zafer’e, “Aslan oğlum...” diye defalarca sarıldı.

ŞAHANE HAREKETLER

Babasını, 9 yaşında kanserden kaybeden Çisem Gül Baydemir beyaz terrier köpeği, “2 kişilik evimize, üçüncü bir canlı girsin” diyerek, istedi. Vali, kucağında köpekle kapısını çaldı. Mutluluktan ağlayan Çisem köpeğine ‘Şahane’ adını verdi. Şahane işlere imza atan Vali Tuncay Sonel, “Yol yaparız, bina da. Uzak mahalledeki yetim ve öksüzü eğer unutur, sahip çıkmazsak, yaptığınız diğer işlerin hiçbir önemi yok” diyor. Türkiye’deki 23 milyon çocuktan 269 bini yetim, 82 bini öksüz, 4 bin 649’u hem yetim hem öksüz. Salgın, sayılarını hızla artırıyor. Nazım Hikmet’in dediği gibi cebimizde yoksa, hiç olmazsa yüreğimizden verelim...